9 Ocak 2011 Pazar

Duyguların Kontrolü

Duyguların kontrolü ve değişim kolay değildir. Herhangi bir stresten veya depresif hâlden anîden kurtulup, bir aydınlanma süreci içine  girmek hepimiz için zaman zaman zordur. Aksine çözmeye çalıştıkça karmaşık olaylar zinciri birbiri ardına eklenir. Oysa bastırılmış, su üstüne çıkmasına dayanamadığımız, yüzleşmekten korktuğumuz bir duyguyu didiklemenin getireceği huzursuzluğu yaşamadan, korkusuzca onunla yüzleşmeden değişim gerçekleşemiyor. Bastırmış olduğumuz herhangi bir duygu ve beraberindeki içgüdüsel dürtülerin bize ait olduğunu, onlardan korkmak ya da kaçmakla bir yere varamayacağımızı, aslında kendi üzerinde ciddî bir çalışma yapmamış bütün insanların benzer duygu ve dürtüleri taşıdığını fark ettikçe huzursuzluğumuz azalabilir, azalmalıdır da… Birbirimizden sandığımız kadar da farklı değiliz ki! Sorunlar belli, ihtiyaçlar belli aslında yapılması gerekenler de belli de…
 Önce bir iç sıkıntısı, huzursuzluk tarzında ortaya çıkan, kendi varlığımızın tanımak istemediğimiz yanları; daha sonra onların da bizim bir hâlimiz olduğu ön kabulüyle biraz yatışır ve bir tür kendini olduğu gibi kabulleniş devri başlar. Bunun ardından da gerçek değişimi başlatacak olan karar alma ve uygulamayla ilgili olan dinamik dönemle karşılaşırız.
 Demek ki değişimin aşağı yukarı üç zorlu evresi vardır ve bu evreler tamamlanmadan “değiştim” demek yeni bir kandırmaca ve oyalamaca dönemini başlatmaktan ibarettir. Doğal olarak bir savunma mekanizması tarzında dinlenebilmek ve yeni bir dengeye adapte olabilmek için ara devrelere de ihtiyacımız olduğu da bir gerçek…Burada önemli olan husus kendimizi kandırmamaktır. “Henüz şu yanımı değiştirebilecek gücü kendimde bulamıyorum ama ben bu noktayı gördüm.”  diyebilmek değişim sürecini başlatmak demektir. Modern terapinin tüm yöntemleri bu sade ve basit gibi görünen sözcüğü esas alır. Görmek cesareti ardından değişim arzusunu da getirir.Önemli olan kendimize yalan söylemekten vazgeçmek, kendimizle yüzleşmekten korkmamak…
DUYGULARIMIZI TANIYOR MUYUZ?
 İnsan duyuları ve duyguları ile yaşayan bir varlık. Duyu ve duyguları önce tanımak sonra da kontrol etmek yaşantımızın en önemli yönlerinden biri. Bizlerse çeşitli olayların üzerimizdeki yoğun baskısını çözmeye çalışmaktansa genellikle savunma mekanizmaları kullanırız. Eğer savunmaları çok fazla kullanıyorsanız yaşamınızdaki önemli konulardan kaçıyorsunuz demektir.
 Duyguları iyi tanımak için savunma mekanizmalarımızı iyi tanımak gerekir. Savunmalara dayanarak yaşamak, acı dolu anılar ve yaşama küskün olmak duygularla başa çıkmanın tek yolu değildir. Kendimizi suçlu, kızgın veya kırgın hissettiğimiz gerçeğinden kaçmak yerine bu anıları ve duyguları su yüzüne çıkarıp tartmak, neyin  bizi niye üzdüğünü anlamak ve neleri değiştirebileceğimizi görmeye çalışmakla bu sorunların  yarattığı ve acıları azaltabiliriz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder