10 Ocak 2011 Pazartesi

Allah'ı Zikretmenin Fazileti

Ulu Allah (C.C.) buyuruyor ki:
"Siz beni anin ki, ben de sizi anayim. Bana sükredin, sakin nankörlük etmeyin."
(Bakara Süre-i Celilesi; 152)
Sabit-ül Bünnanî (R,A.) der ki ben Rabb'imin beni ne zaman anacagini biliyorum.» Dinleyenler bu söz karsisinda irkilerek «bunu nasil biliyorsun» diye sorarlar. Sabit-ül Bünnanî: «Ben O'nu ne zaman anarsam o da beni o zaman anar» diye karsilik verir.
Yine ulu Allah (C.C.) buyuruyor ki:
"Ey îmân edenler Allah'ı sık sık anın."
(Ahzab Süre-i Celilesi; 41)
Yine ulu Allah (C.C.) buyuruyor ki:
«-— Arafattan indigimiz zaman Allah'i "Mes'arulharam" da anin. O size nasil hidayet verdiyse siz de O'nu zikredin»
(Bakara Süre-i Celilesi; 198).
Yine ulu Allah (C.C.) buyuruyor ki:
«— Hacc görevlerinizi bitirince atalarınızı andığınız kadar, hatta daha hararetli bir dil ile Allah'ı anınız» (Bakara Süre-i Celilesi; 200).
Yine ulu Allah (C.C.) buyuruyor ki:
"Bu derin düsünceliler ayakta, oturarak ve yanlari üstü uzanmislarken Allâh'i anarlar ve ey Rabb'imiz, sen bütün bu varliklari bosuna yaratmaadin, seni böyle bir isnadden tenzih ederiz, o halde bizi cehennem azabindan koru.» diyerek göklerin ve yerin yaratilisi hakkinda enine boyuna düsünceye dalarlar."
(Al-i Imran Süre-i Celilesi; 191).
Yine ulu Allah (C.C.) buyuruyor ki:
«— Namazi kilinca ayakta, oturuyorken ve yanüstü uzanmisken Allâh'i aniniz.»
(Nisa Süre-i Celilesi; 103)
Ibni Abbas (R.A.) yukardaki âyeti tefsir ederken: «Yani gece gündüz, denizde karada, evde, yolda, varlikta, darlikta, saglikta hastalikta, gizli açik her zaman ve her yerde Allah (C.C)'i aniniz.»
Ulu Allah (C.C) münafiklari:
«Allah'i çok az anarlar» diye kinamaktadir.
(Nisa Süre-i Celilesi; 142)
Yine ulu Allah (C.C.) buyuruyor ki:
«— Rabb'ini, içinden yalvararak ve çekinerek, yüksek sesle konusmayarak sabah-aksam an da gafillerden olma.»
(A´raf Süre-i Celilesi; 205)
Yine ulu Allah (C.C.) buyuruyor ki:
«— Allah'i zikretmek, hiç süphesiz, en büyük ibadettir»
(Ankebut Süre-i Celilesi; 45)
Ibni Abbss (R.A.) yukardaki âyeti hakkinda der ki. «Bu âyeti iki türlü anlamak mümkündür;
1) Allah (C.C)'in sizi anmasi, sizin O'nun anmanizdan daha önemlidir.
2) Allah (C.C)´i anmak, geride kalan her türlü ibadetten üstündür.»
Buna dâir deha bir' çok âyetler vardir.
Peygamber'imiz (S.A.S) buyuruyor ki:
«— Gafiller arasinda Allah (C.C)'i anan kimse, kuru otlar arasindaki yesil otlar gibidir.»
Peygamber'imiz (S.A.S) buyuruyor ki:
«— Gafiller arasinda Allah (C.C)'i anan kimse, cephe kaçaklari arasindaki savasçi gibidir.»
Peygamber'imiz (S.A.S) buyuruyor ki:
«— Ulu Allah (C.C) söyle buyurur: "Beni andigi sürece, dudaklari benim adima kipirdadikça ben kulum ile birlikteyim.»
Peygamber'imiz (S.A.S) buyuruyor ki:
«— Kulun isledigi ameller içinde, ona Allah (C.C)'in azabindan en kurtarici
olani, Allah (C.C)'i anmaktir»
Sahabiler «Cihâd da mi bunun ayarinda degil» diye sorarlar.
Peygamber'imiz (S.A.S) onlara: «Düsmana vura vura kilicin kirildiktan sonra yine bir kilici vura vura kirmak ve bir üçüncü kilici, yine düsmanla vurusa vurusa kirmak durumu disinda cihad bile onun oyarinda degildir.»
Peygamber'imiz (S.A.S) buyuruyor ki:
"Cennet bahçelerinde gezinmek isteyen kimse ulu Allah'i sik sik ansin.»
Peygamber (S.A.S)´imize «en faziletli amel nedir?» diye sorarlar. Peygamber (S.A.S)`imiz «Allah (C.C)'i anan dilin kurumadan can vermendir."
Peygamber'imiz (S.A.S) buyuruyor ki:
"Sabah-aksam Allah (C.C)'in adini an ki, sabah ve aksama günahsiz giresln."
Peygamber'imiz (S.A.S) buyuruyor ki:
"Sabah aksam Allah (C.C)'in adini dilden düsürmemek. Allah (C.C) yolunda düsman iie vurusurken kiliç kirmak ve mali cömertçe dagitmaktan daha faziletlidir."
Peygamber'imiz (S.A.S) buyuruyor ki:
«— Ulu Allah (C.C) buyuruyor: "Kulum beni içinden aninca ben onu içimden anarim. Beni kalabalik arasinda anarsa ben de onu daha hayirli bir kalabalik içinde anarim. Bana bir karis yaklasirsa ben de ona bir dirsek boyu yaklasirim. Bana bir dirsek boyu yaklasirsa ben de ona bir kulaç yaklasirim. Bana dogru yürüyünce ben ona dogru kosa kosa giderim.»
Peygamber'imiz (S.A.S) buyuruyor ki:
«— Yedi kimse var ki, Allah (C.C), baska hiç bîr gölgenin bulunmadigi günde onlan Ars'inin gölgesi altina alir.»
Bu yedi kimseden biri. Yalniz basina iken Allah (C.C)'i anarak O'nun korkusu île gözleri yasarandir.
Peygamber'imiz (S.A.S) buyuruyor ki:
"Beni Iyi dinleyin. Size amellerinizin en hayirlisini, Rabb'inizin katinda en temiz olani, size en yüksek, derece kazandirani, kâgit ve altin para dagitmaktan sizin Için daha hayirli olani, düsman ile karsilasip onun boynunu vurmaktan veya boynunuzu ona vurdurup sehid olmaktan sizin hesabiniza daha faydali olani size söyleyeyim mi?»
Sahabiler: "Bu amel nedir, ya Rasülallah (S.A.V)" diye sorarlar.
Peygamber (S.A.V)´imiz «Allah (C.C)'i dilden düsürmemektir» diye cevap verir."
Peygamber'imiz (S.A.S) buyuruyor ki:
"Ulu Allah (C.C.) söyle buyuruyor: "Beni anmaktan benden bir sey istemeye firsat bulamayanlara, isteyenlere en degerli bagisi sunarim."
Fudayl (r.a.) der ki: «Ögrendigime göre ulu Allah (C.C.) söyle buyurur:
"Ey
kulum, beni sabahtan sonra bir saat ve aksamdan sonra bir saat anarsan, ikisi arasinda gecen zaman parçalarinda sana kâfiyim."
Alimlerden biri der ki: «Ulu Allah (C.C.) söyle buyurur:
"Kalbine nazar atfettigim zaman benim zikrimin orada baskin oldugunu gördügüm kulun bütün karar ve davranislarina yön vermeyi üzerime alir. onun sözdasi ve yakini olurum."
Hasan-ül Basrî (r.a.) der ki: «Allah (C.C.)'i anmak iki türlüdür:
Birincisi: Allah (C.C.) ile aranda kalacak sekilde gizli olarak O'nu anmandir. Zikrin bu çesidi, ne kadar güzel ve üstün derecelidir.
Bundan daha degerlisi de Allah (C.C.)'i, O'nun haram kaldiklari ile karsilasinca anmaktir.»
Rivayete göre Allah (C.C.)'in adini ananlardan baska herkes susuzluk içinde dünyadan ayrilir.
Muaz Ibni Cebel (R.A.) der ki. «Cennetlikler sadece Allah (C.C.)'i anmadan geçirdikleri bir saate hayiflanirlar.»
Peygamber'imiz (S.A.S) buyuruyor ki:
"Bîr oraya gelerek Allah (C.C.)'in adini anan kimselerin melekler çevresini kusatir, onlari rahmet bürür ve Allah (C.C.) da onlari yanindakiler arasinda anar."
Peygamber'imiz (S.A.S) buyuruyor ki:
"Bir araya gelerek Allah (C.C.)'in rizasindan baska hiç bir sey beklemeden O'nun adini ananlara gökten «Günahlariniz bagislanmis olarak kalkiniz, kötülükleriniz iyiliklere dönüstürülmüstür." dîye seslenilir.
Peygamber'imiz (S.A.S) buyuruyor ki:
"Bir yerde oturup da Allah (C.C.)'in adini anmayan ve Peygamber'ine sa-lat-ü selâm getirmeyen bir grup. Kiyamet Günü bu davranisi karsisinda hayiflanmak zorunda kalir."
Hz. Davud (A.S.) ulu Allah (C.C.)'a söyle dua eder. "Allah'im! Beni
senin adini ananlarin meclisinden geçip gafillerin arasina katilmaya giderken görünce ayagimi kir, bu bana tarafindan bagislanmis bir nimet olur."
Peygamber'imiz (S.A.S) buyuruyor ki:
"Iyi bir toplantiya katilmak, mü´minin iki milyon kötü toplantida kazandigi günahi giderir."
Ebû Hureyre (R.A.) der ki. «Gök halki içinde Allah (C.C.)'in adi anilan kimselerin evlerini yildizlari biribirlerine gösterir gibi gösterirler.»
Süfyan Ibni Üyeyne (R.A.) der ki; "Mü`minler bir araya gelip Allah (C.C.)'in adini andiklari zaman gerek seytan ve gerekse dünya onlarin yaninden kaçar. Seytan dünyayi «görüyor musun, ne yapiyorlar» diye hayiflanir. Fakat dünya seytana «Birak yapsirslar, yorulduklari zaman. teker teker hepsini enselerinden tutup sana getiririm.» diye karsilik verir.
Ebû Hureyre {R.A.) bir gün carsiya girer ve: «Peygamber (S.A.V)'imizin mirasi camide bölüsülürken sizi burada görüyorum» der. Bu sözleri duyan esnaf ve halk çarsiyi pazari birakip camiye kosusurlar, fakat bölüsülen bir miras göremezler.
Bunun üzerine Ebû Hureyre'ye: «Biz camide bölüsülen bir miras göremedik» derler. Ebû Hureyre onlara: «Peki, ne gördünüz» diye sorar. Onlar da «Allah (C.C.)'in adini anan ve Kur'ân okuyan kimseler gördük» derler. Ebû Hureyre onlara: «iste Peygamber'imizin mirasi budun» diye karsilik verir.
Amesin Ebû salihden onun da Ebû Hureyre ve Ebû Hudri'den (R. Anhuma) rivayet ettiklerine göre
Peygamber'imiz (S.A.S) buyuruyor ki:
«— Allah (C.C.)'in kullarin amellerini yazanlar disinda yer yüzünde devamli dolasan bir grup melegi vardir. Bunlar bir araya gelerek Allah (C.C.)'in adini anan bir mü´min grup görünce biribirlerine «Aradiginiz burada, gelin» diye seslenerek bir araya toplanirlar ve gök yüzüne yüceleinceye kadar bu grubun etrafini sararak beklerler.
Göge çikinca ,Allah (C.C.) onlara: «Kullarimi ne ile mesgul iken biraktiniz» diye sorar, onlar da «Sana hamd ederken, seni noksan sifatlardan tenzih ederken ve seni yüceltirken yanlarindan ayrildik» diye cevap verirler.
Ulu Allah (C.C.): «Peki, onlar beni gördüler mi» diye sorar, melekler: «hayir» diye cevap verirler. Allah (C.C.) onlara: «peki beni görseler ne yaparlar» diye sorar. Melekler de: «seni görselerdi, hamdleri, tesbihleri ve seni yüceltmeleri, daha kuvvetli olurdu.» diye cevap verirler.
Allah (C.C.) onlara sorar. «Peki hangi seyden çekinerek bana siginiyorlar»
Melekler «cehennemden» diye cevap verirler.
Allah (C.C.) onlara: «Cehennemi gördüler mi» diye sorar. Melekler «Hayir» diye cevap verirler.
Allah (C.C.) onlara: «Peki cehennemi görseler ne yaparlardi» diye sorar. Melekler de «Cehennemi görseler ondan daha cok kaçinirlar, daha cok nefret ederdi» diye cevap verirler.
Allah (C.C.) onlara: «istedikleri nedir» diye sorar: Melekler «Cennet» derler.
Allah (C.C.) onlara: «Peki, hic gördüler mi» diye sorar. Melekler: «Hayir» diye cevap verirler.
Allah (C.C.) onlara: «Peki, cenneti görmüs olsalardi, davranislari ne olurdu» diye sorar. Onlarda: «Eger cenneti görselerdi, ona kersi daha güclü bir arzu duyarlardi» derler.
Bunun üzerine Ulu Allah (C.C.) meleklere: «Sizi sahid tutuyorum ki, onlarin hepsinin günahlarini bagisladim» der.
Melekler «aralarinda falan kimse de vardi, o zikretmek için degil, baska bir amaçla aralarina katilmisti» derler.
Ulu Allah (C.C.): «Onlar öyle bir topluluktur ki, onlar ile birlikte oturan bedbaht olmaz.»
Peygamber'imiz (S.A.S) buyuruyor ki:
«— Gerek benim ve gerekse benden önceki peygamberlerin söyledigi en faziletli söz «lâ ilâhe illallahu vehdehu lâ serike lehu (Allâh'dan baska ilâh yoktur, tektir, ortagi yoktur)» sözüdür.
Bir kimse günde yüz kere "la ilahe illallahu vahdehu lâ serike lehül mülkü ve lehul hamdü ve huve alâ külli sey'in kadir"
(Allah'dan baska ilâh yoktur, tektir, ortagi yoktur. Varligin mülkü O'nundur. Hand O'na mahsusdur, o her seye kadirdir)»
derse on köle azad etmis gibi olur, amel defterine yüz iyilik yazilir ve kötülüklerinin yüz tanesi de silinir, o gün aksama kadar bu sözler onun seytandan koruyucusu olur. Ondan daha fazla bu sözleri söyleyenlerden baska hiç kimse onun yaptigindan dana üstün bir ibadet ile Allah (C.C)'in huzuruna gelmez.»
Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:
«— Düzgün bir sekilde abdest alip arkasindan basini göge dikerek "Eshedü en la ilahe illallahu vahdehu lâ serike lehu ve eshedü enne Muhammeden abdühü ve resulühu" (Allâh'dan baska ilâh olmadigina. O'nun tek ve ortaksiz olduguna. Muhammed'in O'nun kulu ve rasul'ü olduguna sahadet ederim)» diyen bir kulun önünde cennetin bütün kapilari açilir ve dileginden içeri girer.»

ALLAH’I ZİKRETMENİN FAZİLETİ VE ZİKRE TEŞVİK

Âyetler

1 “Allah’ı zikretmek en büyük ibadettir

Ankebût sûresi (29), 45

2 “Siz beni anın ki, ben de sizi anayım

Bakara sûresi (2), 152

Zikir, hatırlayıp anmak demektir İnsan Allah’ı ya diliyle zikreder; Kur’an okumak, dua etmek, Allah Teâlâ’yı güzel isimleriyle anmak gibi; ya kalbiyle zikreder; Allah Teâlâ’nın varlığını gösteren delilleri, yani kâinâtı ve Kur’an’da sözü edilen her şeyi düşünmek gibi; yahut bedeniyle zikreder; namaz başta olmak üzere bedenle yapılması gereken bütün görevleri yapmak gibi Her ne suretle olursa olsun Allah’ı zikretmek en değerli ibadettir

“Beni anın ki, ben de sizi anayım” âyet-i kerîmesi Allah’ı anma işinin tek taraflı olmadığını, kulun Allah’ı andığı gibi Allah’ın da kulunu andığını göstermektedir Kulun Allah Teâlâ’yı anması demek, anlatıldığı üzere diliyle, kalbiyle ve bedeniyle Cenâb-ı Hakk’ı anması demektir Zaten Allah Teâlâ’yı uyanık bir gönülle anan kimse, onun yasaklarından uzak durur Diğer bir söyleyişle, dilindeki zikir onu kötülüklere yaklaştırmaz Böyle bir zikrin karşılığı, Allah Teâlâ’nın kulunu anmasıdır Cenâb-ı Hakk’ın kulunu anması ise, onu bağışlaması, ona çok sevap vermesi, hatta meleklerinin yanında ondan bahsetmesi demektir 1438 numaralı hadiste göreceğimiz üzere Merhametli Rabbimiz “Kulum beni bir topluluk içinde zikrederse, ben de kulumu o cemaatten daha hayırlı bir topluluk içinde anarım” buyurmaktadır Kulun Cenâb-ı Hak tarafından anılması, onun büyük hayır ve bereketlere nâil olması, dilinden hikmetlerin dökülmesi demektir Bütün bunlar “Allah’ı zikretmenin en büyük ibadet” olduğunu göstermektedir


3 “Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an Sakın gafillerden olma!”

A‘râf sûresi (7), 205

Bu âyet-i kerîme Allah Teâlâ’yı nasıl zikretmemiz gerektiğini hatırlatmakta ve bize dua ve zikir edebini öğretmektedir Dua edecek veya zikredecek kimsenin önce sessiz ve sâkin olması gerekir Bu hâl insanın riyâ ve gösterişten uzaklaşmasını sağlar Sonra kul, Rabbinin büyüklüğü karşısında kendi zayıflığını ve güçsüzlüğünü düşünerek mütevâzi olmaya gayret etmelidir Saltanatı sonsuz bir kudretin huzurunda bulunduğunu hatırlayarak içinde bir korku ve ürperiş hissetmeye çalışmalıdır Sadece kendisinin işiteceği bir sesle dua ve zikretmelidir Bu hâl düşüncede yoğunlaşmayı sağlar Sabahın ve akşamın, özellikle gecenin sâkin ve huzurlu saatleri ibadet ve zikir için en uygun zamanlardır Bu bereketli zamanların kıymetini bilmeli, onları boşa geçiren gafillerden olmamalıdır

4 “Allah’ı çok zikredin ki, kurtuluşa eresiniz

Cum‘a sûresi (62), 10

Bütün kötülüklerin başı Allah Teâlâ’yı unutmaktır Allah’ı hatırlamayan, O’nun kulları için hazırladığı hayat ölçülerine değer vermeyen kimseler, kendi basit zevk ve çıkarlarının içinde boğulmaları sebebiyle kendilerinden başkasını düşünmezler Halbuki insan yaratıcısını ne kadar çok hatırlayıp anarsa, davranışlarına o nisbette çeki düzen verir ve O’nun rızâsını kazanmaya bakar İyi bir insan olmanın, dolayısıyla hem dünyada hem âhirette mutlu olmanın yolu her fırsatta Allah Teâlâ’yı anmaktır Sabah, akşam, gece, gündüz, karada, denizde, hazarda, seferde, otururken, yatarken, işine giderken gelirken, sağlamken, hastayken, kısaca her zaman, her yerde ve her fırsatta Rabbini anmalıdır İnsanın iki cihanda başarısı ve kurtuluşu buna bağlıdır Zikir Cenâb-ı Hakk’ı sadece dil ile anmaktan ibaret değildir Allah Teâlâ’nın yapılmasını emrettiği ve Resûlullah’ın ümmetine tavsiye ettiği her ibadet, her hayır ve güzel iş birer zikirdir


5 “Müslüman erkekler ve müslüman kadınlar, mü’min erkekler ve mü’min kadınlar, kendini Allah’a ibadete veren erkek ve kadınlar, samimi ve doğru olan erkek ve kadınlar, mütevâzi ve Allah’a saygılı erkek ve kadınlar, zekât ve sadaka veren erkek ve kadınlar, oruç tutan erkek ve kadınlar, iffetlerini koruyan erkek ve kadınlar, Allah’ı çok zikreden erkek ve kadınlar var ya, işte bütün bunlara Allah mağfiret ve büyük mükâfat hazırlamıştır

Ahzâb sûresi (33), 35

Âyet-i kerîmede iyi müslümanın belli başlı özellikleri sayılmaktadır Bunlardan biri de Allah’ı çok zikretmektir Allah’ı çok zikreden erkek ve kadınlar, tıpkı kendini Allah’a ibadete veren, samimi ve doğru olan, mütevâzi ve Allah’a saygı duyan, zekât ve sadaka veren, oruç tutan ve iffetlerini koruyan erkek ve kadınlar gibi Cenâb-ı Hakk’ın affını ve mağfiretini elde edecekler, ayrıca O’nun kendileri için hazırladığı hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın duymadığı ve hiçbir insanın hayal edemediği cennet nimetlerini de kazanacaklardır



6 “Ey iman edenler! Allah’ı çok zikredin Sabah akşam O’nu tesbih edin

Ahzâb sûresi (33), 41-42

Üçüncü âyet-i kerîmede de gördüğümüz üzere, buradaki “sabah akşam” ifadeleri bütün vakitleri içine almaktadır Demek oluyor ki, Allah Teâlâ kendisini her an ve her fırsatta anmamızı, zikir ve tesbih etmemizi istemektedir Bir yerde otururken veya bir yere gidip gelirken yahut tezgâh başında çalışırken “sübhânallah”, “elhamdülillah”, “Allahü ekber” demek ne yürümeye ne de iş yapmaya engeldir Bazan bu zikirleri söyleyerek, bazan “lâ ilâhe illallah” diyerek, kimi zaman “lâ havle velâ kuvvete illâ billâhi’l-aliyyi’l-azîm” diye tekrar ederek daha hızlı ve âhenkli yürümek ve şevkle çalışmak mümkündür

Allah’ı anarken, O’nu zikir ve tesbih ederken kalbin uyanık olması arzu edilen bir şeydir Fakat bazı kimseler Allah’ı anıp zikretmeyi tıpkı nefes alıp verir gibi bir alışkanlık haline getirdikleri için gayri şuûrî olarak da zikir ve tesbih ederler Bunda bir sakınca bulunmamakla beraber esas olan, dile kalbin eşlik etmesidir İnsan bir zikri söylerken mânasını düşünürse, Cenâb-ı Hakk’a saygısını sunarken ve O’nu noksan sıfatlardan tenzih ederken gönlü uyanık olursa dilindeki zikir daha bir değer kazanır Yukarıdaki âyet-i kerîmelerde emredildiği şekilde Allah Teâlâ’yı çokça zikredebilmek için bunu alışkanlık haline getirmeye gayret etmelidir

Hadisler

1411 Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Dile hafif, mîzana konduğunda ağır gelen ve Rahmân olan Allah’ı hoşnut eden iki cümle vardır: Sübhânallahi ve bi-hamdihî sübhânallahi’l-azîm: Ben Allah’ı ulûhiyyet makamına yakışmayan sıfatlardan tenzih eder ve O’na hamdederim Ben Yüce Allah’ı ulûhiyyet makamına yakışmayan sıfatlardan tekrar tenzih ederim”

Buhârî, Daavât 65, Eymân 19, Tevhîd 58; Müslim, Zikir 31 Ayrıca bk Tirmizî, Daavât 60; İbni Mâce, Edeb 56

Açıklamalar

İmam Buhârî bu hadîs-i şerîfi Sahîh’inin muhtelif bölümlerinde zikrettikten sonra, o kıymetli eserini yine bu hadis ile bitirmiştir Onun bu tutumu çok anlamlıdır

Peygamber Efendimiz bu zikrin yükte hafif, pahada ağır olduğunu söylüyor Söylemesi pek kolay, ama insana kazandırdığı sevap hesapsız denecek kadar çoktur, buyuruyor

Hadîs-i şerîfte esmâ-i hüsnâdan “Rahmân”ın özellikle söylenerek, bu zikrin Rahmân olan Allah’ı hoşnut edeceğinin belirtilmesiyle anlatılmak istenen şudur: Allah’ın rahmeti ve merhameti çok geniştir Kolayca söylenmekle beraber pek derin mânalar ihtiva eden bu zikri söyleyenleri Cenâb-ı Hak rahmetiyle kuşatır, onlara hayır ve bereket ihsan eder

Dilimizde çok kullanılan tesbih sözü, sübhânallah anlamına gelmektedir Sübhânallah ise, ben Allah Teâlâ’yı ulûhiyyet makamına yakışmayan sıfatlardan tenzih ederim O’na hiçbir eksikliği yakıştırmam, yaklaştırmam O’nu en yüce, en üstün sıfatlarla anarım, demektir Sübhânallâhi ve bi-hamdihî zikrini söylemenin fazileti 1415, 1442 ve 1454 numara ile tekrar gelecektir Günde yüz defa sübhânallâhi ve bi-hamdihî zikrini tekrarlayan bir kimsenin günahları deniz köpüğü kadar bile olsa hepsinin bağışlanacağını müjdeleyen bir başka hadis (bk 1413 hadis numaralı) bu zikrin değerini göstermeye yeterlidir Zira bu zikir, diğer önemli zikirleri de ihtiva etmektedir “Bizler sana hamdeder, seni şânına yakışmayan sıfatlardan tenzih ederiz (ve nahnü nüsebbihu bi-hamdik)” âyet-i kerîmesinde de görüldüğü üzere bu zikir meleklerin zikridir Diğer bir söyleyişle Allah Teâlâ’nın meleklere öğrettiği zikirdir Onun değeri de işte buradan gelmektedir Bu kadar değerli ve sevabı hudutsuz olan sübhânallâhi ve bi-hamdihî cümlesine bir de sübhânallâhi’l-azîm eklenerek hadisimizde tavsiye buyurulan zikrin söylenmesi, onun önemini açıkça göstermektedir

Hadisten Öğrendiklerimiz

1 Cenâb-ı Hakk’ı noksan sıfatlardan tenzih eden, O’nu en üstün sıfatlarla yâdeden zikirleri her fırsatta söylemelidir

2 Peygamber Efendimiz “Sübhânallahi ve bihamdihî sübhânallâhi’l-azîm” gibi zikirleri çok okumamızı tavsiye etmektedir

3 Bu zikrin söylenmesi ne kadar kolaysa, sevabı da o nisbette çoktur

ALLAH(C.C.)'ı zikretmenin fazileti

ALLAH(C.C.)'ı zikretmenin fazileti Âmeş, Ebû sâlih'ten, o da Ebû Hüreyre ve Ebû Saîd Hudri'den rivayet eder :

Allah Resulü buyurdular :

— Allah'ın (c.c) yeryüzünde gezici melekleri vardır. Allah'ı (c.c) ZİKR eden bir topluluk gördüler mi birbirlerini çağırırlar. Toplanırlar. Onları ziyaret ederler. Sonra Gök'e giderler. Allah (c.c) onlara sorar:

— Kullarımı ne işlerlerken bıraktınız? Onlar cevap verir:

— Sana hamdeder, seni tesbih ve tenzih ederlerken bıraktık.

Allah (c.c) sorar:

— Beni görmüşler nü? Melekler cevap verir:

— Hayır! Allah (c.c) sorar:

— Görselerdi, nasıl olurdu ? Melekler cevap verir:

— Seni görselerdi, daha şiddetle hamd ederler, teşbih ve tenzihte bulunurlardı.

Allah (c.c) sorar:

— Hangi şeyden bana sığınırlardı? Onlar cevap verir:

— Ateşten! Allah (c.c) sorar:

— Onu (cehennemi) gördüler mi? Melekler cevap verir:

— Hayır! Allah (c.c) sorar:

— Görselerdi nasıl olurdu? Onlar cevap verir:

— Kötü huylardan daha çok saknırlardı! Allah (c.c) sorar:

— Ne istiyorlar? Onlar cevap verir:

— Cennet! Allah (c.c) sorar:

— Onu gördüler mi? Melekler cevap verir:

— Hayır! Allah (c.c) sorar:

— Görselerdi nasıl olurdu? Onlar cevap verir:

— Görselerdi, daha çok güzel huylu olurlar ve daha çok güzel ameller işlerlerdi.

Allah (c.c) buyurur:

— Sizi şahid tutuyorum, onları affettim. Melekler der ki:

— Onların içinde birisi vardı. Bir hacet için, gelmişti. Maksadı onlarla beraber ZİKR etmek değildi! Allah buyurur:

— Onlar bir arada bir topluluktur. İçlerinden bir ferdi afv'dan hariç tutulamaz.

Allah (c.c) buyurur :

— Öyle ise siz beni anın. Ben de sizi anayım (Bakara suresi, âyet: 152) Sabit Bennânî —Allah'ın (c.c) rahmeti ona olsun— dedi ki:

— Ben, Rabbımın beni ne zaman andığını bilirim! Yanındakiler onun bu sözünden ürperdiler ve :

— Nasıl bilirsin bunu? diye sordular. Bennânî dedi ki :

— Ben O'nu andım mı, O beni anar! Allah (c.c) buyurur :

— Ey iman edenler, Allahı (c.c) çok ZİKR'edin (Ahzap sûresi, ayet: 41)

— Arafât'tan boşanıp elbirlik aktığınız zaman Meşari haram'ın yanında Allah'ı (c.c) ZİKR'edin. O, size nasıl hidâyet ettiyse siz de ona öylece ANIN (Bakara suresi, âyet: 198)

— Hacc'a ait ibadetlerinizi bitirince (câhiliyet devrinde) ecdadınızı (böbürlenerek) andığınız gibi, hatta daha kuvvetli bir ANIŞla Allah'ı (c.c) ANIN (Bakara suresi, âyet: 200)

— Onlar, ayakta iken, otururken, yanları üstüne yatarken hep Allah'ı (c.c) hatırlayıp anarlar. (Ali İmran sûresi. âyet: 181)

— Artık namazı bitirdiğiniz vakit, ayakta iken, otururken ve yanlarınız üzerindeyken Allah'ı (c.c) ANIN (Nisa suresi, Ayet: 103)

İbni Abbas bu âyetin tefsirinde der ki :

— Gecede-gündüzde, karada-denizde, seferde-hazarda, fakirlikte-zenginlikte, hastalık halinde-sıhhat halinde, gizli-açık Allah'ı (c.c) ANIN! demektir.

Allah, münafıkları kötüleyerek buyurur ki :

— (Münafıklar) Allah'ı (c.c) ancak birazcık hatıra getirirler. (Nisa sûresi, ayet: 142)

Gene Allah (c.c) buyurdu :

— Rabbım, içinden, yalvararak ve korkarak, yüksek olmıyan bir sesle sabah ve aksam AN. Gafillerden olma. (Araf sûresi, ayet: 206)

— Allah'ı (c.c) ZİKR etmek elbette ibadetlerin en büyüğüdür. (Ankebût sûresi, ayet: 45)

İbni Abbas bu âyeti iki şekilde tefsir eder :

1 — Allah'ın (c.c) sizi ANMASI, sizin onu anmanızdan büyüktür.

2 — Allah'ı (c.c) ANMAK (ZÎKR), başka her türlü ibadetten büyüktür.

Peygamberimiz - Allah'ın selâmı onun üzerine olsun -buyurdular ki :

— Gafiller arasında, Allah'ı (c.c) ANAR KİMSE'nin hali kurumuş otlar arasında yeşil bir ağacın haline benzer.

— Gafiller arasında, Allah'ı (c.c) ANAR KİŞİ'nin hâli, savaş meydanından kaçan askerlerin kaçmayıp çarpışanları gibidir.

Kudsî hadîs :

— (Allah (c.c) buyurur): Beni ANDIĞI ve dudakları benimle hareket ettiği sürece ben kulumla beraberim

— Âdemoğlu, kendisini Allah'ın (c.c) azabından kurtaracak, ZİKİR'den daha üstün bir amel işlemedi. Sahabe dedi:

— Allah yolunda CÎHAD da mı, ey Allah'ın Resulü? Resul buyurdu:

— Evet, Allah yolunda CİHAD da!... Ancak, kılıcı (silâhı) çekersin kırılıcaya kadar dövüşürsün; sonra gene çekersin, kırılıncaya kadar gene dövüşürsün; sonra gene çekersin, kırılıcaya kadar gene dövüşürsün. îşte ancak bu, ondan üstündür.

— Kim Cennet bahçelerinde nimetlenmek isterse Allah'ı (c.c) çok ZİKR'etsin.

Peygamberimize, «Hangi amel daha faziletlidir?» diye soruldu.

Buyurdular ki :

— Lisanın Allah'ı (c.c) ZİKR'ederek ölmendir

— Lisanın Allah'ı (c.c) ZÎKR'eder olduğu halde sabah kalkar, akşam yatarsan gece - gündüzün geçer; günah işlemezsin.

— Gece-gündüz Allah'ı (c.c) ANMAK, cihad yapıp Allah yolunda kılıç kırmaktan ve malını sadaka olarak verip saçmaktan daha faziletlidir.

Kudsî hadis :

— (Allah (c.c) buyurur ki) : Kulum beni kendi nefsinde ANAR'sa ben de onu kendi nefsimde ANAR'ım. Topluluk içinde ANAR'sa ben de onu, onun topluluğundan daha hayırlı bir topluluk içinde ANAR'ım. O, bana bir karış yaklaşırsa ben ona bir ARŞIN yaklaşırım. O, bana bir ARŞIN yaklaşırsa ben ona bir KULAÇ yaklaşırım. Benim yoluma girerse ben ona sür'atle icabet ederim.

— Allah kıyamet gününde hiç. bir gölgenin bulunmadığı ve ancak kendi gölgesinin bulunduğu günde yedi zümreyi kendi gölgesinde gölgelendirir. Bunlardan biri de, tenhalarda Allahı ZİKR' eden ve Allah korkusu sebebiyle gözlerinden yaş akıtandır.

Ebûdderdâ nakleder : Allah Resulü buyurdular :

— Ey ümmet ve ashabım! Size; amellerinizin en hayırlısını, Allah (c.c) yanında amellerinizin en temizini, derecelerinizin en yükseğini, Altın ve gümüş sadaka vermekten ve düşmanlarınızla karşılaşıp sizin onların boyunlarını ve onların da sizin boyunlarınızı vurmalarından (CİHAD'dan) daha hayırlı olanı haber vereyim mi?

Sahabe sordu:

— Nedir o, ey Allanın Resulü? Resul buyurdu:

— Devamlı Allah'ı (c.c) ZİKR'etmektir.

Kudsi hadis :

— (Allah (c.c) buyurur) : Kim benim ZİKR'imle meşgul olur ve bu meşguliyet yüzünden benden bir şey istemeğe vakit bulamazsa, ben ona isteyenlere verdiğimden daha faziletlisini veririm.

Fudayl İbni Iyaz söyler :

— Bize erişen haberlere göre Allah (c.c) şöyle buyurur: «Ey kulum, beni sabahleyin bir an ikindileyin bir an ZÎKR'et. Bunların arasındaki zamanlarda ben sana kâfiyim!»

Bir âlim söyler :

— Allah buyurur ki: «Hangi kulun kalbinin benim zikrime yapışmasının galip olduğuna muttali olursam onun işini idare ederim. Onun meclisinde, bulunur, onun arkadaşı olurum.

Hasan Basri söyler :

— ZİKR ikidir :

1 — Tenhalarda ve Allah (c.c) ile kulun kendi arasında vâkî olan ZİKR.

2 — Birinci ZİKR'den daha güzel, ecri daha büyük ve daha faziletli olan ve Allahın (c.c) haram kıldığı bir şeye yaklaşıldığı (ve haram olduğu için istenilmeyip terkedildiği) andaki ZÎKR.

Rivayet edilir ki :

— Her nefs, ölürken, çatlıyacak derecede susuz olarak dünyadan ayrılır; fakat Allah'ı (c.c) ZİKR'eden nefs bundan müstesnadır.

Muaz Ibni Cebel söyler :

— Cennet ehli, dünyada Allah'ı (c.c) ZÎKR'siz olarak geçen bir saat kadar hiç bir şeye teessüf etmezler.

Peygamberimiz - Allahın selâmı onun üzerine olsun-

buyurdular ki :

— Bir mecliste oturan hiç bir topluluk yoktur ki Allah'ı (c.c) ZÎKR'etsinler de, melekler onları ziyaret etmesin, rahmete garkolmasınlar ve Allah (c.c), yanındakilere onlardan bahsetmesin!...

— Hiç bir topluluk yoktur ki toplanıp sırf Allah rızası için ZİKR etsinler de, Gökten bir NÎBÂCI onlara: «Allah'ın (c.c) afvına garkolmuş olarak kalkın! kötü amelleriniz iyi amellere tebdil olundu!» diye nida etmesin!.,.

— Hiç bir topluluk yoktur ki bir mecliste oturarak Allah'ı (c.c) ZİKR etsinler, fakat benim güzel ahlakıma uymasınlar ve bana salât-ü selam yollamasinlar da, kıyamet günü teessüf etmesinler.

Dâvûd aleyhisselâm der ki :

— İlâhî! Beni, ZİKR edenler meclisini bırakıp GAFİLLER meclisine gider görürsen ayaklarımı kır. Çünkü onlar birer nimettir. Sen onlarla bana in'âm edersin.

Peygamberimiz şöyle buyurdular : — Bir hayırlı meclis, müminin iki milyon şer meclisini örter. Ebû Hüreyre - Allah ondan razı olsun - söyler :

— Gece, gökteki ışıklı yıldızlar nasıl görülürse» gök ehli de yeryüzünde içinde ZİKR yapılan evleri öylece görür.

Süfyan İbni Uyeyne - Allah ona rahmet etsin - söyler :

— Bir topluluk Allahı ZİKR etmek üzere toplandıkları zaman şeytan ile dünya ayrılırlar. Şeytan der ki :

— Görmüyor musun, ne yapıyorlar? Dünya cevap verir :

— Bırak sen onları. Dağıldıkları zaman ben onları boyunlarından yakalar sana veririm.

Anlatılır ki, bir gün Ebû Hüreyre çarşıya girer ve :

— Sizi burada görüyorum. Halbuki Resûlüllah'ın mirası mescitte taksim ediliyor! der.

Bunun üzerine halk çarşıda işini bırakarak hemen mescide koşar, fakat ortada bir şey göremeyince Ebû Hüreyre'ye :

— Biz mescitte taksim edilen bir miras göremedik! derler.

Ebû Hüreyre :

— Ne gördünüz? diye onlara sorar. Onlar da :

— Allahı ZİKR eden bir topluluk gördük! der. Bunun üzerine Ebû Hüreyre :

— İşte Resûlüllah'ın mîrâsı budur! cevabını verir.

Peygamberimiz - Allahın selâmı onun üzerine olsun -buyurdular :

— Benim ve benden önceki peygamberlerin söylediği en faziletli söz, «Allah'dan başka ilâh yoktur, birdir, ortağı yoktur!» sözüdür.

— Kim ki her gün yüz defa, «Allah'dan başka ilâh yoktur; o, birdir; ortağı yoktur, mülk onundur, hamd ve övgü ona mahsustur!» derse, on köle âzâd etmişçe sevap alır. Ayrıca amel defterine yüz sevap yazdır, yüz günahı afvedilir ve o gün akşama kadar şeytanın şerrinden emin olur. Ona, ancak bundan daha faziletli amel işlemiş olan gelir.

— Hiçbir kimse yoktur ki güzelce bir abdest alsın,

sonra basını göğe kaldırarak «şehâdet ederim, Allah'dan başka ilah yoktur; tek'dir, ortağı yoktur. Şehâdet ederim, Muhammed aleyhisselâm O'nun kulu ve Resulüdür!» desin de, onun için dilediğinden girebilecek şekilde cennet kapılan açılmasın!

İLAHİ EMİR

İMAM-I GAZALİ

Adamın biri her zaman "Allah Allah" diye zikreder bu zikirden dolayı ağzı bal yemiş gibi tatlanırdı.

Bir gün şeytan gelip :

- "Ne durmadan Allah Allah deyip duruyorsun bunca zamandır Allah demene karşılık bir kerecik olsun Allah (c.c) "lebbeyk kulum." dedi mi sana... Hiç sende utanma sıkılma yok mu? Daha ne kadar Allah deyip duracaksın?" dedi.

Bunun üzerine adam utandı sıkıldı zikri bıraktı. Gönlü kırılmış bir halde yattı uyudu.

Rüyasında Hz. Hızır'ı gördü. Hızır ona :

- "Neden yaptığın güzel işi terk ettin "Allah Allah" diye zikretmeyi bıraktın." dedi.

Adam :

- "Yaptığım onca zikre karşılık verilmedi. "lebbeyk-buyur-" sesi gelmedi. Kapıdan kovulmaktan korktum." dedi.

Bunun üzerine Hz. Hızır :

- "Senin Allah demen, Allah'ın (c.c) lebbeyk kulum - buyur kulum - demesidir. Allah (c.c) isminin zikrini herkese nasip eder mi, bunu sana nasip etmesi az şey mi?. dedi."

Ve Rabbinin ismini zikredip, namaz kıl.

29/ANKEBUT-45: Kitaptan sana vahyedilen şeyi oku ve salatı ikâme et (namazı kıl). Muhakkak ki salat (namaz), fuhuştan ve münkerden nehyeder (men eder). Ve Allah’ı zikretmek mutlaka en büyüktür. Ve Allah, yaptığınız şeyleri bilir.

2/BAKARA-152: Öyle ise Beni zikredin ki Ben de sizi zikredeyim. Ve Bana şükredin ve sakın küfür üzerine olmayın.
2/BAKARA-153: Ey îmân edenler! Sabır ve namazla istiane isteyin. Muhakkak ki Allah, sabredenlerle beraberdir.
62/CUMA-9: Ey îmân edenler, cuma günü namaz için çağrı yapıldığı zaman, hemen Allah'ı zikretmeye koşun ve alışverişi bırakın. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır.
62/CUMA-10: Artık, namazı kılınca, yeryüzünde dağılın. Allah'ın fazlını isteyip arayın ve Allah'ı çokça zikredin. Umulur ki; felâha (kurtuluşa ve umduklarınıza) kavuşmuş olursunuz.
8/ENFAL-2: Gerçek mü’minler onlardır ki; Allah zikredildiği zaman kalpleri titrer (cezbelenir). Ve onlara Allah’ın âyetleri okunduğu zaman onların îmânlarını arttırır ve Rab’lerine tevekkül ederler.
8/ENFAL-3: Onlar namazlarını ikame ederler (kılarlar) ve rızık olarak verdiğimiz şeylerden infâk ederler.
22/HAC-35: Onlar, Allah’ı zikrettikleri zaman kalpleri titreyenlerdir (Allah’tan gelen bir cereyanla kalpleri ve vücutları sarsılanlardır). Onlara isabet edenlere (musîbetlere) sabredenlerdir ve salâtı (namazı) ikame edenlerdir. Ve onlar, onları rızıklandırdığımız şeylerden infâk ederler.
76/İNSAN-25: Ve Rabbinin ismini sabah akşam zikret.
76/İNSAN-26: Ve O’na, geceleri secde et ve O’nu geceleri uzun uzun tesbih et.
5/MAİDE-91: Muhakkak ki; şeytan, şarap ve kumar ile aranıza düşmanlık ve kin sokmak ve sizi Allah’ı zikretmekten, namaz kılmaktan alıkoymak ister. Artık son verdiniz mi?
4/NİSA-103: Namazı bitirdiğinizde; ayaktayken, otururken ve yan üzeriyken (yan üstü yatarken) Allah’ı hep zikredin! Güvenliğe kavuştuğunuzda namazı erkânıyla kılın. Çünkü; namaz, mü’minlerin üzerine, vakitleri belirlenmiş bir farz olmuştur.
4/NİSA-142: Muhakkak ki; münafıklar sözde (kendilerine göre) Allah’a hile yaparlar. Oysa O (Allah), onlara hile yapandır. Namaza kalktıkları zaman, üşenerek kalkarlar. İnsanlara gösteriş yaparlar ve pek azı hariç, Allah’ı zikretmezler.
24/NUR-37: Ticaretin ve alışverişin, onları Allah’ın zikrinden, namazı ikame etmekten ve zekâtı vermekten alıkoymadığı adamlar ki (onlar), kalplerin ve gözlerin (dehşetten) döneceği günden korkarlar.
20/TAHA-14: Muhakkak ki Ben, Ben Allah’ım. Benden başka İlâh yoktur. Öyleyse Bana kul ol ve Beni zikretmek için namazı ikame et!

allah razı olsun inş..
yüce mevlamı en çok zikredenler olmanız dilegiyle
bu mubarek günde
sizleri çok ama çok seviyorum inş... yaratandan ötürü
selametle...

ALLAH'I ZİKRETMENİN FAZİLETİ ve ZİKRE TEŞVİK
 
1411. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Dile hafif mîzana konduğunda ağır gelen ve Rahmân olan Allah'ı hoşnut eden iki cümle vardır: Sübhânallahi ve bi-hamdihî sübhânallahi'l-azîm: Ben Allah'ı ulûhiyyet makamına yakışmayan sıfatlardan tenzih eder ve O'na hamdederim. Ben Yüce Allah'ı ulûhiyyet makamına yakışmayan sıfatlardan tekrar tenzih ederim"
Buhârî Daavât 65 Eymân 19 Tevhîd 58; Müslim Zikir 31. Ayrıca bk. Tirmizî Daavât 60; İbni Mâce Edeb 56

1412. Yine Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Sübhânallâhi velhamdülillâhi velâ ilâhe illallahü vallâhü ekber demek benim için üzerine güneş doğan her şeyden daha kıymetlidir. "
Müslim Zikir 32. Ayrıca bk. Tirmizî Daavât 128

1413. Yine Ebû Hüreyre radıyallahu anh Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu söyledi:
"Bir kimse her gün yüz defa lâ ilâhe illallahü vahdehû lâ şerîke leh lehü'l-mülkü ve lehü'l-hamdü ve hüve alâ külli şey'in kadîr derse on köle âzâd etmiş kadar sevap kazanır; ona yüz iyilik sevabı yazılır; yüz günahı bağışlanır; bu zikir o gün akşama kadar o kimsenin şeytandan korunmasını sağlar. Bu zikri ondan daha fazla tekrarlayan kimse dışında hiç kimse daha faziletli bir iş yapmamış olur". Resûl-i Ekrem sözüne şöyle devam etti: "Bir kimse günde yüz defa sübhânallâhi ve bi-hamdihî derse onun günahları deniz köpüğü kadar bile olsa hepsi bağışlanır.
Buhârî Bed'ü'l-halk 11; Daavât 64 65; Müslim Zikir 28. Ayrıca bk. Tirmizî Daavât 59 62; İbni Mâce Duâ 14

1414. Ebû Eyyûb el-Ensârî radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Bir kimse on defa lâ ilâhe illallahü vahdehû lâ şerîke leh lehü'l-mülkü ve lehü'l-hamdü ve hüve alâ külli şey'in kadîr derse İsmâil aleyhisselâm'ın soyundan dört kimseyi hürriyetine kavuşturmuş gibi sevap kazanır. "
Buhârî Daavât 64; Müslim Zikir 30. Ayrıca bk. Tirmizî Daavât 103

1415. Ebû Zer radıyallahu anh şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bana:
"Allah'ın en çok hoşlandığı sözü sana bildireyim mi? Allah'ın en çok hoşlandığı söz sübhânallahi ve bi-hamdihî demektir" buyurdu.
Müslim Zikir 85

1416. Ebû Mâlik el-Eş'arî radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Temizlik imanın yarısıdır. el-Hamdü lillâh duası mizanı sübhânallahi ve'l-hamdü lillâhi zikri ise yer ile göklerin arasını sevap ile doldurur. "
Müslim Tahâret 1. Ayrıca bk. Tirmizî Daavât 86

1417. Sa'd İbni Ebû Vakkâs radıyallahu anh şöyle dedi:
Bir bedevî Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e gelerek:
- Bana söyleyeceğim bir zikir öğret dedi.
Resûl-i Ekrem ona şu zikri okumasını tavsiye etti:
- "Lâ ilâhe illallahü vahdehû lâ şerîke leh Allâhü ekber kebîran ve'l-hamdü lillâhi kesîrâ ve sübhânallâhi Rabbi'l-âlemîn velâ havle velâ kuvvete illâ billâhi'l-Azîzi'l-Hakîm: Tek olan Allah'tan başka ilâh ve O'nun bir eşi ve benzeri de yoktur. Kudreti ve saltanatıyla Allah en büyüktür. Bitip tükenmeyen hamd O'na mahsustur. Âlemlerin Rabbi olan Allah'ı ulûhiyyet makamına yakışmayan sıfatlardan tenzih ederim. Günahtan kaçacak güç ibadet edecek kuvvet ancak Azîz ve Hakîm olan Allah'ın yardımıyla kazanılabilir. "
Bedevî:
- Bunlar Rabbim için söyleyeceğim dua ve zikirlerdir. Kendim için ne söylemeliyim? dedi.
Resûl-i Ekrem:
- "Allâhümmağfir lî verhamnî vehdinî verzuknî: Allahım beni bağışla bana merhamet et rızânı kazandıracak işler yaptır ve bana hayırlı rızık ver de" buyurdu.
Müslim Zikir 33-36

1418. Sevbân radıyallahu anh şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem selâm verip namazdan çıkınca üç defa istiğfâr eder ve "Allâhümme ente's-selâm ve minke's-selâm tebârekte yâ ze'l-celâli ve'l-ikrâm: Allahım selâm sensin. Selâmet ve esenlik sendendir. Ey azamet ve kerem sahibi Allahım sen hayır ve bereketi çok olansın" derdi.
Hadisin râvilerinden biri olan Evzâî'ye:
- İstiğfâr nasıl yapılır? diye sorulunca:
- Estağfirullah estağfirullah demektir dedi.
Müslim Mesâcid 135 136. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd Vitir 25; Tirmizî Salât 108; Nesâî Sehv 81 82; İbni Mâce İkame 32

1419. Muğîre İbni Şu'be radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem selâm verip namazdan çıkınca şu duayı okurdu:
"Lâ ilâhe illallâhü vahdehû lâ şerîke leh lehü'l-mülkü ve lehü'l-hamdü ve hüve alâ külli şey'in kadîr. Allâhümme lâ mâni'a li-mâ a'tayte ve lâ mu'tıye li-mâ mena'te velâ yenfeu ze'l-ceddi minke'l-ceddü: Allah'tan başka ilâh yoktur yalnız Allah vardır. O tektir ortağı yoktur. Mülk O'nundur hamd O'na mahsustur. O'nun gücü her şeye yeter. Allahım! Senin verdiğine engel olacak vermediğini de verecek bir kimse yoktur. Senin lutfun olmadan hiçbir zengine serveti fayda vermez. "
Buhârî Ezân 155 İ'tisâm 3 Kader 12 Daavât 18; Müslim Mesâcid 137 138. Ayrıca bk. Müslim Salât 194 205 206; Ebû Dâvûd Salât 140 Vitir 25; Tirmizî Salât 108; Nesâî Tatbîk 25 Sehv 85 89

1420. Abdullah İbni'z-Zübeyr radıyallahu anh namazdan sonra selâm verince her defasında şöyle derdi:
"Lâ ilâhe illallâhü vahdehû lâ şerîke leh lehü'l-mülkü ve lehü'l-hamdü ve hüve alâ külli şey'in kadîr; lâ havle velâ kuvvete illâ billâh; lâ ilâhe illallahu velâ na'büdü illâ iyyâh; lehü'n-ni'metü ve lehü'l-fazlu ve lehü's-senâü'l-hasen; lâ ilâhe illallahu muhlisîne lehü'd-dîne velev kerihe'l-kâfirûn: Allah'tan başka ilâh yoktur; yalnız Allah vardır. O tektir ortağı yoktur. Mülk O'nundur hamd O'na mahsustur. O'nun gücü her şeye yeter. Günahtan kaçacak güç ibadet edecek kuvvet ancak Allah'ın yardımıyla kazanılabilir. Allah'tan başka ibadete lâyık bir ilâh yoktur. Biz yalnız O'na ibadet ederiz. Sahip olduğumuz nimet ve lutuf O'nundur. En güzel medh ü senâ O'na yakışır. Kâfirler hoşlanmasa bile bütün samimiyetimizle Allah'tan başka ilâh yoktur deriz".
Abdullah İbni'z-Zübeyr Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in her namazdan sonra bu sözlerle zikrettiğini söyledi.
Müslim Mesâcid 139 140. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd Vitir 25; Nesâî Sehv 34

1421. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Mekke'den Medine'ye hicret eden müslümanların fakirleri Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e gelerek şöyle dediler:
- Varlıklı müslümanlar cennetin en yüksek derecelerini ve ebedî nimetleri alıp götürdüler. Bizim kıldığımız namazları onlar da kılıyorlar. Tuttuğumuz oruçları onlar da tutuyorlar. Fazla malları olduğu için hac ve umre yapıyorlar cihad ediyorlar ve sadaka veriyorlar biz veremiyoruz.
Bunun üzerine Resûl-i Ekrem onlara:
- "Sizden önde gidenlere yetişebileceğiniz sizden sonra gelenleri geçebileceğiniz sizin yaptığınızı yapanlar dışında herkesten üstün olacağınız bir şeyi haber vereyim mi?" diye sordu.
- Evet söyle yâ Resûlallah! dediler.
Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
- "Her namazın ardından otuz üçer defa Allah'ı tesbih eder O'na hamdeder ve tekbir getirirsiniz. "
Hadisi Ebû Hüreyre'den rivayet eden Ebû Sâlih'in söylediğine göre sahâbîler bu zikirleri nasıl okuyacaklarını sorunca Resûl-i Ekrem şöyle buyurdu:
"Her birinden otuz üçer defa olmak üzere sübhânallah elhamdülillah Allâhü ekber dersiniz. "
Buhârî Ezân 155; Daavât 18; Müslim Mesâcid 142. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd Vitir 24
Müslim'in bir rivayetinde şu ilâve vardır:
Birkaç gün sonra fakir muhâcirler Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e tekrar gelerek:
- Zengin kardeşlerimiz bizim yaptığımız zikirleri duymuşlar. Aynını onlar da yapıyorlar dediler.
Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
- "Ne yapalım! Artık bu Allah'ın bir lutfudur Allah lutfunu dilediğine verir. "
Müslim Mesâcid 142

1422. Yine Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Her namazdan sonra kim otuz üç defa sübhânallah otuz üç defa elhamdülillâh otuz üç defa Allâhü ekber der yüze tamamlamak için de lâ ilâhe illallahü vahdehû lâ şerîke leh lehü'l-mülkü ve lehü'l-hamdü ve hüve alâ külli şey'in kadîr: Allah'tan başka ilâh yoktur; yalnız Allah vardır. O tektir ortağı yoktur. Mülk O'nundur hamd O'na mahsustur. O'nun gücü her şeye yeter" derse günahları deniz köpüğü kadar çok olsa bile affedilir. "
Müslim Mesâcid 146. Ayrıca bk. Nesâî Sehv 96

1423. Kâ'b İbni Ucre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Farz namazların ardından okunan zikirleri okuyan -veya bunları yapan- kimse hiçbir zaman zarara uğramaz. Bunlar otuz üç defa sübhânallah otuz üç defa elhamdülillâh otuz dört defa Allâhü ekber demektir. "
Müslim Mesâcid 144 145. Ayrıca bk. Tirmizî Daavât 25; Nesâî Sehv 92

1424. Sa'd İbni Ebû Vakkas radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem namazlardan sonra şu duayı okuyarak Allah'a sığınırdı:
"Allâhümme innî eûzü bike mine'l-cübni ve'l-buhl ve eûzü bike min en uredde ilâ erzeli'l-ömr ve eûzü bike min fitneti'd-dünyâ ve eûzü bike min fitneti'l-kabr: Allahım! Korkaklıktan cimrilikten sana sığınırım. Erzel-i ömürden sana sığınırım. Dünya fitnesinden sana sığınırım. Kabir fitnesinden sana sığınırım. "
Buhârî Cihâd 25 Daavât 37 41 44. Ayrıca bk. Müslim Zikir 50 52; Nesâî İstiâze 5 6 27 39; İbni Mâce Duâ 3

1425. Muâz radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem onun elinden tuttu ve:
"Muâz! Vallahi seni gerçekten seviyorum" buyurdu. Sonra sözüne şöyle devam etti: "Muâz! Her namazdan sonra şu duayı mutlaka okumanı tavsiye ediyorum: Allâhümme einnî alâ zikrike ve şükrike ve hüsni ibâdetik: Allahım! Seni anıp zikretmek nimetine şükretmek sana lâyık ibadet etmek için bana yardım eyle!. "
Ebû Dâvûd Vitir 26. Ayrıca bk. Nesâî Sehv 60

1426. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Biriniz namazda tahiyyâtı bitirdiği zaman dört şeyden Allah'a sığınarak şöyle desin: Allâhümme innî eûzü bike min azâbi cehennem ve min azâbi'l-kabr ve min fitneti'l-mahyâ ve'l-memât ve min şerri fitneti'l-mesîhi'd-deccâl: Allahım cehennem azâbından ve kabir azâbından hayat ve ölüm fitnesinden kör deccâlin fitnesine uğramaktan sana sığınırım. "
Müslim Mesâcid 128. Ayrıca bk. Müslim Mesâcid 130-134; Ebû Dâvûd Salât 149 179; Nesâî Sehv 64

1427. Ali radıyallahu anh şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem namazda teşehhüd ile selâm arasında yaptığı duayı şöyle diyerek bitirirdi:
"Allâhümmağfirlî mâ kaddemtü vemâ ahhartü vemâ esrartü vemâ a'lentü vemâ esraftü vemâ ente a'lemü bihî minnî ente'l-mukaddimü ve ente'l-muahhir lâ ilâhe illâ ente: Allahım! Şimdiye kadar yaptığım bundan sonra yapacağım gizlediğim ve açığa vurduğum ölçüsüz bir şekilde işlediğim ve benden daha iyi bildiğin günahlarımı affeyle! Öne geçiren de sen geride bırakan da sensin. Senden başka ilâh yoktur. "
Müslim Müsâfirîn 201 Zikir 70. Ayrıca bk. Buhârî Teheccüd 1 Daavât 10 Tevhîd 8 24; Ebû Dâvûd Salât 119 Vitir 25; Tirmizî Daavât 32

1428. Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:
Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem rükû ve secdede şu duayı çok okurdu:
"Sübhâneke'llâhümme rabbenâ ve bi-hamdik. Allâhümm'ağfir lî: Allahım! Yüce Rabbimiz! Seni ulûhiyyet makamına yakışmayan sıfatlardan tenzih eder ve sana hamdederim. Allahım! Beni bağışla. "
Buhârî Ezân 123 139; Megâzî 5 Tefsîru sûre (110) 1; Müslim Salât 217. Ayrıca bk. Müslim Salât 218-220; Ebû Dâvûd Salât 148 151; Nesâî Tatbîk 64 65

1429. Yine Âişe radıyallahu anhâ'dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem rükû ve secdede iken:
"Sübbûhün kuddûsün Rabbü'l-melâiketi ve'r-rûh: Allahım! Sen ulûhiyyetine yakışmayan sıfatlardan tamamıyla münezzehsin. Sen bütün kusurlardan ve noksanlardan tamamıyla arınmışsın mukaddessin. Sen meleklerin ve Rûh'un Rabbisin" derdi.
Müslim Salât 223. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd Salât 147; Nesâî Tatbîk 11 75

1430. İbni Abbas radıyallahu anhümâ'dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Rükûda âlemlerin Rabbine tâzim ediniz. Secdede ise dua etmeye çalışınız; çünkü oradaki duanızın kabul olma şansı daha fazladır. "
Müslim Salât 207. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd Salât 148; Nesâî Tatbîk 8 62

1431. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Kulun Rabbine en yakın olduğu hal secde halidir. İşte bu sebeple secdede çok dua etmeye bakın!"
Müslim Salât 215. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd Salât 148; Nesâî Tatbîk 78

1432. Yine Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem secdede şöyle dua ederdi:
"Allâhümmağfirlî zenbî küllehû dikkahû ve cillehû ve evvelehû ve âhirehû ve alâniyetehû ve sirrehû: Allahım! Günahımın hepsini küçüğünü büyüğünü öncesini sonrasını açığını gizlisini bana bağışla!"
Müslim Salât 219. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd Salât 148

1433. Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:
Bir gece Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem'in yanımda olmadığını farkettim karanlıkta el yordamıyla bakınmaya çalıştım. Bir de baktım ki rükûda -veya secde halinde-:
"Sübhâneke ve bi-hamdik lâ ilâhe illâ ente: Ben seni ulûhiyyet makamına yakışmayan sıfatlardan tenzih eder ve sana hamdederim. Senden başka ibadete lâyık ilâh yoktur" diye zikrediyor.
Müslim Salât 221.
Diğer bir rivayete göre şöyle dedi:
(Onu araştırırken) elim ayağının tabanına temas etti. Secde vaziyetinde iki ayağını da dikmiş şöyle diyordu:
"Allâhümme innî eûzü bi-rızâke min sahatik ve bi-muâfâtike min ukûbetik ve eûzü bike minke lâ uhsî senâen aleyke ente kemâ esneyte alâ nefsike: Allahım! Senin gazabından rızâna azâbından affına sığınırım. Ben senden sana sığınırım. Ben seni lâyık olduğun şekilde medh ü senâ edemem. Sen kendini nasıl medh ü senâ etmişsen öylesin. "
Müslim Salât 222. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd Salât 148; Nesâî Tatbîk 71 İsti'âze 62

1434. Sa'd İbni Ebû Vakkâs radıyallahu anh şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in yanında bulunuyorduk. Bize:
- "Sizden biri her gün bin sevap kazanmaktan âciz midir?" diye sordu. Yanında oturanlardan biri:
- Bir kimse her gün bin sevabı nasıl kazanır? diye sordu. Resûl-i Ekrem şöyle buyurdu:
- "Yüz defa sübhânallah der ona bin iyilik yazılır veya bin günahı bağışlanır. "
Müslim Zikir 37. Ayrıca bk. Tirmizî Daavât 58

1435. Ebû Zer radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Her birinizin her bir eklemi için günde bir sadaka vermesi gerekir. İşte bu sebeple her tesbih bir sadaka her hamd bir sadaka her tehlîl (lâ ilâhe illallah demek) bir sadaka her tekbîr bir sadaka iyiliği tavsiye etmek sadaka kötülükten sakındırmak sadakadır. Kuşluk vakti kılınan iki rek`at namaz bunların yerini tutar. "
Müslim Müsâfirîn 84 Zekât 56. Ayrıca bk. Buhârî Sulh 11 Cihâd 72 128; Ebû Dâvûd Tatavvu` 12 Edeb 160

1436. Mü'minlerin annesi Cüveyriye Binti'l-Hâris radıyallahu anhâ'dan rivayet edildiğine göre Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem bir gün sabah namazını kıldıktan sonra Hazret-i Cüveyriye namaz kıldığı yerde oturmakta iken erkenden evden çıktı. Kuşluk vakti tekrar eve döndü. Cüveyriye radıyallahu anhâ'nın hâlâ yerinde oturmakta olduğunu görünce:
- "Yanından ayrıldığımdan beri hep burada oturup zikirle mi meşgul oldun?" diye sordu. O da:
- Evet diye cevap verdi. Bunun üzerine Peygamber aleyhisselâm şöyle buyurdu:
- "Senin yanından ayrıldıktan sonra üç defa söylediğim şu dört cümle senin sabahtan beri söylediğin zikirlerle tartılacak olsa sevap bakımından onlara eşit olur: Sübhânallâhi ve bi-hamdihî adede halkihî ve rızâ nefsihî ve zinete arşihî ve midâde kelimâtihî: Yarattıkları sayısınca kendisinin hoşnut olduğunca arşının ağırlığınca ve bitip tükenmeyen kelimeleri adedince ben Allah'ı ulûhiyyet makamına yakışmayan sıfatlardan tenzih eder ve O'na hamdederim. "
Müslim Zikir 79. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd Vitir 24

Müslim'in diğer bir rivayeti şöyledir:
"Sübhânallâhi adede halkıhî sübhânallâhi rızâ nefsihî sübhânallâhi zinete arşihî sübhânallâhi midâde kelimâtihî
Müslim Zikir 79. Ayrıca bk. İbni Mâce Edeb 56

Tirmizî'nin rivayeti ise şöyledir:
"Sana okuyacağın bir zikir öğreteyim mi? Sübhânallâhi adede halkıhî sübhânallâhi adede halkıhî sübhânallâhi adede halkıhî; sübhânallahi rızâ nefsihî sübhânallahi rızâ nefsihî sübhânallahi rızâ nefsihî; sübhânallahi zinete arşihî sübhânallahi zinete arşihî sübhânallahi zinete arşihî; sübhânallahi midâde kelimâtihî sübhânallahi midâde kelimâtihî sübhânallahi midâde kelimâtihî dersin. "
Tirmizî Daavât 104. Ayrıca bk. Nesâî Sehv 9

1437. Ebû Mûsâ el-Eş'arî radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Rabbini zikredenle etmeyenin farkı diriyle ölünün farkı gibidir. "
Buhârî Daavât 66

Müslim ise bu hadisi şöyle rivayet etmiştir:
"İçinde Allah'ın anıldığı ev ile Allah'ın anılmadığı evin farkı diriyle ölünün farkı gibidir. "
Müslim Müsâfirîn 211

1438. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Allah Teâlâ şöyle buyuruyor: Ben kulumun beni düşündüğü gibiyim. Beni zikrettiği zaman onunla beraberim. Eğer beni yalnız başına anarsa ben de onu yalnız anarım. Şayet beni bir toplulukla beraber anarsa ben de onu daha hayırlı bir topluluk içinde anarım. "
Buhârî Tevhîd 15; Müslim Zikir 2 19 50; Tevbe 1. Ayrıca bk. Tirmizî Daavât 131; İbni Mâce Edeb 58

1439. Yine Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
- "Müferridler öne geçti" buyurdu. Bunun üzerine sahâbîler:
- Müferridler ne demektir yâ Resûlallah? diye sordular. Resûl-i Ekrem de:
- "Allah'ı çok anan erkeklerle kadınlardır" buyurdu.
Müslim Zikir 4. Ayrıca bk. Tirmizî Daavât 128

1440. Câbir radıyallahu anh Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i şöyle buyururken dinledim dedi:
"Zikrin en faziletlisi lâ ilâhe illallah'tır. "
Tirmizî Daavât 9. Ayrıca bk. İbni Mâce Edeb 55

1441. Abdullah İbni Büsr radıyallahu anh şöyle dedi:
Bir adam Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem'e hitâben:
- Yâ Resûlallah! İslâmiyet'in emirleri çoğaldı. Bana sıkı sıkıya yapışacağım bir şey söyle dedi. O da:
- "Dilin hep Allah'ı zikretsin!" buyurdu.
Tirmizî Daavât 4. Ayrıca bk. İbni Mâce Edeb 53

1442. Câbir radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Bir kimse sübhânallahi ve bi-hamdihî: Ben Allah'ı ulûhiyyet makamına yakışmayan sıfatlardan tenzih eder ve O'na hamdederim derse cennette onun için bir hurma ağacı dikilir. "
Tirmizî Daavât 60. Ayrıca bk. İbni Mâce Edeb 56

1443. İbni Mes'ûd radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"İsrâ gecesinde İbrâhim aleyhisselâm'a rastladım. Bana şunu söyledi: Yâ Muhammed! Ümmetine benden selâm söyle ve onlara cennetin toprağının çok güzel suyunun tatlı arazisinin son derece geniş ve dümdüz ağaçlarının da sübhânallahi ve'l-hamdü lillâhi velâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber'den ibaret olduğunu haber ver. "
Tirmizî Daavât 59

1444. Ebü'd-Derdâ radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ashâbına:
- "Size en hayırlı Allah katında en değerli derecenizi en fazla yükseltecek sizin için sadaka olarak altın ve gümüş dağıtmaktan daha kazançlı düşmanla karşılaşıp da sizin onların boynunu vurmanızdan onların da sizi öldürmesinden daha çok sevap getirecek amelin ne olduğunu haber vereyim mi? diye sordu. Onlar da:
- Evet söyle dediler. Resûl-i Ekrem de:
- "Allah Teâlâ'yı zikretmektir" buyurdu.
Tirmizî Daavât 6. Ayrıca bk. İbni Mâce Edeb 53

1445. Sa'd İbni Ebû Vakkâs radıyallahu anh'in rivayet ettiğine göre kendisi bir gün Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile beraber önündeki hurma çekirdekleriyle veya çakıl taşlarıyla tesbih çeken bir kadının yanına girdi. Peygamber aleyhisselâm kadına:
"Bundan daha kolayını -veya daha faziletlisini- sana haber vereyim mi?" diye sorduktan sonra şöyle buyurdu: "Sübhânallahi adede mâ halaka fi's-semâi ve sübhânallahi adede mâ halaka fi'l-ard ve sübhânallahi adede mâ beyne zâlike ve sübhânallahi adede mâ hüve hâlik: Ben Allah'ı gökyüzünde yarattıkları sayısınca ulûhiyyetine yakışmayan sıfatlardan tenzîh ederim. Ben Allah'ı yeryüzünde yarattıkları sayısınca ulûhiyyetine yakışmayan sıfatlardan tenzîh ederim. Ben Allah'ı yerle gök arasında yarattıkları sayısınca ulûhiyetine yakışmayan sıfatlardan tenzîh ederim. Ben Allah'ı bundan sonra yaratacakları sayısınca ulûhiyyetine yakışmayan sıfatlardan tenzîh ederim de. Allahü ekber'i de böyle elhamdülillâh'ı da böyle lâ ilâhe illallah'ı da böyle lâ havle velâ kuvvete illâ billâh'ı da böyle söylersin. "
Tirmizî Daavât 113. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd Vitir 24

1446. Ebû Mûsâ radıyallahu anh şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bana hitâben:
- "Cennet hazinelerinden bir hazineyi sana bildireyim mi?" buyurdu. Ben de:
- Evet Yâ Resûlallah bildir dedim. Şöyle buyurdu:
- "Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh: Günahtan kaçacak güç ibadet edecek kuvvet ancak Allah'ın yardımıyla kazanılabilir. "
Buhârî Megâzî 38 Daavât 50 Kader 7 Tevhîd 9; Müslim Zikir 44-46. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd Vitir 26; Tirmizî Daavât 3 58; İbni Mâce Edeb 59


Allah (CC)'ı Zikretmenin Fazileti....

Bunlar, Allah'a iman edenler ve kalpleri Allah'ın zikriyle huzura kavuşanlardır.İyice bilin ki ancak Allah'ı zikretmekle kalpler yatışır ve huzur bulur. (Ra'd 27, 28)

Ey iman edenler,sizi ne mallarınız, ne çocuklarınız, Alllah' ı zikretmekten alıkoymasın. Her kim bunu yaparsa işte onlar hüsrana uğrayanlardır.
(Münafıkin 9)

Muhakkak ki,Allah'ı zikretmek her şeyden daha büyüktür. (El-Ankebut 45)

Allah'ı çok zikreden erkekler ve kadınlar varya Allah bunlara bir mağfiret ve büyük bir mükafat hazırlamıştır. (Ahzab 35)

Nice adamlar vardır ki, ne bir ticaret nede bir alışveriş, Allah'ı zikretmekten kendilerini alıkoymaz. (Nur 37)

Gerçekten Allah'ı, Ahiret günüaü arzulayanlar ve Allah'ı çok zikredenler için,size Allah'ın Resulünde(takip edeceğiniz) pek güzel örnek vardır. (Ahzab 21)

Ey iman edenler, Allah'ı çok zikredin, O'nu sabah ve akşam tesbih edin, yüceltin. (Ahzab 41)

O halde yazıklar olsun o Allah'ın zikrini terk eden kalpleri katılara..Onlar apaçık bir sapıklık içerisindedirler. (Zümer 22)

İman edenlere vakti gelmedi mi ki, kalpleri Allah'ın zikriyle titremesin. (Hadid 16)

Sabah ve akşam içinden yalvararak ve korkarak yüksek olmayan hafif bir sesle Allah'ı zikret. Gafillerden olma. (Araf 205)

Gerçek müminler o kimselerdir ki Allah anıldığı zaman kalpleri korkarak ürperir, onlara Allah' ın ayetleri okunduğu zaman imanlarını artırır ve onlar, yalnız Rablerine tevekkül ederler. (Enfal 2)

Rabbini de çok zikret ve sabah akşam tesbih et. (Al-i İmran 41)

O münafıklar namaza kalktıkları zaman üşenerek kalkarlar; insanlara gösteriş yaparlar. Allah'ı pek az hatıra getirip zikrederler.(Nisa 142)

0 halde siz, beni zikredin ki, ben de sizi zikredeyim. Bana şükredin de nankörlük yapmayın. (Bakara 152)

Unuttuğun zaman Rabbini zikret. (Kehf 24)

ALLAH’ı Celle Celalu Zikretmenin Fazileti Ve Zikre Tesvik

Euzubillahimineseytanirracim Bismillehirrahmennirahim

Âyet-i Kerimeler

1. “Allah’ı zikretmek en büyük ibadettir.”
Ankebût sûresi (29), 45

2. “Siz beni anın ki, ben de sizi anayım.”Bakara sûresi (2), 152

Zikir, hatırlayıp anmak demektir. İnsan Allah’ı ya diliyle zikreder; Kur’an okumak, dua etmek, Allah Teâlâ’yı güzel isimleriyle anmak gibi; ya kalbiyle zikreder; Allah Teâlâ’nın varlığını gösteren delilleri, yani kâinâtı ve Kur’an’da sözü edilen her şeyi düşünmek gibi; yahut bedeniyle zikreder; namaz başta olmak üzere bedenle yapılması gereken bütün görevleri yapmak gibi. Her ne suretle olursa olsun Allah’ı zikretmek en değerli ibadettir.
“Beni anın ki, ben de sizi anayım” âyet-i kerîmesi Allah’ı anma işinin tek taraflı olmadığını, kulun Allah’ı andığı gibi Allah’ın da kulunu andığını göstermektedir. Kulun Allah Teâlâ’yı anması demek, anlatıldığı üzere diliyle, kalbiyle ve bedeniyle Cenâb-ı Hakk’ı anması demektir. Zaten Allah Teâlâ’yı uyanık bir gönülle anan kimse, onun yasaklarından uzak durur. Diğer bir söyleyişle, dilindeki zikir onu kötülüklere yaklaştırmaz. Böyle bir zikrin karşılığı, Allah Teâlâ’nın kulunu anmasıdır. Cenâb-ı Hakk’ın kulunu anması ise, onu bağışlaması, ona çok sevap vermesi, hatta meleklerinin yanında ondan bahsetmesi demektir. 1438 numaralı hadiste göreceğimiz üzere Merhametli Rabbimiz “Kulum beni bir topluluk içinde zikrederse, ben de kulumu o cemaatten daha hayırlı bir topluluk içinde anarım” buyurmaktadır. Kulun Cenâb-ı Hak tarafından anılması, onun büyük hayır ve bereketlere nâil olması, dilinden hikmetlerin dökülmesi demektir. Bütün bunlar “Allah’ı zikretmenin en büyük ibadet” olduğunu göstermektedir.

3. “Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gafillerden olma!”
A‘râf sûresi (7), 205


Bu âyet-i kerîme Allah Teâlâ’yı nasıl zikretmemiz gerektiğini hatırlatmakta ve bize dua ve zikir edebini öğretmektedir. Dua edecek veya zikredecek kimsenin önce sessiz ve sâkin olması gerekir. Bu hâl insanın riyâ ve gösterişten uzaklaşmasını sağlar. Sonra kul, Rabbinin büyüklüğü karşısında kendi zayıflığını ve güçsüzlüğünü düşünerek mütevâzi olmaya gayret etmelidir. Saltanatı sonsuz bir kudretin huzurunda bulunduğunu hatırlayarak içinde bir korku ve ürperiş hissetmeye çalışmalıdır. Sadece kendisinin işiteceği bir sesle dua ve zikretmelidir. Bu hâl düşüncede yoğunlaşmayı sağlar. Sabahın ve akşamın, özellikle gecenin sâkin ve huzurlu saatleri ibadet ve zikir için en uygun zamanlardır. Bu bereketli zamanların kıymetini bilmeli, onları boşa geçiren gafillerden olmamalıdır.

4. “Allah’ı çok zikredin ki, kurtuluşa eresiniz.”
Cum‘a sûresi (62), 10


Bütün kötülüklerin başı Allah Teâlâ’yı unutmaktır. Allah’ı hatırlamayan, O’nun kulları için hazırladığı hayat ölçülerine değer vermeyen kimseler, kendi basit zevk ve çıkarlarının içinde boğulmaları sebebiyle kendilerinden başkasını düşünmezler. Halbuki insan yaratıcısını ne kadar çok hatırlayıp anarsa, davranışlarına o nisbette çeki düzen verir ve O’nun rızâsını kazanmaya bakar. İyi bir insan olmanın, dolayısıyla hem dünyada hem âhirette mutlu olmanın yolu her fırsatta Allah Teâlâ’yı anmaktır. Sabah, akşam, gece, gündüz, karada, denizde, hazarda, seferde, otururken, yatarken, işine giderken gelirken, sağlamken, hastayken, kısaca her zaman, her yerde ve her fırsatta Rabbini anmalıdır. İnsanın iki cihanda başarısı ve kurtuluşu buna bağlıdır. Zikir Cenâb-ı Hakk’ı sadece dil ile anmaktan ibaret değildir. Allah Teâlâ’nın yapılmasını emrettiği ve Resûlullah’ın ümmetine tavsiye ettiği her ibadet, her hayır ve güzel iş birer zikirdir.
 
5. “Müslüman erkekler ve müslüman kadınlar, mü’min erkekler ve mü’min kadınlar, kendini Allah’a ibadete veren erkek ve kadınlar, samimi ve doğru olan erkek ve kadınlar, mütevâzi ve Allah’a saygılı erkek ve kadınlar, zekât ve sadaka veren erkek ve kadınlar, oruç tutan erkek ve kadınlar, iffetlerini koruyan erkek ve kadınlar, Allah’ı çok zikreden erkek ve kadınlar var ya, işte bütün bunlara Allah mağfiret ve büyük mükâfat hazırlamıştır.”
Ahzâb sûresi (33), 35


Âyet-i kerîmede iyi müslümanın belli başlı özellikleri sayılmaktadır. Bunlardan biri de Allah’ı çok zikretmektir. Allah’ı çok zikreden erkek ve kadınlar, tıpkı kendini Allah’a ibadete veren, samimi ve doğru olan, mütevâzi ve Allah’a saygı duyan, zekât ve sadaka veren, oruç tutan ve iffetlerini koruyan erkek ve kadınlar gibi Cenâb-ı Hakk’ın affını ve mağfiretini elde edecekler, ayrıca O’nun kendileri için hazırladığı hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın duymadığı ve hiçbir insanın hayal edemediği cennet nimetlerini de kazanacaklardır.

6. “Ey iman edenler! Allah’ı çok zikredin. Sabah akşam O’nu tesbih edin.”
Ahzâb sûresi (33), 41-42


âyet-i kerîmede de gördüğümüz üzere, buradaki “sabah akşam” ifadeleri bütün vakitleri içine almaktadır. Demek oluyor ki, Allah Teâlâ kendisini her an ve her fırsatta anmamızı, zikir ve tesbih etmemizi istemektedir. Bir yerde otururken veya bir yere gidip gelirken yahut tezgâh başında çalışırken “sübhânallah”, “elhamdülillah”, “Allahü ekber” demek ne yürümeye ne de iş yapmaya engeldir. Bazan bu zikirleri söyleyerek, bazan “lâ ilâhe illallah” diyerek, kimi zaman “lâ havle velâ kuvvete illâ billâhi’l-aliyyi’l-azîm” diye tekrar ederek daha hızlı ve âhenkli yürümek ve şevkle çalışmak mümkündür.
Allah’ı anarken, O’nu zikir ve tesbih ederken kalbin uyanık olması arzu edilen bir şeydir. Fakat bazı kimseler Allah’ı anıp zikretmeyi tıpkı nefes alıp verir gibi bir alışkanlık haline getirdikleri için gayri şuûrî olarak da zikir ve tesbih ederler. Bunda bir sakınca bulunmamakla beraber esas olan, dile kalbin eşlik etmesidir. İnsan bir zikri söylerken mânasını düşünürse, Cenâb-ı Hakk’a saygısını sunarken ve O’nu noksan sıfatlardan tenzih ederken gönlü uyanık olursa dilindeki zikir daha bir değer kazanır. Yukarıdaki âyet-i kerîmelerde emredildiği şekilde Allah Teâlâ’yı çokça zikredebilmek için bunu alışkanlık haline getirmeye gayret etmelidir.

ALLAH'I ANMANIN FAZİLETİ

Bütün ibadetlerin özü ve aslı Allahu Teala’yı anmak ve O’nu hatırlamaktır. Allah (c.c.)’ın bize farz kıldığı ibadetlerin tümünün özünde Allah’ın daha iyi bir şekilde anılması vardır.
Zira Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur. "Asla gölge bulunmayan kıyamet gününde Allah yedi sınıf insanı kendi rahmeti altında gölgelendirir. Bunlardan birisi kimsenin bulunmadığı yerde Allah’ı zikredip Allah korkusundan gözleri yaşaran kimsedir."(Buhari-Müslim)
Yine başka bir hadiste "Lailahe İllallah"kelimesini zikretmenin faziletini Allah’ın Resulü şöyle açıklıyor. "Kulun yaptığı her iyilik kıyamet günü teraziye konur. Yalnız "Lailahe İllallah"kelimesi konmaz. Eğer onu teraziye koysalar, yedi kat gökten, yerden ve onun içindekilerden ağır gelir."(Taberani)
Peygamberimiz, şu veya bu şekilde daima zikirle meşguldü. Allah’la birlikte olmanın en iyi yolunun O’nu zikretmek olduğunu söylerdi. Kuran-ı Kerim’de şöyle buyuruluyor:
"Onlar otururken, yanları üzerine yatarken, Allah’ı zikrederler. Ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler..." (Al-i İmran Suresi, 191)
"Rabbini sabah akşam, yüksek olmayan bir sesle, kendi kendine ürpertiyle yalvara yalvara için için zikret..." (A’raf Suresi, 205)
Peygamberimiz Allah’ı zikretme konusunda Kuran’daki bu uyarıları kendi hayatında mükemmel bir şekilde uygulamıştı. Hadis rivayetlerinde Otururken, ayaktayken, yürürken, yerken, uykudan evvel, abdest alırken, elbiselerini giyerken, yolculuğa çıkarken, mescide girerken, kısacası bütün durumlarda Allah’ı anmayı ihmal etmezdi.
Resulullah Efendimiz şöyle buyurdu:
"Allahu Teala dedi ki: Kullarım beni zikredip, dudaklarını benim için kıpırdattığı müddetçe ben kulumla beraberim. Kulum tenha biryerde beni zikrederse, ben de onu kendi zatımla anarım. Cemaatte andığı vakit, ben de onun bulunduğu cemaatten daha iyi bir cemaatte onu anarım. Kulum bana bir karış yaklaşırsa ben ona bir arşın yaklaşırım. Kulum bana yürüyerek gelirse ben ona doğru koşarım, yani isteklerine süratle icabet ederim." (Buhari)
"Amellerinizin en hayırlısını, Allah katında en makbulünü ve derecelerinizi en çok yükseltecek olanını, altın ve gümüş infak etmekten daha değerli, düşman karşısında ölmekten yada öldürülmekten daha hayırlısını size bildireyim mi? Daima Allah’ı zikretmektir." (Tirmizi)
ALLAH'u TEÂLÂ'yı (Celle Celalühü) ZİKRETMENİN ÖNEMİ
VE ZİKRETMEMENİN TEHLİKELERİ !
(Çok önemlidir, çok dikkatle okuyunuz)

(kalplerimiz öldü mü? yoksa diri mi?)

( HER SIKINTINIZIN İLACINI AŞAĞIDA BULABİLİRSİNİZ !)

ALLAH'u Teâlâ'yı (Celle Celalühü) anmak (zikretmek)...

Rahman ve Rahim olan ALLAH'ın Adıyla,

°"ALLAH'I ANMAK ELBETTE EN BÜYÜK (İBADET) TİR."

°"Her kim zikrimden yüz çevirirse, ona dar bir geçim vardır ve onu kıyamet günü kör olarak haşr ederiz" Taha/124

°"Siz Beni zikredin ki Ben'de sizi zikredeyim" Bakara/152

°"O size nasıl hidayet etti ise sizde O'nu öylece zikredin" Bakara/198

°Mevla (Celle Celalühü) Kur'an-ı Kerimde münafıkları zemmetmek üzere "Onlar pek az zikrederler" buyurdu.

°"Zikrimle meşgul olup Ben'den istemeye vakit bulamayanlara isteyenlerden daha çok veririm." Hadis'i Kûdsi (Buhari)

°"Sabah akşam ALLAH'ın C.C. adını dilinden düşürmemek, ALLAH C.C. yolunda düşman ile vuruşurken kılıç kırmak ve malı cömertçe dağıtmaktan daha faziletlidir" Hadis'i Şerif

°"Zikretmeyenle zikredenin hali ölü ile dirinin hali gibidir." Rivayete göre ALLAH'ın C.C. adını ******rdan başka herkes susuzluk içinde dünyadan ayrılır.

°"Günahlarından rücû edip ALLAH'ı C.C. zikirle yarışanlar yarışı kazanmışlardır, zikir onların günah yüklerini sırtlarından attı ve hafif olarak mahşer yerine geldiler." Hadis'i Şerif (Tirmizi, Ebû Hureyre'den)

°Yüce ALLAH C.C. şöyle buyurur:"Beni andığı sürece,dudakları benim Adıma kıpırdadıkça, 'Ben' kulum ile birlikteyim."

°Peygamberimiz'e (SAV) "En faziletli amel nedir?" diye sordular. "ALLAH'ı C.C. anan dilin kurumadan can vermendir" buyurdular.

°"Gafiller arasında ALLAH'ı C.C. anan kimse, kuru otlar arasında yeşil otlar gibidir" Hadis'i Şerif

°"Gafiller arasında ALLAH'ı C.C. anan kimse, cephe kaçakları arasındaki savaşçı gibidir" Hadis'i Şerif

°"Zikrin Efdali LAİLAHEİLLALLAH (1 kere söylediğinde 4000 derece yükselirsin ve defterinden 4000 büyük günah silinir), duanın makbulü ELHAMDÜLİLLAH'dır" Hadis'i Şerif (Tirmizi)

° Her zikri ALLAH
ın C.C. huzuruna Melekler yükseltir LÂ İLAHE İLLALLAH ise aracısız, engelsiz ve direk olarak ALLAHın C.C. huzuruna çıkar, ALLAHın huzurunda söyleyen kişinin mağfiret olunması için inler durur. LÂ İLAHE İLLALLAH ile ALLAH C.C. arasında perde yoktur. Cennetin 8 kapısı üzerinde yazar. Yedi kat gökleri ve yerleri ve içindeki her şeyi ve yaratılmış her şeyi, terazinin bir kefesine koysanız bir kefesine LÂ İLAHE İLLALLAH Kelime-i Tevhidini koysanız, LÂ İLAHE İLLALLAH ağır gelir. Seksen senelik kafiri bile bir kere kalp ve dille söylemesiyle tertemiz eder BİİZNİLLAH.

°"ELHAMDÜLİLLAH demenin katlı mükafatı gibi hiçbir zikrin mükafatı olamaz" Hadis'i Şerif. Yer ile gök arasını doldurur. Bu hamd'de mizan'ı doldurur.

°Günde 100 kere İhlâs Sûresi okuyana kâmil bir iman nasib olunur,1000 kere okuyanın öldüğünde cesedi çürümez.

°Bir kere "SÜBHANALLAHİ VEL HAMDÜLİLLAHİ VELA İLAHE İLLALLAHU VALLAHU EKBER" diyen kimse için cennette bir ağaç dikilir ki, bir atlı 500 sene gitse gölgesini bitiremez

°Cuma Namazından hemen sonra dünya kelâmı konuşmadan 100 kere
SÜBHANALLAHİL AZİYM VE Bİ HAMDİHİ diyen kimsenin 100 bin , anne ve babasının 24 bin günahı mağfiret olunur.

°Neye sıkılırsanız sıkılın en sıkıntılı anınızda , ne kadar günahkâr olursanız olun Yunus A.S.'ın balığın karnında iken ettiği ve affedildiği şu duaya (Ayet'i Kerime'dir) devam edin. "Lâ İlahe illa ente Sübhâneke inni küntü minezzalimin" (Her sıkıntının def'i için)

°Yatmadan Kâfirun Sûresini okuyan imanını şeytandan korumuş olur. (ALLAH'ın izniyle)

°Kabir azabından korunmak için her gece yatsıdan sonra Mülk(Tebâreke) Sûresini okuyunuz. Okuduğu gün ölenin şehid olacağı rivayeti vardır.

°Sabah ve akşam namazlarından sonra Haşr Sûresinin son üç ayetini okuyan, imanla göçer, o gün ölürse şehit gider, sabah okuyana akşama kadar, akşam okuyana sabaha kadar 70.000 melek istiğfar ederler

°Farz namazın hemen arkasından "Ayet'el Kûrsi" okuyanın cennetle arasındaki tek engel ölümdür.(Hadisle bildirilmiştir.)

°Yatsıdan sonra Tekâsür Sûresini okuyan kimse nimetlerden sorguya çekilmez. (BİİZNİLLAH)

°Yatarken 3 kere "Estağfirullah el Aziym Ellezi La İlahe İllahü El Hayyel Kayyumu ve Etübü İleyh" diyenin deniz köpüğü kadar günahı olsa afvedilir. (tam bir pişmanlıkla söylenmeli)

°Hergün 100 kere "Lâ İlahe İllallahü Vahdehu Lâ Şerikeleh Lehül Mülkü ve Lehül Hamdü ve Hüve Âlâ Külli Şey-ün Kadir"

°"LAİLAHEİLLALLAH" bütün günahları mahveder, mizana konulmaz çünkü onun karşısında bir şey durmaz.1 kere sadakatle söylendiğinde, 4000 büyük günahı defterden sildirir ve 4000 derece yükseltir.

°100 kere "ESTAĞFİRULLAH" diyenin 1000 günahı mahvolur. 2 şey helâk edicidir: Sonra ederim diye tevbeyi geciktirmek ve tevbe ederim diye günah işlemek. Doğru olan günah işlediğinde kalpte siyah leke oluşmadan tevbe etmektir. Tevbe çok önemlidir, (Ulema buyurur ki tevbeyi tehir edene tevbe nasib olmaz) günah unutkanlık yapar, kişi günah işlediğinde aklının bir parçası, geri dönmemek üzere gider. İstiğfarların Efendisi "Seyyidü'l İstiğfar'ın"

°Günde 100 kere "SÜBHANALLAHİ VE BİHAMDİHİ" diyenin deniz köpüğü kadar günahı olsa bağışlanır. 124.000 sevap yazılır. Bu kelime ALLAH'ın C.C. en sevdiği hamdlerden biridir. Dilde hafif mizanda ağırdır.

°"ALLAH'u EKBER" ve "SÜBHANALLAH" yer ile gök arasını doldurur

°Günde 100 kere "Lâ Hâvle ve Lâ Kuvvete İlla Billahil Aliyyil Aziym" diyen kimsenin en hafifi fakirlik olmak üzere 70 çeşit bela ve musibet üzerinden kaldırılır. Efendimiz (SAV) bu kelime için cennet hazinelerinden bir definedir buyurmuştur.

°Sabah namazına kalkamayan "Kevser" Sûresini okuyup, dua edip yatarsa ALLAH'ın C.C. izniyle kalkar

°Şaban ayında bu duayı okuyana bin sene ibadet etmiş sevabı yazılır. Bin senelik günahı da olsa silinir. Kabrinden yüzü ayın ondördü gibi çıkar ve ALLAH C.C. indinde sıddık olarak yazılır. "Lailaheillalahu velâ ne'büdü illa iyyehü mühlisine lehüddine velev kerihel kâfirune"

°Bu duayı sabah namazından sonra 3 kere okuyan akşama kadar ve akşam namazından sonra 3 kere okuyan sabaha kadar korunur. Bu duayı bu vakitlerde okuyan, korkmaya tek layık olan yalnız ALLAH'tan C.C. korksun . Başta zalim devlet başkanı , şeytan, cin ve insanların şerrinden, büyü ve efsunlardan hiçbirinden korkmasın ALLAH'ın C.C. izniyle. Zehir verilse tesir etmez ALLAH'ın izniyle:
"Bismillahillezi Lâ Yedurrü meâs mihi şey-ün fil-erdi ve lâ fissemai ve hüves semiül âliym"

°Rivayete göre cennetin çorak olduğu insanların yaptığı amellerle ve zikirlerle cennetlerini imar ettikleri bildirilmiştir.Faideli zikir kalp huzuruyla kendini ve bütün fikriyatını ALLAH'a C.C.vererek yani kalbinde ALLAH'tan başkası(dünyalık, çoluk çocuk, eş v.s.) kalmadan yapılan zikirdir.

°"Teheccüd" nafile namazlar içinde en kıymetli namazdır. Riya'dan uzaktır. (2 rekatta bir selam olmakla beraber, 2 rekattan 12 rekata kadar kılınabilir)

°"Askerde ve cihâd'da kılınan namaz", sivildeki namazdan 2 milyon derece daha faziletlidir, "BEYTULLAH'da/Kabe'de kılınan namaz" , evinde kıldığın namazdan 100.000 kat faziletlidir. Cemaatle kılınan namaz tek başına kılınan namazdan 27 derece faziletlidir.

°Akşamla Yatsı arası 6 rekat Evvabin namazı kılana 12 sene ibadet sevabı verilir.(Son iki rekatı Hıfz-ı İman/imanı muhafaza namazıdır.) ALLAH'a dönenlerin namazıdır. Deniz köpüğü kadar günahı olsa afvedilir.

°Sarıkla kılınan namaz, sarıksız kılınan namazdan 72 derece faziletlidir. (Cuma günü sarık sarana ALLAH (Celle Celalühü) ve Melekleri Sâlât ederler)

°Evlinin namazı bekârın namazından 70 derece'den(bir rivayet 90 derece) daha faziletlidir.

°Pazar günü öğle ile ikindi arası 4 rekat nafile namaz kılıp her rekatında Amerener-Rasulü okunursa, kılana yeryüzündeki hristiyanlar adedince sevap verilir.

°İki rekât "İşrâk" namazı kılana bir Hac ve bir Umre sevabı vardır. (sabah kerâhât vakti geçtikten sonra 1-2 saat civarında kılınmalı)

°Vücutta 300 yada daha fazla mafsal vardır.Bunlar için her gün sadaka verilmelidir. Bu sadakayı veremeyen (sabah kerâhât vakti geçtikten sonra ile öğlen kerâhat vakti girmeden arası) iki rekat "Kuşluk namazı" kıldı mı bu sadakaları vermiş olur. (İbadetin efdali az da olsa devamlı olanıdır)

°Son nefeste imanı kurtarma duası: "Ya Hayyu Ya Kayyumu, Ya Zel Celâli Ve'l İkrâm, ELLAHÜMME inni es'elüke en tühyiye kalbi bi Nûri ma'rifetike ebeden, Ya ALLAH, Ya ALLAH, Ya ALLAH Celle Celâlüh" Sabah namazının sünnetiyle farzı arasında okunacak. Çok önemli bir duadır...

°Sabah ve akşam namazının farzında selâm'dan hemen sonra 10 kere "LA İLAHE İLLALLAHU VAHDEHU LA ŞERİKELEH LEHÜL MÜLKÜ VE LEHÜL HAMDÜ YUHYİ VE YUMİT VE HÜVE HAYYUL LÂ YEMÜT BİYEDİHİL HAYR VE HÜVE ÂLA KÜLLİ ŞEY-İN KADİR" günahları tertemiz eder, akşama/sabaha kadar günah yazılmaz

PEYGAMBER EFENDİMİZE(SAV) SALAT'Ü SELAM VE FAZİLETLERİ:
°Muhakkak ALLAH ve Melekleri, Peygamber üzerine salat ederler.Ey iman edenler,sizde ona salavat getirin ve tam bir teslimiyetle selam verin.Ahzap/56

°1 kere salavat getirene: ALLAH C.C. 10 kere salat eder. (Cebrail A.S. 10 salavat getirir)

°"İnsanların bana en yakını bana en çok salavat getirenidir." Hadis'i Şerif(Tirmizi)

°"Kişinin cimriliği için yanında anıldığım halde benim üzerime salavat getirmemesi kâfidir." Hadis'i Şerif(Nesei) "Bana getirilen Salavat sırat köprüsü üzerinde ışıktır." Hadis'i Şerif

°"Cuma günü üzerime 100 kere salat'ü selâm getirenin 80 senelik günahı afvedilir." Hadis'i Şerif "

°"Adımın geçtiği yerde salavat getirmeyenin burnu sürtülsün." Hadis'i Şerif (Cebrail A.S.bu duaya amin dedi)

°En EFDÂL Salâvat'ı Şerife:"ELLAHÜMME sâlli âla seyyidina Muhammedin ve âla âlihi ve sahbihi efdâle salevatike ve adade me'lumatike ve bârik ve sellim"

°
Üzerime 100 defa salavat getirene ALLAH C.C. 1000 defa Rahmet nazarıyla bakar Hadis-i Şerif

°
Cuma günü üzerime 100 defa salavat getiren kimse kıyamette öyle bir nur ile gelecek ki, eğer o nur bütün mahşer halkına taksim edilse hepsine yeterdi Hadis-i Şerif

°
Üzerime bir günde 1000 defa salavat getiren kimseye Cennetteki makamı gösterilmedikçe ölmez Hadis-i Şerif

°Bir toplulukta oturupta bir kere bir salavat getirmeden kalkanlar leş sofrasından kalkmış gibi olur.

°Peygamber Efendimiz'e Salât'u Selâm ALLAH'u Teala'yı Razı ve Hoşnud eder, şeytanı uzaklaştırır, belaları çevirir, sadakadır, Ahiret ve dünya kurtuluşuna vesiledir, Efendimiz'in (Sallallahüaleyhivesellem) Şefaatine vesiledir.

(Bu dökümanı ailenize okutun ve kopyalayıp dağıtın, Dağıttığınız kişi dökümandaki zikirlerden birini tekrar etse ona yazılan sevap kadar sizede var İNŞAALLAH. Siz ölseniz dahi o kişi zikretmeye devam ettiği sürece amel defteriniz açık kalarak sevap yazılmaya devam edilir.) Ankebut/45 Nisa/142 diyen kimse, 10 köle azad etmiş gibi olur, kendisine 100 sevap yazılır, yüz günahı silinir, o gün akşama kadar şeytanın şerrinden emin olur. Hiçbir kimse hiçbir ibadetle bu seviyeye ulaşamaz, ancak ondan daha fazla yapan müstesna. Hadis'i Şerif (Buhari, Müslim) Gezdiği sokakta bir kere söyleyenin bir milyon günahı bağışlanır, defterine bir milyon sevap yazılır ve kendisi için cennette bir köşk inşa edilir. Hadis'i Şerif (Ahmed İbn'i Hanbel)
ZİKRİN FAZİLETİ
1. Yüce Allah buyurdu: “Ben beni zikredenle beraberim.”
2. Ey Âdemoğlu! Beni zikredersen bana şükretmiş olursun; beni unutursan bana karşı nankörlük yapmış olursun.
3. Bir kavim Allah’ı zikretmek amacı ile bir yerde toplanırlar da Allah’ın ayetlerini okurlar ise bir münadi onlara “haydi affolunmuş olarak kalkın” diye nida eder.
4. Allah’ı zikretmek kalplerin şifasıdır, manevi dertlerin ilâcıdır.
5. Kalpler ancak Allah’ı zikretmek ile mutmain olur.
6. İnsanların mertebe ve derece bakımından en üstün olan Allah’ı zikretmede en ileri seviyede bulunanıdır. Kur’anda bunlar “Ez-Zâkirunallahe kesiren ve’z-Zakirat” olarak övülmüşlerdir.
7. Allah’a en sevimli gelen amel ve bu amelin sahibi dilinde Allah’ın zikri olduğu halde ölen kimsedir.
8. Peygamberimiz (sav) bir gün “Altın ve gümüşe, paraya ve pula kul ve köle olana yazıklar olsun!” buyurdular. “Peki, ey Allah’ın Resulü ne biriktirelim?” dediler. Peygamberimiz (sav) buyurdular: “Lisanınızda zikre, kalbinizi de kanaat ve şükre alıştırın. Ahretinize yardım eden bir eş bulmaya bakın. Bunlara sahip iseniz sizin her şeyiniz var, dünya ve ahiret hazinelerine sahipsiniz demektir” buyurdular.
9. Kim yatağa uzanır da Allah’ı zikretmeyi unutursa, kim de bir toplulukta bulunur ve Allah’ı zikretmekten gafil olursa bunlar onun için kıyamette vebal olur, size pişmanlık getirir.
10. Kim dünyada Allah’ı zikretmeden, besmele çekmeden ve dua etmeden bir saat geçirirse kıyamet gününde bunun hasretini çeker ve bu zamanı boşa geçirdiği için pişmanlık duyar.
11. Yüce Allah buyurdu: “Ben benim için kalbi kırık olanlarla beraberim.”
12. Zikrin en faziletlisi “Lâ ilâhe illallah” kelamıdır ve şükrün en faziletli olanı da “Elhamdülillah” cümlesidir.
13. Hafaza meleklerinin dahi işitmeyeceği derecede gizli olarak Allah’ı zikretmek, işittirerek Allah’ı zikretmekten yetmiş mertebe daha değerlidir.
14. “Hasbünallahü ve ni’me’l-vekil” her korku ve endişeye karşı bir emandır.
15. Zikrin en hayırlısı gizli olanıdır; rızkın en hayırlısı da helal olup kifayet edenidir.
16. Duanın en hayırlısı istiğfardır; ibadetin en hayırlısı da “La ilâhe illallah” diye Allah’ı zikretmektir.
17. “Sübhanallahi ve’lhamdü lillahi ve-la ilâhe illallahu vallahu ekber” zikrini tekrar ederek cehennem ateşine karşı zırh edinin. Bu kelimeler kıyamet gününde sizlerin muhafızı ve koruyucusu, münecciyatı ve kurtarıcısı ve mukaddimatı ve sizi hayırla karşılayıcısıdır. Bu kelimeler “Bakıyat-ı sâlihât” denilen hazinelerinizdir.
18. “Sübhanallahi ve’l-hamdü lillahi ve lâ ilâhe illallah” kelimelerini çok tekrar ederek cennetinizi ağaçlandırın, genişlendirin ve ziynetlendirin.
19. “Sübhânallah” Allah’ı her nevi noksan sıfatlardan tenzih etmek ve kemal sıfatlarla vasıflandırarak övmektir.
20. Kim tesbih, tahmid ve tehlil ile uykuya dalarsa sabaha kadar Allah’ı zikretmiş olur ve kıyamette bu kendisine verilir. Kim de gaflet içinde uyursa ahirette büyük nedamet ve pişmanlık duyar. Ey insanlar! Uyumadan önce kendinizi zikre alıştırın.
21. Çarşı ve pazarlar insanlar için gaflet, aldanma ve günahlara dalma yerleridir. Kim de gaflete düşmeden Allah’ı zikreder ve bir defa “Lâ ilâhe illallahu vahdehu, lâ şerîke lehu, lehü’l-mülkü ve lehu’-l hamdü ve hüve ala külli şey’in kadir” veya “Sübhanallahi ve’l-hamdü lillahi ve lâ ilâhe illallahu vallahü ekber” derse bir milyon sevabı hak eder ve kendisinde bir milyon sevap yazılır.
22. Dilde söylenmesi kolay, mizanda sevabı çok ağır ve Allah’a en çok sevimli gelen iki kelime söyleyeyim mi? Bu “Sübhanallahi ve bihamdihi sübhanallahi’l-azîm” cümlesidir.
23. Size “Lâ ilâhe illallah” kelamını ve “Estağfirullahe’l-Azim” cümlesi olan istiğfarı çok tavsiye ederim. Şeytan der ki, “Ben insanları günahlar işleterek helak ediyorum; ama onlar “Lâ ilâhe illallah” ve “Estağfurullah” diyerek beni helak ediyorlar.
24. “Sübhanallahi ve’lhamdü lillahi ve-la ilâhe illallahu vallahu ekber” demek bana güneşin üzerine doğup battığı yerlere sahip olmaktan daha sevimli gelmektedir.
25. Kim sabah ve akşam yüzer defa “Sübhanallahi ve’lhamdü lillahi ve-la ilâhe illallahu vallahu ekber” derse kıyamette ondan daha üstün bir amel ile gelen olmaz; ancak daha fazla söyleyen müstesna…
26. İbrahim’in (as) ateşe atılırken söylediği son cümle “Hasbiyeallahü ve ni’me’-vekîl” cümlesi olmuştur. Allah da onu ateşten bizzat korumuştur.
27. Kim her gün yüz defa “Lâ ilâhe illallahu vahdehu, lâ şerîke lehu, lehü’l-mülkü ve lehu’-l hamdü ve hüve ala külli şey’in kadir” dere on köle azat etmiş gibi sevaba mazhar olur, kendisine yüz hasene yazılır ve yüz günahı affedilir, şeytan kahrolur ve perişan olur. O gün kendisinden daha hayırlı kimse olmaz; ancak daha fazla söyleyen müstesnâ…
28. Kim yüz defa “Sübhanallahi ve bihamdihi sübhanallahi’l-azîm” derse denizlerin köpüğü kadar günahı olsa affolunur.
29. Kim on defa “Lâ ilâhe illallahu vahdehu, lâ şerîke lehu, lehü’l-mülkü ve lehu’-l hamdü ve hüve ala külli şey’in kadir” derse İsmailoğullarından dört köle azat etmiş gibi sevaba nail olur.
30. Temizlik imanın yarısıdır; “Elhamdülillah” mizanı doldurur; “Sübhanallahi ve’-hamdü lillahi” mizanın her iki kefesini ve yer ile gökler arasını doldurur.
31. Kişi namazdan sonra 33 Sübhanallah, 33 Elhamdülillah ve 33 defa Allahü Ekber der, sonra da yüzüncü olarak “Lâ ilâhe illallahu vahdehu, lâ şerîke lehu, lehü’l-mülkü ve lehu’-l hamdü ve hüve ala külli şey’in kadir” derse günahları denizlerin köpükleri ve dalgaları kadar da olsa affedilir.
32. “Allahümme innî zalemtü nefsî zulmen kesîran ve innehû lâ yağfiruhumâ illâ ente. Fağfirlî mağfireten min indike verhamnî inneke ente’l gafûru’r-Rahîm…”
33. Yüce Allah buyurdu: “Ben kulumun bana olan zannı üzereyim. Beni nasıl bilir ve tanırlarsa onlara öyle muamele ederim.”
34. Yüce Allah buyurdu: “Ben, benim için kalbi kırık olanlar ile beraberim.”
35. Yarın kıyamet gününde size yeryüzünün en hayırlısını haber vereyim mi? Kim her gün ihlas ve samimiyetle yüz defa “Lâ ilahe illallahü vahdehu lâ şerîke lehu…” okuyandır. Ancak daha fazla okuyan müstesna…
36. Deccal zamanında mü’minlerin gıdası meleklerin gıdasıdır. Bu tesbih ve takdisdir. Onlar tesbihi ve takdisi kestikleri gün acıkırlar. 
Beyin kapasiteniz bu dualarda saklı...
Zikrin ve Allah(c.c)'nin isimlerinin derin sırları.. Gerek Dua ve gerekse Zikir, insan beynindeki kullanılır kapasitenin artarak, kendisindeki Allah tarafından bahşedilmiş olan özellik ve kuvvetlerin açığa çıkması için bire bir! Zikir beyni aktifleştiriyor..
Kişi, aynı zamanda, bu çalışmalar ile ölüm ötesi bedenini de inşâ etmektedir... Allah`ın "İRADE" sıfatının adı olan "Mürîd" ismini, örneğin hergün 3 bin kez tekrarladığınızda; bir kaç ay içinde irade kuvvetinin arttığını görebilirsiniz. İrade zayıflığı yüzünden gerçekleştiremediğiniz pek çok şeyi, kendinizi zorlamadan başardığınızı farkedersiniz! İşte zikirle beyin gelişimi üzerine uzmanlardan açıklamalar ve Kur'an'dan ayetler:
Zikir, beyinde belirli anlamlar taşıyan kelimeleri tekrar etme çalışmasıdır.. Zaman ve mekânla, inançla kayıtlı değildir!..
ZİKİR sayesinde beyin hücreleri arasında oluşan Bio elektirik enerji ,Zikrin söylemi sırasında hücre duvarlarından geçip diğer kullanılmıyan bölgeleri harekete geçirir.
Sen, Allah`ın ilminde, O`nun güzel isimlerinin özellikleriyle yaratıldığın için, Allah isimlerinin işaret ettiği mânâlar, özellik olarak senin beyninde açığa çıkmaktadır. Allah`ın güzel isimlerini beyninde tekrarladığın zaman, bu isimlerin özelliklerinin beyninde daha da gelişmesini sağlamış olursun..
Allah`ın "İRADE" sıfatının adı olan "Mürîd" ismini, meselâ hergün diyelim ki üçbin defa civarında tekrarladığın zaman; bir kaç ay içinde irade kuvvetinin arttığını görürsün!..irade zayıflığı yüzünden gerçekleştiremediğin pek çok şeyi, kendini zorlamadan başardığını farkedersin hayretle!.
Zikrin, yani kelimelerin beyindeki tekrarının, beyinde yeni hücre bloklarını devreye sokma çalışmaları olduğunu tasdik eden ilk bilimsel makale ise 1993 yılı aralık ayında Dünyanın en ünlü bilim dergisi olan "Scientific Amerikan"da John Horgan imzasıyla yayınlandı... Uzun yıllar yapılan yoğun laboratuvar çalışmaları sonucu açıklanıyordu bu makalede.. Sonuç; her yeni öğrenilen ve tekrarlanan kelimeler, beyinde o zamana kadar boş-âtıl duran hücre guruplarını devreye sokarak beynin çalışan kapasitesini arttırıyordu!..
Siz, Allah`ın isimlerini beyninizde, bir süre, belirli bir düzen içinde tekrar ettiğiniz zaman, otomatikman beyninizde o anlam doğrultusunda bir kapasite oluşuyor; böylece kişiliğinizi o anlam istikametinde geliştiriyorsunuz!
zikirden amaç da ötendeki bir yaratıcıyı hoşnud etmek değil; beyin kapasiteni ve buna bağlı olarak anlayış ve idrak kapasiteni arttırarak, özündeki Allah`ı tanımak; o güzel isimlerin anlamlarının sende kuvvetli olarak açığa çıkmasını sağlıyarak "hilâfet sırrını" yaşamaktır!..
Jon hargon isili Bilim adamı Beyinde entegrasyonu sağlıyan beyin üstü bir güç bir olgu varmı sorusunu araştıdığında,Beynin( nöron action) aktivitesi.
deneklere verilen sözcüklerin sürekli tekrarı halinde , nöron aktivitesi artıyor.Verilen sözcük anlamı kişilerin davranışlarını etkiliyor.
Telkinlere dayalı Psikoterapide bu yollla davranış bozukluğu gösteren kişileri tedavi etmiye çalışmaktadır.
Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve derler ki:) "Rabbimiz, sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek yücesin, bizi ateşin azabından koru." (AL-İ İMRAN SURESİ / 191)
Rabbini, sabah akşam, yüksek olmayan bir sesle, kendi kendine, ürpertiyle, yalvara yalvara ve için için zikret. Gaflete kapılanlardan olma. (A'RAF SURESİ / 205)
Ancak: "Allah dilerse" (inşallah yapacağım de). Unuttuğun zaman Rabbini zikret ve de ki: "Umulur ki, Rabbim beni bundan daha yakın bir başarıya yöneltip-iletir." (KEHF SURESİ / 24)
Sen de sabah akşam O'nun rızasını isteyerek Rablerine dua edenlerle birlikte sabret. Dünya hayatının (aldatıcı) süsünü isteyerek gözlerini onlardan kaydırma. Kalbini bizi zikretmekten gaflete düşürdüğümüz, kendi 'istek ve tutkularına (hevasına)' uyan ve işinde aşırılığa gidene itaat etme. (KEHF SURESİ / 2JO mannn
Şüphesiz, müslüman erkekler ve müslüman kadınlar, mü'min erkekler ve mü'min kadınlar, gönülden (Allah'a) itaat eden erkekler ve gönülden (Allah'a) itaat eden kadınlar, sadık olan erkekler ve sadık olan kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, saygıyla (Allah'tan) korkan erkekler ve saygıyla (Allah'tan) korkan kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve (ırzlarını) koruyan kadınlar, Allah'ı çokca zikreden erkekler ve (Allah'ı çokca) zikreden kadınlar; (işte) bunlar için Allah bir bağışlanma ve büyük bir ecir hazırlamıştır. (AHZAB SURESİ / 35)
Ey iman edenler, Allah'ı çokça zikredin. (AHZAB SURESİ / 41)
Kim Rahman (olan Allah)ın zikrini görmezlikten gelirse, biz bir şeytana onun 'üzerini kabukla bağlattırırız'; artık bu, onun bir yakın dostudur. (ZUHRUF SURESİ / 36)

Esmaül Hüsna'nın Sırrı
Her ismin kainatta bir karşılığı var.
Prof. Dr. Abdulaziz Hatip (Marmara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Öğretim Üyesi): Bazı müfessirlere göre “Âdem’e öğretilen isimler” de Esmâ-i Hüsnâ’dır. Yani bu mübarek isimlerin her biri kâinattaki bir fennin bir ilim dalının hakikat ve temelini teşkil eder. Meselâ hukuk ve adalet ilmi Adl ismine iktisat ilmi Rezzak ismine dayanır. Böylece Hz. Adem’e bütün ilmî ve fennî kemâlât inkişaf ve terakkilerin özü çekirdeği ve yeteneği tevdi edilmiştir. Adem neslinin geliştirdiği bütün maddî ve kevnî terakkiler bu ilk öğretimin güzel meyveleridir. Meleklere karşı insan nev’i olarak bize üstünlük kazandıran da budur.

Genç ve diri kalmak için El-Hayy…
Dr. Ender Saraç (Ayurveda uzmanı): Dünya gezegeninde her şey sonuçta bu 99 ismin tecellisidir. İnsanlarda bu esmaların tecellilerini farklı şekillerde görüyoruz. İnsanlar kendi üzerlerinde hangi esmaların tecellilerini görmek istiyorlarsa onu vird edinebilirler. Ama bazı esmalar kokteyl halinde zikredilebilir. Bu da sinerjik bir etki bırakır. Mesela ‘Er-Rahman Er-Rahim Ya Fettah Ya Rezzak beraber çekilebilir. Bir de benim çok sevdiğim bir anti ageng esması var. El-Hayy… Genç ve diri kalmak için çekilebilir.
 


İnsanoğlu bu isimlere muhtaçtır.
Süleyman Sargın (Kürsü sayfası editörü): İnsan Esmâ-i İlahiye ile devamlı bir münasebet içindedir. Onun Esmâ-i İlahiye’ye dayanarak kendisinde hâkim olan ismi vird edinip her gün çekmesi o insanın dualarının kabulüne ve mânevî terakki adına ilerlemesine vesile olabilir. İnsan Allah’ın sıfatlarını bildiren isimlere muhtaçtır. Kişi çeşitli durumlarda vaziyetine en münasip olan bir ismiyle Rabb’ine niyazda bulunmak ister. Bu isimlerin olmaması halinde insanın O’nunla irtibatı eksik kalır.
Allah' ın güzel isimleri (Esma-ül Hüsna) ve Anlamları







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder