9 Ocak 2011 Pazar

Duygusal Zeka Nasıl Geliştirilir

DUYGUSAL ZEKA NEDİR?
DUYGUSAL ZEKÂ KAVRAMININ GELİŞİMİ:
 Son yıllarda yapılan araştırmalar, IQ’nun hayattaki başarıya katkısının %10’dan fazla olmadığını göstermektedir. Yüksek IQ, başarının, prestijin veya mutlu bir yaşamın garantisi olmadığı halde, okullarımızda ve kültürümüzde akademik yetkinlik hala ön planda tutulmakta; günlük hayatımızda büyük önem taşıyan sosyal ve duygusal becerilerin geliştirilmesi ihmal edilmektedir.

Duygusal ve sosyal kapasitesi yüksek kişiler - yani, duygularını iyi bilen, onları kontrol edebilen, başkalarının duygularını anlayan ve bunları ustalıkla idare edebilenler - hayatlarının gerek özel gerekse mesleki alanlarında daha avantajlı bir konuma geçerler.

Duygusal ve sosyal becerileri gelişmiş insanlar hayatta daha mutlu ve üretken oluyorlar.
Duygularını kontrol edemeyen kişiler ise, net düşünebilme ve işlerine konsantre olabilme yeteneklerini engelleyen içsel bir mücadeleye giriyorlar.

Son yıllarda, bazı araştırmacılar insan zekasını eski yöntemlerle incelemenin sınırlamalarını keşfettiler.
Howard Gardner 1980’lerin başlarında IQ yaklaşımını sorgulamaya başladı. "Frames of Mind" adlı kitabında yaşamdaki başarı açısından hayati derecede önem taşıyan yalnızca tek bir zeka türü olmadığını, ancak zeka türlerinin daha geniş bir yelpazede ele alınabileceğini öne sürüyordu. (Møller, 1999, s. 217).

Bu alandaki öncü isimlerden bir diğeri de Robert Sternberg’dir. Sternberg, yüksek IQ’nun akademik başarı getirebileceğine fakat hayatın diğer alanlarında hedefe yönelik eylemlere yol açmayacağına inanmaktadır. Kendi standartları veya başkalarının standartları doğrultusunda başarıyı yakalamış insanlar sadece okullarda değer verilen hareketsiz zekaya güvenmekten çok birçok alanda beceri sahibi olmuş, bu becerileri geliştirmiş ve uygulamış kişilerdir. (Møller, 1999, s. 222).

ABD’de 1985 yılında bir doktora öğrencisi (Payne, Wayne Leon) A study of emotion: Developing Emotional Intelligence; Self-integration; Relating to fear, Pain and Desire (Theory, Structure of reality, Problem-solving, contraction / expansion, tuning in/coming out/letting go) başlığı taşıyan bir doktora tezi  yazmıştır. Bu çalışma ilk olarak "Emotional Intelligence" kavramının akademik çevrelerde kullanılmasıydı.

1990 yılında Harvard Üniversitesi’nden psikolog Peter Salovey ve New Hampshire Üniversitesi’nden psikolog John Mayer "Emotional Intelligence" ile ilgili iki tane makale yayımladılar. Bu profesörler, insanların duygusal alandaki yetilerini bilimsel olarak ölçmeyi denemişlerdir. Bu hocaların bulguları, bazı insanların diğerlerinden, kendi duygularını tanımlamada, başkalarının duygularını tanımlamada ve duygusal konularda problem çözmede daha iyi olabileceğini ortaya koyuyordu. Geçtiğimiz on yılda bu profesörler, duygusal zekamızı ölçmeye yönelik iki değişik test geliştirdiler. Onların çalışmaları genellikle akademik çevre içinde kaldı.

Başarı için önemli görülen "empati, duyguları ifade etme ve anlama, mizacı kontrol etme, bağımsızlık, uyum sağlayabilme, beğenilme, kişiler arası sorunları çözme, sebat, sevecenlik, nezaket, saygı... " gibi duygusal nitelikleri betimlemek için kullanılan bu kavramın "şöhret" olması, ancak 1995’de psikoloji alanında doktoralı gazeteci-yazar Daniel Goleman’ın "Duygusal Zekâ" (Goleman, Daniel (1995). Emotional Intelligence: Why It Can Matter More Than IQ. New York: Bantam Books.) kitabını yayınlaması ile gerçekleşmiştir.

Meşhur olmadan önce Goleman, New-York Times gazetesine ve Popular Psychology dergisine yazılar yazan bir gazeteciydi. 1994 ve 1995 senelerinde “Duygusal Okur-Yazarlık” üzerine bir kitap yazmayı planlıyordu. Bu kitap için okulları ziyaret ederek, duygusal okur-yazarlığı geliştirmek için hangi programları geliştirdiklerini öğreniyordu. Aynı zamanda da genel olarak duygular üzerine yoğun incelemeler yapıyordu. En çok da Mayer ve Salovey yazılarını okuyordu. Bir noktada Goleman kitabın ismini “Duygusal Zeka” olarak değiştirdi. Bu isimle  daha popüler olacağını ve iyi satacağını düşünmüştü.

Böylece 1995’te “Duygusal Zeka” yayınlandı. Bu kitapla "Duygusal Zekâ" Time dergisinin kapağında boy göstermiş, okullardan şirketlere dek yönetim odalarında sohbet konusu yapılmış, ünü Beyaz Saray’a kadar uzanmıştır. ABD Başkanı Clinton, esi Hillary tarafından kendisine armağan edilen bu kitap için "mükemmel bir kitap, çok ilginç, çok sevdim." sözleriyle onun önemini ve değerini vurgulamıştır.

Kitap için iyi planlanmış bir promosyon çabasının gereği, Goleman Amerikan televizyonlarında görünmeye başladı. Aynı zamanda kitabını tanıtmak için büyük bir konferans turuna da başladı. Kendisinin ve yayıncısının çabaları sayesinde kitabı uluslararası bir best-seller oldu. New-York Times gazetesinin çok satanlar listesinde neredeyse bir yıl kaldı ve Goleman’a iyi paralar kazandırdı.

Kitabında; beyin, duygular ve davranışlar üzerine bir sürü ilginç bilgiyi bir araya getirmişti. Goleman kitapta kendi fikirlerine çok az ve yüzeysel yer verdi, ve buna bağlı olarak kendi önyargılarına ve inanışlarına da. Genellikle yaptığı, diğerlerinin işlerini toplamak, onları organize ve dramatize etmekti.

Ünlü olduğu 1995’ten beri Goleman duygusal zekanın aktüel araştırmasını yapmıştır. Kitabı 1995’te yayınladıktan sonra yöneticilerin, kendi fikirlerine büyük paralar ödemeye hazır olduklarını keşfetmiştir. Goleman buralardan çok iyi para kazanınca NYT’daki işinden ayrılmış ve çok uluslu bir konsorsiyum ( http://eiconsortium.org ) kurmuştur. Aynı zamanda sadece iş pazarına özel bir kitap (Goleman, Daniel (1998). Working With Emotional Intelligence. New York; Bantam Books.) daha yazmıştır. Bu kitapta da duygusal zekanın tanımını kendine göre yapmış ve duygusal zekanın 25 yeti, yetenek ve ustalıktan oluştuğunu açıklamıştı.

Öbür tarafta ise Mayer ve Salovey duygusal zeka hakkında yorum yapmakta temkinli davranıyor ve kavramın “başarı, mutluluk ve ideal vatandaş hakkında etkilerini saptamada ihtiyatlı oluyorlardı ve para kazanmaktan çok bilimsel gerçekler üzerinde duruyorlardı. Bu profesörler ve Caruso (MSC) EI’nin zekanın gerçek bir formu olduğunu ve bilimsel olarak ölçülemeyeceğini düşünüyorlardı. ( www.eqi.org )
DUYGUSAL ZEKANIN TANIMI:
1980’lerin başında, İsrailli Psikolog Dr. Reuven Bar-On, duygusal zeka kavramını geliştirmeye başlamış; "Bir kişinin çevresel baskılarla ve isteklerle başa çıkmak için başarılı olma yetisinde; duygusal kişsel ve sosyal yeteneklerinin bir bütünüdür."  şeklinde tanımlamıştır. (Møller, 1999, s.  218).

Peter Salovey ve John Mayer, 1990’da Duygusal Zekayı şöyle açıklamışlardır : "Bir kişinin kendi ya da başkalarının hislerini ve duygularını yansıtabilme, onları ayırt edebilme ve kişinin düşüncesi ve eyleminde bu bilginin kullanılmasıdır." (Møller, 1999, s.  219).

Daniel Goleman, 1995 yılında yayınlanan "Duygusal Zeka" adlı kitabında "Duygusal zekayı kişinin kendi duygularını anlaması, başkalarının duygularına empati beslemesi, ve duygularını yaşamı zenginleştirecek biçimde düzenleyebilmesi yetisi" olarak tanımlıyor. (Goleman, 1996).

Goleman’a göre; beynin düşünen parçası, beynin duygusal parçasından ürüyor. Beynin düşünen ve duygusal parçaları genelde yaptığımız her şeyde birlikte çalışıyor ve gerek iş yaşamında gerekse özel yaşamda başarılı ve mutlu olmak, insanların duygusal zeka becerilerine bağlıdır.
KAYNAKLAR:
Goleman, Daniel. (1996). Duygusal Zeka Neden IQ’dan Daha Önemlidir? İstanbul: Varlık Yayınları.
Goleman, Daniel. (1998). İşbaşında Duygusal Zekâ. İstanbul: Varlık Yayınları.
Goleman, Daniel, Boyatzis, Richard, McKee, Annie. (2003) Yeni Liderler. İstanbul: Varlık Yayınları.
Møller, Claus. (2000). Hearthwork. Hillerød: TMI.

 
DUYGUSAL ZEKA
 
Daniel Goleman “Duygusal Zeka” adlı kitabıyla yepyeni bir kavram ortaya attı. Uzun zamandır başarılı olmanın derecesi IQ ile ölçülürdü. Yapılan son araştırmalara göre “duygusal zeka” (EQ) insanların kişisel ve mesleki anlamda başarılı olmalarını IQ’ dan çok daha fazla etkilendiğini gösterdi. Duygusal zeka ile insanların ortak duyguları, iletişim becerileri, insanlık anlayışları, incelik, zerafet, kibarlık, nezaket vs. gibi yetenekleri tanımlanmaktadır.
Duygusal zeka, kendimizle ve başkalarıyla olan ilişkilerimizi doğrudan etkiler. Yani duygusal zeka bir taraftan kendi gelişimimizi ve olgunlaşmamızı diğer taraftan da yeteneklerimiz ile diğer insanlarla aramızda olan ilişkileri tanımlar.
Duygusal zeka için özellikle aşağıdaki yetkinlikler belirleyicidir.
Kendini tanımak : Kişinin kendi duygularını, ihtiyaçlarını, hedeflerini tanıması, tercihlerini yapabilmesi ve sahip olduğu şahsi gücünün ve kaynaklarının farkında olması anlamına gelir. Kendini tanımakla insanlar belirli pozisyonlarda nasıl hareket edeceklerini, neye ihtiyaç duyduklarını veya kendilerinde ne gibi değişiklik yapmaları gerektiğini fark ederler.
Kendini yönetmek- Kişinin sahip olduğu duygu ve düşüncelerini kontrol ederek yönlendirmesi. Bu beceri ile duygularımızın esiri olmaktan kurtulup onları yönlendirebiliyoruz. Örneğin: bir olay bizi çok kızdırdığında, kendi kendimizi sakinleştirerek, yanlış bir karar vermekten veya yanlış bir davranışta bulunmaktan kaçınırız.
Motivasyon: İnsanın kendini motive edebilmesi, daima başarma isteğine ve heyecanına sahip olması demektir. Bu yetenek özellikle zorlukların çıkmasında veya işlerin istenilenin dışında gelişmesi durumlarında çok faydalı olur. Kendini motive edebilen insan, zorluklar karşısında yılmadan kendinde devam etme gücünü bulur daha metanetli olurlar.
Empati: kişinin başka insalnların duygularını, ihtiyaçlarını, kaygılarını anlayabilmesi, kendini onların yerine koyabilmesi demektir. Söz konusu olan onlar  gibi düşünebilip, davranabilmek , onları oldukları gibi kabullenebilmek ve hal ve hareketlerine saygı göstermektir.
Sosyal Yetkinlik : Sosyal Yetkinlik  insanların başkalarıyla ilişki kurabilmesi ve bu ilişkilerin uzun süre geçerliliğini koruyabilmesi becerilerini kapsar. İnsanlar arası iyi ilişkilerin yanı sıra bir takım oluşturabilme, takım ruhunu sağlayabilme ve bu takımı yönetme becerisini gösterme de bu yetkinlik ile olur.
İletişim becerisi: Duygusal zeka için, iyi ietişim kurabilme becerisi, vazgeçilmez unsurlarındandır. Bu iki türlü açıklanabilir. Birincisi insanın kendisini açık ve net olarak ifade edebilme becerisi, diğer taraftan da başkalarını dikkatli dinleme ve ne söylediklerini tam ve doğru olarak anlayabilme becerisidir
Duygusal zekanın bize getirdikleri nelerdir?
Duygusal zekası yüksek insanlar mesleki anlamda başka insanlar ile iyi iletişim kurabildiklerinden ve yönetme becerisine sahip olduklarından genellikle çok başarılı olurlar.
Günlük hayatta duygusal zeka insanların iş arkadaşları ve aile bireyleri ile iyi anlaşabilmelerini sağladığı için, kendileri ve çevresindekiler ile ilgili sorunları çabuk çözümlenir.
Duygusal zekalı insanlar diğer insanları olduğu gibi kabul edip onları dinleyip anladıkları için sevilirler ve arkadaşlık ilişkileri daha güçlü olur.
Genellikle kendileri ile barışık ve kolay memnun olurlar.
Şu ana kadar okuduklarınızdan kendimizle ilgili bir takım fikirler sizde oluşmuştur muhakkak. Böyle bir beceriye sahip misiniz değil misiniz. Eğer psikolojik testlerden geçmeyi severseniz, kendi kendinizde değerlendirerek duygusal zeka hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz. Böyle bir testten yola çıkarak kendinizi eleştirin ve seviyenizi belirlemek için örnek olarak aşağıdaki soruları kendinize sorun.
Kendimi ne kadar iyi tanıyorum? Bazı hallerde nasıl ve neden bu şekilde hareket ettiğimi biliyor muyum?
İradem güçlü mü, yoksa duygularımın esiri mi oluyorum?
Kin, nefret, mutluluk, beğeni vb. gibi duygularla nasıl baş edebilirim?
İletişim kurma becerim nasıl?
Kendimi açık ve net olarak ifade edebiliyor muyum? Başka insanları iyi dinleyebiliyor muyum?
Diğer insanlar ile iyi anlaşabiliyor muyum?
Başkalarını motive edebiliyor muyum? Başkalarıyla çalışmaktan zevk alıyor muyum?
Başkalarına fikir verebilir miyim?
Yönetebilme kabiliyetim var mı?
Başkaları tarafından seviliyor muyum?
Başkaları benimle beraber olmaktan keyif alıyorlar mı?
Aranan birimiyim?
Benden fikir istiyorlar mı?
Tüm bu sorular örnek için düşünülmüştür. Duygusal zekanın ardında saklı olanı keşfettiğinizde, kendinize soracağınız soruları da bulabilirsiniz ve böylece eksik olan taraflarınızı da öğrenerek kendinizi geliştirebilirsiniz.


DUYGUSAL ZEKA NASIL GELİŞTİRİLİR

Çocuğunuz temel duygular (öfke, mutluluk, üzüntü, iğrenme, şaşkınlık, korku) ile doğar ve kıskançlık, utanma, sevgi, suçluluk gibi sosyal ve karmaşık duyguları 2 yaşından itibaren öğrenmeye başlar. Duyguları okuyabilme ve tanıyabilme yeteneği, çocuğunuz büyüdükçe gelişir ve yaklaşık 10 yaşına geldiğinde, tüm duyguları yetişkinler kadar iyi okuyabilir ve sosyal ortama uygun olarak sergileyebilirler. Bu bakımdan, duygusal zeka doğuştan değildir, deneyimlerle öğrenilir ve geliştirilir. Bu nedenle çocuğunuzun duygusal zekasını geliştirebilmek adına, size çok büyük rol düşmektedir.

Çoğu ebeveyn, çocuğuyla ilgilenmek derken tam olarak neyin kastedildiğini anlamakta güçlük çekerler. Mesela, baskı yaparlarsa çocuğu bunaltmaktan, sadece hayat akışlarını sorar ya da gereksinimlerine odaklanırlarsa da bu kez çocukların duygu dünyasına girememiş olmalarından sıkıntı duyarlar. Aslında, duyulan bu kaygı normal ve oldukça yaygındır. Bu yüzden, çocuğunuzun doğumundan itibaren, duygusal zekasının geliştirilmesi, bu sorunların çözümü için atılacak adımlardan en önemlisi olur.

Ailelere düşen roller

• Duygusal zekanın geliştirilme yollarından en önemlisi, çocuğunuzun bebeklikten itibaren fiziksel (emzirilmesi, doyurulması, altının değiştirilmesi gibi) ve duygusal (dokunma, ninni söyleme, konuşma gibi) ihtiyaçlarının karşılanmasıdır. Bebeğinizin bakım veren kişiye güvenmesi, dünyanın güvenli bir yer ve kendisine bakım verilecek kadar değerli bir varlık olduğunu öğrenmesi çok önemlidir. Bu kavrama güvenli bağlanma denir. Çoğu araştırma, kendisine bakım veren kişiye güvenli bağlanan bebeklerin kendilerinin ve diğerlerinin duygularını daha iyi okuyabildiğini, duygularını uygun bir şekilde gösteren, yetişkinlikte de sosyal ilişkilerinde daha sevilen, güven duyan ve duyulan kişiler olduklarını göstermektedir.

• Bir diğer yol da çocuğunuzun duygularını belirtmesine, adlandırmasına izin verin. Kendi duygularının ayırımında olmayan bir kişi, diğerlerinin duygularını da gözlemleyip, algılayamaz. Bunun için siz de ebeveyn olarak kendi duygularınızdan haberdar olun. Aile içerisinde duygularınızı gösterin, dile getirin, bu durumu normalleştirin. Olumsuz duyguları da hissetmenin normal olduğunu, ancak uygun yollar olduğunu çocuğunuza anlatın, bağırmayın, aşırı cezalardan kaçının ve kendiniz eşinizle ya da sosyal ilişkilerinizde model olun. Örneğin, "Oyuncağı almamış olmam seni sinirlendirdi anlıyorum, benim de kendime almak istediğim şeyler olup, alamadığımda ben de kızıyorum." gibi.

• Benzer bir şekilde, siz de duygu dağarcığınızı geliştirmeye çalışın, günlük hayat içerisinde kullandığınız duygu sözcüklerini gözlemleyin, sayısını artırın, adlandırın ve detaylandırın. "Sevindim, mutlu oldum." yerine "Memnuniyet duydum, keyif aldım." ya da "Hoşnut oldum." gibi detaylı ve spesifik duygular kullanın. Ailenizde eşinizle birlikte olumlu duyguların gösterildiği, olumsuz duyguların karşıdakini incitmeden sergilendiği bir atmosfer yaratmaya çalışın.

• Duygusal zekanın geliştirilmesinin bir diğer yolu, çocuğunuzun kendisinin ya da yakınlarının ona kitap okumasıdır. Kitaplarda, kahramanların ve çevresinin duygularına yer verilmesi, hangi durum karşısında ne tür reaksiyon verildiğinin görülmesi, çocuğunuzun duyguları öğrenmesini hızlandıracaktır. Özellikle kitaplarda duyguların ayrıntılı olarak adlandırılması, isim konulması çocukların duygu dağarcıklarının gelişmesine katkıda bulunur. Kitaplarda, kahramanlar olaylar, sorunlar, ikilemlerle karşılaşır, bazen yanlış davranışlarda bulunur, duygularını kontrol edemezler. Bu bakımdan yaşamın bir benzeri olan kitaplar çocuklar için çok önemli bir model alma kaynağıdır.

Sonuç olarak, yapılan birçok çalışma duyguların farkında olmanın, ayırt edilebilmenin, dürtüleri kontrol edebilmenin; empati yapabilme, paylaşma ve yardımlaşma gibi sosyal davranışlarla yakından ilgili olduğunu ve bu anlamda duygusal zekası yüksek olan kişilerin gerek sosyal ilişkilerde, gerekse akademik olarak daha başarılı, psikolojik olarak daha sağlıklı ve güçlü olduklarını kanıtlamıştır. Yapılan bir diğer çalışmada, duygusal zekası düşük olan bireylerin daha fazla uyumsuz, kavgacı ve agresif oldukları, ders başarılarının düşük olduğu, suça kayabildikleri, madde kullanımlarının yaygın olduğu saptanmıştır. Bu bakımdan sosyal ve iş alanında başarılı olan nesiller bakımından duygusal zeka, tartışılmaz bir biçimde geleneksel akademik zeka kadar önemlidir.

Duygusal zeka nasıl geliştirilir?

Araştırmacılar her ne kadar duygusal zekanın kalıtımsal olduğunu bulsalar da düzenli ve sistemli bir çalışma ile duygusl zeka öğrenilip, geliştirilebiliyor. Sizlere günlük hayata ve mesleki alanda duygusal zekanızı geliştirebileceğiniz 7 önerimiz var.

Öneri1: Kendinizi tanıyın.
Kim olduğunuzu öğrenin Duygusal zeka kendinizi tanımanızı şart koşar. Bu o kadar kolay değildir. Bu nedenle biz size bazı sorular hazırladık. Bunları sakin bir şekilde tekrarlanarak kendinize sorun ve kendiniz hakkında daha fazla bilgiye sahip olun:
* Gerçekte ben kimim? Beni ne tanımlar? Kimi veya ne beni şekillendiren?
* Hayatımda hangi rolleri üstleniyorum ve bunlardan hangileri gerçek?
* İhtiyaçlarım nelerdir? Ne istiyorum, ne bekliyorum hayattan? Hedeflerim ne ? benim için önemli olan ne?
* Güçlü ve zayıf yönlerim ne? Neyi iyi yaparım? Bana ne zevk verir.
* Neye inanıyorum ben (ikili ilişkiler, yaşam, başarı, kendim)?
* Benim davranışlarımı, düşüncelerimi, duygularımı belirleyen ne?

Bu sorular sadece örnektir. Kişiliğimizin araştırılıp öğrenilecek çok yönleri vardır. Ancak bu çok kolay bir araştırma değildir. Fakat yine de çabaya değer ve heyecan vericidir.

Öneri 2: Duygularınızı ve onları kontrol etmeyi öğrenin. Duygusal doğal ve insancıldır. Kendi duygularımızdan veya diğer insanların duygularından ne kadar az korkarsak, duygusal durumlarda ve duygularımızla o kadar rahat başa çıkabiliriz. Duygusal zeka da işte bunu sağlıyor. Başkalarının duygularını anlamada ne kadar hakimseniz, onların duygularından korkmanıza da o kadar gerek kalmaz.
Bu nedenle duygu dünyanızı iyi öğrenip tanıyın çünkü bunlar sizin hayatınızın ayrılmaz parçasıdır. İyi bir imkan da profesyoneller tarafından verilen “kendini tanıma seminerleridir”. Ancak günlük hayatımızda da kendimizi yeni algılara açık tutum ve onların değerlendirilmesini yapmadan sadece içinize kaydedin.

Kendinize sık sık şu soruları sorun:”Kendimi nasıl hissediyorum ve bu duyguyu vücudumun en çok neresinde hissediyorum? Böyle hissetmemi sağlayan nedir? Bununla nasıl başa çıkabilirim?

Öneri 3: Kendinizi, kişisel özelliklerinizi başkalarına açık tutunuz.
Bizler hepimiz farklıyız. Farklı olmak, diğerlerinden daha iyi yada daha kötü olmak demek değildir. Onların dünyaya bakış açılarının sizinkinden farklı olduğunu ne kadar çabuk anlarsanız, onları da o kadar çabuk tanırsınız. Bu da sizin duygusal zekanızın gelişmesi demektir. Duygusal zekalı insanlar başkaların duygu ve düşüncelerini kendileri için tehlike olarak görmezler, tam tersine ilgi çekici ve yeni bir şeyler öğrenme şansı olarak değerlendirirler.

Öneri 4 : İletişim kurma becerinizi geliştiriniz
İnsanlar arası iletişim anlayın- her türlü insanlar arası ilişkilerde , iletişim , bütünlük sağlayıcı, çok yönlü ve çok anlamlı bir konudur. Bu konu ile sıkça ilgilenin iletişim teorilerinden Eric Berne’nin transaksiyonel analizi veya Ruth van Cohn’un konu hakkındaki ortak etkileşimi kendi iletişim kurma becerinizi oldukça geliştirir.

İletişim kurma kabiliyetinin öğrenilmesi ve geliştirilmesi- Eğer kendinizde iletişim kurma becerisi konusunda eksiklik hissediyorsanız, bunu düzeltmek için çok şey yapabilirsiniz: Çok çeşitli seminerler vasıtasıyla daha etkili iletişim kurmayı öğrenebilirsiniz. Ancak böyle bir seminere katıldığınızda aktif olarak uygulamaların yapılmasına dikkat ediniz ve sizde bu konuda sık sık pratik yapmaya bakınız.

Kendinizi ifade etme yöntemlerinizi geliştirin- Bazen kendimizi ifade edebilme sıkıntısı çekeriz. Hatta bazen de ne söyleyeceğimizi, uygun kelimeleri unutup, olay geçtikten sonra nasıl hareket etmemiz, ne söylememiz gerektiği aklımıza gelir. Bu nedenle kelime haznenizi zenginleştirin. Her an yeni kelimeler öğrenin, özellikle de duygu ve düşünce ifade eden kelimeleri. Kendinizi çok yönlü olarak ifade edebilme cesaretimiz olsun. Bazen hal ve hareketleriniz, kelimelerinizden çok daha fazla anlam içerebilir. Örneğin tatlı bir tebessüm bile karşımızdakine iyi bir teselli verebilir.

Öneri 5: Problem çözücü olun
Problemleri giderebilme, her zaman bir çıkış yolu bulabilme becerisi duygusal zekanın önemli getirilerinden biridir.bu becerilerinizi sistemli bir çalışma ile geliştirebilirsiniz. Mümkün olduğu kadar çok çeşitli olaylar ve problemler üzerinde düşünün ve bunlara çözümler getirmeye çalışın. Eğer problemlerden korkup kaçmaz ve onlar birer şans, kendini ıspatlama fırsatı olarak görürseniz, onları çözmemeniz için hiçbir sebebiniz kalmaz.

Öneri 6 : Eleştiriye açık olun
Duygusal zekada eleştiri yapabilmek ve eleştiriye açık olmak da çok önemlidir. Konu bir taraftan sizi,diğer taraftan da başkalarını etkiler. Eleştiriye açık olun, bırakın sizi eleştirsinler. Bundan rahatsızlık duymayın. Bu sayede kendinizdeki olumlu ve olumsuz yönleri öğrenme fırsatını elde edersiniz. Siz de eleştri yapabilin. Ancak bu başkaların onurunu kıracak, kişiliklerine zarar verecek şekilde olmamalı

Öneri 7: İnsanlar ile İlgilenin
Duygusal zeka insanın kendisi ile başkaları ile olduğundan son önerimiz de: insanlar ile ilgilenin. Yeni insanlar ile tanışın onların kültürlerini öğrenin. Değişik insan psikolojileri hakkında bilgi edinin. İnsanları harekete geçiren akımları, onların hayat hikayelerini okuyun. Kendinizi vee diğer insanları keşfedin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder