10 Ocak 2011 Pazartesi

Namazın Faydaları, Sağlığa Etkisi


1- Namaz ibâdetlerin en kıymetlisidir. Namaz kılmak, Allahü teâlânın büyüklüğünü düşünerek O'nun karşısında kendi küçüklüğünü anlamaktır. Kulun acizliğini, Rabbine itiraf etmesidir. Bunu anlayan kimse hep iyilik yapar. Hiç kötülük yapmaz. Her gün beş kere, Rabbinin huzurunda olduğuna niyet eden kimsenin kalbi tertemiz olur. Kimseye zarar vermemeye çalışır. Herkese iyilik yapmaya koşar.

2- Namaz, ruhun gıdasıdır. Namaz kılarken yapılması emir edilen her hareketin hem bedene ve hem de ruha sağladığı faydalar çoktur. Kusursuz kılınan namaz, insanı çirkin işlerden korur. Faydalı işlere alışkanlık kazandırır. Fakirlerden, muhtaçlardan karşılık beklemeksizin, onlara yardım etmeye alıştırır. Yaptığının karşılığını yalnız Allah'tan bekler.

3- Namaz için alınan abdest,insanın beden bakımından temiz olmasını sağladığı için evinin, iş yerinin mahallesinin, köyünün ve şehrinin de temiz tutulma sıra sağlar.

4- Namaz, insanı disiplinli bir hayata alıştım Namazın kazandırdığı bu alışkanlık, insanın bütün işlerinde hâkim olmakta ve böylece verimin ve basarının artmasına sebep olmaktadır. Sabahın erken saatlerinde namaza kalkan müslüman işine erken başlar, gün boyunca Allah'ını hatırlayarak emirlerine uymayı çalışır Rabbine olan bu bağlılığı, onu zararlı işlerden korur. Günün sonunda yatsı namazını kılıp bir günlük hayat muhasebesini yapar. Böylece düzenli ve tedbirli bir hayatı olur.

5- Camilerde cemaatla kılınan namaz ise, müslümanların kalblerini birbirine bağlar. Aralarındaki sevgiyi arttırır. Her vakitte, birbirlerine kardeş oldukların hatırlatır. Büyükler, küçüklere karşı merhametli olur Küçüklerin de büyüklere saygılı davranması öğretilir Zenginler fakirlere ve kuvvetliler zayıflara yardımcı olur. Hastalar, camide görülemeyince, evlerinde aranıp ziyaret edilir.
İbadetlerin bir hedefi de,insanı ruhen ve bedenen sağlam tutmak,ruhi ve bedeni hastalıklara karşı korumak;hatta malının sağlığını bile korumaktır.Çünkü namaz gibi ibadet ve yıkanmayı Ön şart kabul etmekle beden temizliğine,özellikle namaz,oruç ve hac insanın ruhi temizliğe vasıtasıdır.

Genelde bazı hastalıklar vardır ki,sebebi mikrobiktir,insanın cismine arız olur.Bazı hastalıklar da vardır ki,sebebi mikrobik değildir,yani ruhidir,insanın ruhi fonksiyonlarına ve yaşantısına arız olur.Fakat bununla beraber arasında kesin bir kategorik bir ayrım olmadığından ,bedeni bir hastalık,bazen ruhi yaşantıyı da hasta ettiği gibi,ruhi bir hastalık bazen bedeni de etkileyebilir.O halde tam sağlıklı bir kişilik için hem bedeni hem de ruhu dengeli bir şekilde sağlıklı tutmak gerekir.İslam,namaz ve diğer ibadet sistemiyle her türlü hastalığa karşı hem koruyucu bir hekimlik ,hem de iyileştirici etkin bir ilaçtır.

Namaz bütün erkanıyla Allah’ı hatırlama ve zikretmektir.Allah’ı zikretmek olan namaz,insanın bedenine,hem de ruhuna şifadır.Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor:”Onlar inanmışlar,kalbleri Allah’ı zikirle huzura kavuşur.”(Ra’d Suresi:28)Yine:”Rablerinden korkanların bu kitaptan tüyleri ürperir,sonra hem derileri,hem de kalbleri Allah’ın zikriyle yumuşar ve yatışır.”(Zümer Suresi:23) Bir hadis-i şerifte,”Namazda şifa vardır.”(Ahmed ibn.-i Hanbel:2/390) buyurulur.
Namazı yalnız bir beden eğitimi gibi gören bazı yanlış anlayışlara cevap olarak,şunları söyleye biliriz:
1.   Beş vakit namazda 40 rek’at ve 80 secde var.Her gün kaç jimnastikçi bu kadar hareket yapar?
2.   Namaz yavaş yavaş kılınır.Kalp yorulmaz.
3.   Namaz günde beş ayrı vakitte kılınır.Kaç jimnastikçi günde beş defa ayrı ayrı zamanlarda beden eğitimi hareketi yapar?Yolculuk yaparken bile namaz terk edilmez.
4.   Namaz ömrünün sonuna kadar farzdır.Ömrünün sonuna kadar kaç jimnastikçi beden eğitimi hareketlerini sürdürür?
5.   Namaz kılmak için abdest almak şarttır.Bazı durumlarda boy abdesti gerekir.Halbuki,jimnastik yapmak için böyle bir mecburiyet yoktur.
Sabah namazı 4 rek’at,öğle 10,ikindi 8,akşam 5,yatsı 13rek’at.Hepsi kırk rek’at.Her rek’atta 2 defe secdeye giden mü’min günde 80 defa yatar kalkar.Hiçbir jimnastikçi günde seksen defa muntazam bu hareketi yapamaz.Bu jimnastikçiler o da yalnız sabahları olmak şartıyla günde yirmi veya otuz defa hareket ederler.Yaptıkları hareketler hızlı olduğundan çoğu kez kalblerini yorarlar,hareketinden sonra yorgun düşerler.Bütün gün de hareket etmediklerinden vücutlarında kalori toplanmasının,yağlanmanın önüne geçemezler.Namazda ise hareketler yavaştır.Bu hareketler Kalbi yormaz,günün değişik saatlerinde olduğu için insanı devamlı dinç tutar.Yağlanmaya ve kalori depolanmasına mâni olur.

İnsan hayatında kanın yeri büyüktür.Kalp,kanı vücudun en ücra yerlerine kadar ulaştırmak üzere pompalar Kalbin bu işi yapabilmesi için daima olarak dinç olması gerekir.Bir de bu kan gönderme işinde kalbe yardımcı olunabilmesi için,o hücrenin kanile iyice sulanması veyahut kanlanması gerekmektedir.Nasıl bir bahçıvan sebzelerin iyice yetişmesi için bahçeyi her zaman sulaması gerekirse,dokulardaki kan dolaşımı,yani hücrelerin iyice kanla sulanması gerekmektedir.

Namaz kılanların gözleri 80 defa yere eğildiklerinden daha kuvvetli kan devranına malik olur.Göz tansiyonunda artma olmaz ve ön kameradaki sıvının devamlı değişmesi temin edilmiş olur.Glokom ve buna benzer vahim göz hastalıklarının namaz kılanlarda daha az görülmesi bu yüzdendir.

Namaz kılan insanların gerek kalça,gerek diz ve gerekse ayak bileği ve kol omuzu,dirsek ve el bileği eklemleri de devamlı işleyen bir makine gibi olduğundan,eklemlerde meydana gelecek bütün romatizma hastalıklarından,dejeneratif hastalıklardan salim oldukları gün apaçık ortadadır.Zaten bu hastalıklar İslam dini ile yakından uzaktan alakası olmayan Hıristiyanlarda ve namaz kılmayan insanlarda daha fazla görülürler.Bu eklem hastalıklarından insanı koruması bile namazın en iyi taraflarından birini teşkil eder.
  Namaz, hadîs-i şerîfte;"dinin direği"olarak vasfedilen bir ibâdettir. İbadet ise, yine Kur'ân-ı Kerîm'de belirtildiği üzere, "yaratılışımızın sebebi" dir.
   Namaz, Allâh'ı zikretme sırrının farklı derecelerdeki tecellî mekânı ve mü'minin mi'racıdır. Rûhî bakımdan binbir mânevî tecellî ve ziyâfetin makâmı olan bu ibâdete devam sayesinde, vücudumuzun da sayısız istifade ve nasibi vardır.
   * * *
   Göz merceklerinin kasılmadan görebildiği ve böylelikle rahatlayıp dinlendiği mesafe 1,5 metre civarındadır. Bu mesafe ise, namaz kılan kişinin secde yaptığı yere olan uzaklığıdır. Bilindiği gibi namazda secde yapılan yere bakılır ve böylelikle farkında olmadan göz mercekleri dinlendirilir. Günde 40 rekat hesabı ile bu dinlenme takrîben bir saat tutar ki, bu nimet, göz için bulunmaz bir sağlık reçetesidir.
   Vücudun en zahmet çeken yerleri, eklemlerdir. Ve bütün eklemler, namaz içinde yıpranmışlıkları gidererek sağlıklarına kavuşurlar. Şunu da açıkça belirtmek gerekir ki, namaz dışında hiçbir hareket tarzı, vücuda bu ölçüde fayda sağlamaz. Ayrıca namazın bir ibâdet disiplini içinde devamlılığı, eklemlerdeki bu huzuru ömrün sonuna kadar götürür.
   Kalbin çalışmasında ve hissî sistemlerle olan alâkasında, elektromanyetik eksenler, en ideal çizgilere gelir. Özellikle sağlıklı kişilerin günlük elektromanyetik tesirlerle, göğüs bölgelerinde hissettikleri huzursuzluklara, namaz kılanlarda hemen hemen hiç rastlanmamaktadır.
   * * *

Namazın, psikolojimiz içinde pek çok faydası vardır:
Günde bir saat kadar da olsa, dünya telâşesinden kurtulur ve namazın penceresiyle nefes alırız. Namazlarımızı devam ettirmekle, her türlü aşırılık ve günahtan uzak kalır, ihtiras ve buna bağlı streslerden büyük ölçüde kurtuluruz.
   Namaz kılanlarda tevekkül duygusu, kendiliğinden gelişir. Böylece rûh hastalıklarında önemli bir rolü olan vesveseler (evhamlar) de giderilmiş olur.
   * * *

   Namaz, ahlâkî hayatımızı da tanzîm eder. Şöyle ki;
Namaz kılan insanlar, Cenâb-ı Hakk'ın huzûrunda her gün onlarca defa okuduğu,"Yalnız Sana kulluk eder ve yalnız Senden yardım dileriz." andını, şuur altında yavaş yavaş geliştirerek ahlâkî yapılarını tahlil ederler.
   Namazın rûhâniyetinden mahrum bir şekilde, şeklen de olsa onu edâ etmeye çalışanlar, secdeye kapandıkları için gururlarını kırarlar. Bu ise çok hayâtî bir meseledir. Zira ahlâk açısından en tehlikeli hastalık "gurur"dur. Bütün kavgaların, nefretlerin temelinde, nefsin bu zâlim hastalığı yatar. Namazı bir ibâdet ciddiyeti içinde devam ettirenlerin gururları, secdeye her vardıklarında mânevî bir hikmetle törpülenir. Sırf bu açıdan bile namaz, ahlâka temel olan bir ibadettir.
   Namaz, insanı kontrol eden titiz bir bekçidir. Îmânda ortaya çıkabilecek aşınmalar ve zaaf, namaz kılanlarda görülmez. Bu yüzden îmânın hastalıkları ve İslâmiyet'in temel yasakları olan riyâ ve yalan, karakter çizgimizde, yerini ihlas ve sadâkate bırakır. Böylelikle Efendimiz'in ifadesinde yerini alan,"Müslüman yalan söylemez."." hükmü tecellî etmiş olur.
   Namazın; insanın maddî veya rûhî yapısında ortaya çıkardığı tesirler, bu birkaç satırda sayamayacağımız kadar çoktur.
   Fakat kesinlikle unutmamalıyız ki, buraya kadar saymış olduğumuz, maddî, bedenî ve rûhî faydalar; bizim ibadet yapış amacımız olamaz, olmamalıdır. İbâdetler, Allâh emrettiği için ve O'nun istediği şekilde yapılmalıdır. Yoksa, perhiz yapmak için oruç tutmak, vücudu dinlendirmek için abdest almak ve benzeri maksatlarla ibadetleri îfâ etmeye çalışmak, Allâh korusun, insanın âhireti açısından faydadan çok zarar meydana getirebilir.
   Biz, Allâh emrettiği için abdest alırız, onun emri sebebiyle namaz kılar ve diğer ibadetlerimizi yerine getiririz. Sonsuz merhamet sahibi olan Allâh, ibadetlerine devam eden kullarına ne gibi faydalar lütfetmişse, bu emirlerini yerine getirdikçe zaten üzerimizde tecellî edecektir.
   O halde bizleri sayısız rızıklarla perverde kılan Allâh Teâlâ'ya her an hamd ve şükr hâlinde olmalıyız.
   O'nun bizlere sunduğu bu nimetlerin kıymetinin idraki içerisinde, kulluk vazifemizi en güzel şekilde ifâ edebilmeyi Yüce Mevlâmız hepimize nasip etsin. Âmin!


NAMAZIN İRADELİ VE ÇALIŞKAN İNSAN YETİŞTİRMEDEKİ ROLÜ
Günde beş defa, Allah’ın huzurunda durarak O’ndan başka her mabuttan yüz çeviren, İslam ve tevhit inancının doğuş yeri olan Ka’be’ye yönelen, ruhunu doğru niyetle temizleyen, mabuduna hitaben ilk sözü tekbir getirmek olan, böylece Allah’ın her nitelendirmeden daha üstün olduğunu her namazın başında tekrarlayan, en azından günde on defa Fatiha suresini okuyarak Allah’ı övgüyle anan ve gerçek övgünün O’na layık olduğunu ifade eden bir kimsenin nazarında artık maddi güçlerin bir değer ve ağırlık taşıması mümkün olamaz. Bu şekilde namaz kılan kimse artık ilahi ve insani hedefler uğruna çaba gösterirken hiçbir güç ve engelden de korkmaz. İşlerini sadece Allah için yapar ve her türlü şirk ve yağcılıktan uzak olur.
Namaz, gerçek bir huşu ile kılınırsa insanın ruhunun yücelmesinde inanılmaz bir etkiye sahiptir. Namaz sayesinde insanda, sadece Allah’ın emirleri karşısında boyun eğen, sarsıcı olaylar karşısında sebat gösteren ve İslam tarihinde örnekleri çok bulunan yiğit şahsiyetler gibi en zor şartlarda direnç ve sabır örneklerini sergileyen hür irade sahibi bir ruh meydan gelir.
Namazda okunan Fatiha suresi İslam’ın temel çizgilerini ve Kur’an’ın ana öğretilerini kısaca ortaya koymaktadır.
Allah’ın her şeyi yaratıp yönettiği, O’nun her işinin güzel ve övgüye layık olduğu, kıyametin varlığı, insanın yaptıklarından dolayı hesaba çekileceği ve Allah’ın her şeye özellikle insana karşı merhametli olduğu, her türlü şirki reddederek doğru yola bağlılık ve onda sebatlı olmanın gerekliliği ve her türlü sapıklıktan uzak olmaya çalışmak gibi temel konular Kur’an’ın giriş suresi olan Fatiha’da açıkça ifade edişmiş ve namaz kılan kimse her namazında bu sureyi okumakla yükümlendirilmiştir.


                                                                                       NAMAZ VE RUH EĞİTİMİ

Şüphesiz namaz;ancak ağırbaşlılık,alçakgönüllülük,yalvarma,yakarma,ve pişmanlık duymadır.Elini kor;Allah’ım! Allah’ım! Dersin.kim böyle yapmazsa o bir eksiklik yapmıştır.

Namaz;mü’mini ruhen yücelten,onu maddi,manevi kir ve paslardan arındıran,fahşâ ve münkerden alıkoyan,nefsin ve şeytanın esaretinden kurtaran,kibir,gurur ve bencillik gibi hastalıkları tedavi eden,vakar ve tevazu duygularını artıran mükemmel bir ibadettir.

Namaz;mü’mini Allah katına yükseltip O’na kavuşturan bir mi’râcdır.

Namaz;gönülleri ferahlatan,ruhları aydınlatan şifadır.

Namaz;fani ve fena olan şu dünyadan,ebedi olan ilahi aleme açılan bir penceredir.

Namaz;mü’mini gerçek özgürlüğüne kavuşturan ruhi bir inkılaptır.

Namaz;ömür boyu,her türlü hal ve ortamda sürekli devam eden bir sabır eğitimidir.

Namaz;günlük hayatın akışını beş kez durdurup düzenleyen,vakti en verimli ve en yararlı bir biçimde kullanmayı sağlayan bir nizamnamesidir.

Namaz;mü’minin günlük faaliyetleri hakkında düzenli olarak Rabb’ine hesap vermesini sağlayan bir otokontrol mekanizmasıdır.

Namaz;dua,zikir,tevbe,istiğfar,şükür,hamd,tesbih,tenzih gibi ögeleriyle Mü’mini manen eğiten ve olgunlaştıran bir ibadetler bütünüdür.

Namaz Kötülüklerden Arındırır

Namazın,bir mü'minin hayatındaki en önemli etkisi;onu çirkin,fena ve kötü olan şeylerden,Nâhoş ve yüz kızartıcı davranışlardan uzak tutmasıdır.

Muhakkak namaz,kötü ve iğrenç şeylerden vazgeçiricidir.(Ankebût:45)

Yalnızca Allah için namaz kılan bir mü’min,Allah’ın haram kıldığı ve münker saydığı şeylerden uzak durmaya ve onlara yaklaşmamaya çalışacaktır.Çünkü namazda bu tür olumsuzlukları bağdaştırmak mümkün değildir;ateşle barutu bir arada tutmak nasıl imkansızsa,namazla fahşâ ve münkerin arasını telif etmek de öylesine imkansızdır.Namaz kılan bir kimse,en azından namaz kıldığı süre içinde bu tür kötülük ve çirkinliklerden uzak kalacak demektir.Bu da,fahşâ ve münkeri tamamen terk etmek için ilk adım sayılır.

Namaz,mü’minin,o ana  dek işlediği hata ve günahların farkına varması,bunlardan dolayı tevbe ve istiğfarda bulunması için ele geçmez bir fırsattır.Böylece,kendi kendini hesaba çekecek,Rabb’inden af ve bağışlanma dileyecektir:

Rabb’imiz! Bizim günahlarımızı bağışla,kötülüklerimizi ört ve birr (iyilik ve ihsan) sahipleriyle beraber canımızı al! (Âl-i İmrân:193).

Namaz kılan mü'min,bir yandan namazını mükemmel hale getirmeye çalışırken,öte yandan da salih amellerde,iyilik ve ihsanlarda bulunarak kötülüklerini örtmeye çalışacaktır:

Gündüzün iki tarafında ve gecenin (gündüze) yakın saatlerinde namaz kıl;çünkü iyilikler (hasenât),kötülükleri giderir.Bu,ibret alanlara bir öğüttür.(Hûd:114)

Rasüllah-sallallâhu aleyhi ve sellem-de,namazın günahlara bir keffaret olduğu ve onları yıkayıp temizlediğini ifade buyurmaktadır:

Hiçbir kimse yoktur ki,abdest alsın ve abdestini güzel yapsın.Sonra namazı kılsın da,o abdest ile kıldığı namazı takip edecek namaz arasındaki günahları onun için mağfiret olunmasın.

Bir keresinde Nebi-aleyhisselem-:

“Beş vakit namaz kılan,evinin önünde bol miktarda akan tatlı bir suya günde beş defa dalıp yıkanan gibidir.Bu adamda kir namına bir şey kalır mı?”dedi.

“Hayır,bir şey kalamaz!”dediler.

Rasûlüllah,”Suyun kiri giderdiği gibi,beş vakit namaz da günahları yok eder.”buyurdu.

Namaz,insandaki birtakım olumsuz özellikleri yıkayıp temizlemekle kalmaz.ayrıca ona olumlu ve güzel nitelikler kazandırır:

Namaz;mü’mini birr,takva ve ihsan sahibi yapar.Onu sabırlı,olgun,ağırbaşlı ve alçakgönüllü bir insan haline getirir.

Namaz Sabır Eğitimidir

Ey iman edenler! Sabırla ve namazla yardım dileyin! Şüphesiz bu,huşû duyanlardan başkasına ağır gelir.(bakara:45).

Ey iman edenler!Sabırla ve namazla yardım dileyin! Şüphesiz Allah sabredenlerle beraberdir.(Bakara.153)

Bu âyetlerde sabır ve namaz birlikte zikredilmekte ve böylece bu iki kavram arasındaki sıkı bağlantıya işaret edilmektedir.Gerçekten sabır ve namaz,davetçi mü’minin en belirgin iki hasleti olmalıdır.

Bu konuda şehid Üstad Seyyid Kutub’un yorumuna kulak verelim:
“Kur’anda sabır tekrar tekrar zikredilir;zira Allahu zü’l-Celal,insanların bunca nefsani arzu ve isteklerin baskısı altında doğru istikamette yürümelerinin zorluğunu,bunca çekişmekler içinde ve engeller karşısında hak davasını hakim kılmanın azametini,fertlerin gerilen asabları,iç ve dış düşmanlara karşı bütün yardımcı kuvvetleri uyanık tutmanın zorluğunu çok iyi biliyor ve o yüzden bunlara karşı sabırlı olmayı emrediyor.

“Allah’ın emirlerine karşı sabır!..Hakka karşı gelenlerle cihad etmek için sabır!..Zaferin gecikmesine karşı sabır!..Batılın çığırtkanlığına ve yayılışına karşı sabır... Nefsin süfli arzularına karşı sabır...İnsanların inatçılığına ve sapıklığa meyline karşı sabır...

“Eğer meydanda tayin edilmiş bir müddet,iyi hazırlanmış bir yol azığı yoksa,zaman uzayıp zorluklar artınca sabır azalır veya tükenir.Bunun için yüce Allah Kur’an’da sabırlı namazı aynı paralelde zikrediyor.Namaz;kurumayan bir kaynak ve hazinedir.Sabır ipi yalnız namazla uzar ve namazla olduğu müddetçe kopmaz.Namaz,sabra Allah rızasını,tatlı yüzü,iç huzuru,güveni ve yakîni ekler.

“Karşılaşılan iş,insanoğlunu zayıf takatini aşınca,mutlaka o büyük varlıktan yardım dilemek mecburiyetindedir.Nefsani arzuları yenmenin,hak yolda azimle yürümenin ve zulümle cihad etmenin zorlaştığı zamanlarda insanoğlunun o ezeli ve edebi güce sarılmaktan (namazla yardım dilemekten) başka çaresi yoktur.Şu sınırlı ve fani hayatta yollar uzayıp şiddetler artar,hedefe bakınca henüz ön belirtilere bile rastlamadığı ve ömrün zevale doğru yöneldiğini gördüğü zamanlarda elbette o bitmez ve tükenmez.İlahi kuvvete (namaza) sarılmak mecburiyetini duyar.Şer hareketlerinin yayıldığı,hayırlı faaliyetlerin gizlendiği,ufukta ışık belirtilerinin görülmediği,yolda işaretlere rastlanmadığı zamanlarda,elbette yöneliş yalnız O’na olacaktır.

“İşte bu gibi dar zamanlarda namazın gerçek hüviyeti ortaya çıkar.Namaz;bir zerrecik damlayla,bitmez tükenmez derya arasında buluşma yeri ve zamanıdır.Namaz;fani olan  şu insanoğlunun,bu daracık kara parçasının sahasında uçup kainatı kuşatan ilahi kudretin sahasına süzülüşüdür.Namaz;kızgın çöl güneşinin altında serin bir ağaç gölgesi gibidir.Namaz;üzgün ve yorgun gönüllerin,şefkatli bir el tarafından okşanışıdır.Bunun için Rasûllah-sallalahu aleyhi ve sellem-,zorluklarla karşılaştığı,işinin çok olduğu yorgun zamanlarda,gönlünü ilahi haşyetin derinliklerine bırakmak için,’Bizi ona (namaza) çağır ya Bilal!’ derdi”


NAMAZIN FERDİ ETKİLERİ
Biz müminler ve Ehl-i Beyt şiası namaza gereken önemi vermeliyiz. Namaz bir örf ve ananeden ibaret değildir. Namaz, ister bireyin kendisi açısından ve ister toplumsal açıdan çok önemli semerelere sahip ilahi bir görevdir.
Namaz, insanın hem ruhunu, hem vücudunu, hem de fikrini etkilemekte ve tüm bunları insanın mutluluğu için devreye sokmaktadır.
Namazın en önemli sonuçlarından biri, insanı kötülüklerden korumasıdır. Allah Teala buyuruyor ki
“...Namazı hakkınca kılın. Gerçekten namaz (insanı) kötülüklerden sakındırır...”
Namaz, ruhun kemale ermesi ve insanın kötülüklerden arınması ve fikrin olgunlaşması için Yüce Allah tarafından konulmuş eğitici bir programdır ve aynı zamanda sürekli olarak kul ile Allah’ın ilişkisini sağlayan bir vasıtadır.
Namaz, insanın iradesini zayıflatan ve onu cebren günahtan koruyan muhtevasız bir ibadet değildir; namaz doğru şekilde kılınırsa, insana ruhi yönden öyle bir aydınlık ve güç kazandırır ki, insan kendi iradesiyle iyi işlere daha fazla önem vermeye başlar ve kötülüklerden kaçınır. Ama namaz kılamayan bir kimsede böyle bir ruhi hazırlık ve güç bulunmaz bu yüzden namaz kılmayan birisinin kötülüklerden kendi isteğiyle kopması ve iyiliklere yönelmesi kolay değildir.
Namaz mümin kimsenin doğruluk ve takvasının artmasına sebep olur. Namazı kılmamak ise kişinin kalbinin kararmasına ve daha fazla günaha yönelmesine ve nihayet kurtuluş yollarının yüzüne kapanarak cehennemlik olmasına sebep olur. Elbette namazın insanı kötülüklerden korumasının değişik aşamaları vardır ve bu namaz kılanın iman derecesine, namaza gerçek manada yönelişine, namazda kalbinin huşu ve huzu içerisinde olmasına bağlı olarak değişmektedir.
Namazı, kural ve adabını riayet ederek tam olarak yerine getirmek, insanın yüce ilahi makamlara ve insani erdemlere erişmesinde büyük bir rol oynamakta ve birey ve toplum olarak insanın sağlıklı bir hayata kavuşmasına yardımcı olmaktadır.
Namaz kılan kimse, gasp olan bir elbiseyle ve gasp olan bir yerde namazın geçersiz ve batıl olduğunu bildiği için, hatta abdest ve gusül almak için kullanılan suyun bile temiz ve helal olmasının şart olduğunu nazara alarak başkalarının hakkına riayet etmeye, onların malına el uzatmamaya ve sürekli olarak gasp olan bir şeyden sakınmaya dini bir görev olarak özen gösterir.
Namazdaki rüku, secde ve diğer farzları emir olunduğu şekilde yerine getirmek, namaz kılanı sürekli olarak düzenli olmaya ve işlerinde ihmalkarlık ve başıboşluktan uzak olmaya alıştırır.
Yüce Allah huzurunda boyun eğme ve onun verdiği nimetleri anmak gayesini taşıyan namaz, kişinin mütevazı ve başkalarının iyiliği karşısında duyarlı olmasına ve tekebbür, çekemezlik, bencillik ve diğer kötü huylardan uzak olmasına sebep olur.
Hz. Fatıma (s.a) şöyle buyurmuştur:
“Allah, imanı sizler için şirkten temizlenme ve namazı kibirden korunmak vesilesi kılmıştır.”
Namaz kılan bir kimse, namazının Allah katında kabul olması için diğer davranışlarını da düzeltmeye çalışır. Çünkü namazının kabul olmadığı taktirde -Hz. Ali (a.s)’ın buyurduğu gibi- insanın diğer amellerinin de bir değeri kalmaz.

NAMAZIN TOPLUMSAL ETKİLERİ
Dinde namazın cemaatle kılınmasına çok önem verilmiştir. Cemaat namazı, İslam’ın muhteşem ibadi merasimlerinden sayılır. İslam’da cemaat namazına önem verilmesi, bu mukaddes dinin birlik ve beraberlik dini olduğunu Müslümanlar arasında sürekli bir dayanışmanın sağlanmak istendiğini açıkça göstermektedir.
Cemaat namazı, soy ve toplumsal sınıflardan kaynaklanan ayrıcalık ve imtiyazları ortadan kaldırmaktadır. Hangi soy renk ve milletten olursa olsun tüm Müslümanlar namaz safında aynı sırada beraberce yer alır; hep birlikte aynı kıbleye yönelerek tek vücut olarak ibadet eder ve birlikte yere kapanıp kalkarlar.
Cemaat namazı toplumun kaynaşması için en güzel vesiledir. Müminlerin birbirlerinin halinden haberdar olmaları için en iyi fırsattır. Özellikle düşmanlar karşısında Müslümanların birlik ve beraberlik içerisinde olduklarını gösteren Cuma namazı toplumsal bir ibadet merasimi sayılır. Bu namazda okunması gerekli olan iki hutbe namaza katılanları, bir yandan takva iman ve Allah’a yönelmek konusunda yönlendirdiği gibi onları toplumsal ve siyasi konularda da bilinçlendirmektedir.

SAĞLIK AÇISINDAN NAMAZIN HİKMETLERİ

Ibadetlerin bir hedefi de,insani ruhen ve bedenen saglam tutmak,ruhi ve bedeni hastaliklara karsi korumak;hatta malinin sagligini bile korumaktir.Çünkü namaz gibi ibadet ve yikanmayi Ön sart kabul etmekle beden temizligine,özellikle namaz,oruç ve hac insanin ruhi temizlige vasitasidir.

Genelde bazi hastaliklar vardir ki,sebebi mikrobiktir,insanin cismine ariz olur.Bazi hastaliklar da vardir ki,sebebi mikrobik degildir,yani ruhidir,insanin ruhi fonksiyonlarina ve yasantisina ariz olur.Fakat bununla beraber arasinda kesin bir kategorik bir ayrim olmadigindan ,bedeni bir hastalik,bazen ruhi yasantiyi da hasta ettigi gibi,ruhi bir hastalik bazen bedeni de etkileyebilir.O halde tam saglikli bir kisilik için hem bedeni hem de ruhu dengeli bir sekilde saglikli tutmak gerekir.Islam,namaz ve diger ibadet sistemiyle her türlü hastaliga karsi hem koruyucu bir hekimlik ,hem de iyilestirici etkin bir ilaçtir.

Namaz bütün erkaniyla Allah'i hatirlama ve zikretmektir.Allah'i zikretmek olan namaz,insanin bedenine,hem de ruhuna sifadir.Cenab-i Hak söyle buyuruyor:'Onlar inanmislar,kalbleri Allah'i zikirle huzura kavusur.'(Ra'd Suresi:28)Yine:'Rablerinden korkanlarin bu kitaptan tüyleri ürperir,sonra hem derileri,hem de kalbleri Allah'in zikriyle yumusar ve yatisir.'(Zümer Suresi:23) Bir hadis-i serifte,'Namazda sifa vardir.'(Ahmed ibn.-i Hanbel:2/390) buyurulur.

Namazi yalniz bir beden egitimi gibi gören bazi yanlis anlayislara cevap olarak,sunlari söyleye biliriz:
1. Bes vakit namazda 40 rek'at ve 80 secde var.Her gün kaç jimnastikçi bu kadar hareket yapar?
2. Namaz yavas yavas kilinir.Kalp yorulmaz.
3. Namaz günde bes ayri vakitte kilinir.Kaç jimnastikçi günde bes defa ayri ayri zamanlarda beden egitimi hareketi yapar?Yolculuk yaparken bile namaz terk edilmez.
4. Namaz ömrünün sonuna kadar farzdir.Ömrünün sonuna kadar kaç jimnastikçi beden egitimi hareketlerini sürdürür?
5. Namaz kilmak için abdest almak sarttir.Bazi durumlarda boy abdesti gerekir.Halbuki,jimnastik yapmak için böyle bir mecburiyet yoktur.
Sabah namazi 4 rek'at,ögle 10,ikindi 8,aksam 5,yatsi 13rek'at.Hepsi kirk rek'at.Her rek'atta 2 defe secdeye giden mü'min günde 80 defa yatar kalkar.Hiçbir jimnastikçi günde seksen defa muntazam bu hareketi yapamaz.Bu jimnastikçiler o da yalniz sabahlari olmak sartiyla günde yirmi veya otuz defa hareket ederler.Yaptiklari hareketler hizli oldugundan çogu kez kalblerini yorarlar,hareketinden sonra yorgun düserler.Bütün gün de hareket etmediklerinden vücutlarinda kalori toplanmasinin,yaglanmanin önüne geçemezler.Namazda ise hareketler yavastir.Bu hareketler Kalbi yormaz,günün degisik saatlerinde oldugu için insani devamli dinç tutar.Yaglanmaya ve kalori depolanmasina mani olur.

Insan hayatinda kanin yeri büyüktür.Kalp,kani vücudun en ücra yerlerine kadar ulastirmak üzere pompalar Kalbin bu isi yapabilmesi için daima olarak dinç olmasi gerekir.Bir de bu kan gönderme isinde kalbe yardimci olunabilmesi için,o hücrenin kanile iyice sulanmasi veyahut kanlanmasi gerekmektedir.Nasil bir bahçivan sebzelerin iyice yetismesi için bahçeyi her zaman sulamasi gerekirse,dokulardaki kan dolasimi,yani hücrelerin iyice kanla sulanmasi gerekmektedir.

Namaz kilanlarin gözleri 80 defa yere egildiklerinden daha kuvvetli kan devranina malik olur.Göz tansiyonunda artma olmaz ve ön kameradaki sivinin devamli degismesi temin edilmis olur.Glokom ve buna benzer vahim göz hastaliklarinin namaz kilanlarda daha az görülmesi bu yüzdendir.

Namaz kilan insanlarin gerek kalça,gerek diz ve gerekse ayak bilegi ve kol omuzu,dirsek ve el bilegi eklemleri de devamli isleyen bir makine gibi oldugundan,eklemlerde meydana gelecek bütün romatizma hastaliklarindan,dejeneratif hastaliklardan salim olduklari gün apaçik ortadadir.Zaten bu hastaliklar Islam dini ile yakindan uzaktan alakasi olmayan Hiristiyanlarda ve namaz kilmayan insanlarda daha fazla görülürler.

NAMAZIN SAĞLIĞIMIZA FAYDALARI

Namaz kılmanın dini hükmüyle beraber bize getirdiği sağlığı biliyor muydunuz???

Müslüman, namazı ü teâlânın emri olduğu için kılar. Rabbimizin emrlerinde birçok hikmet, fayda vardır. Yasaklarında da birçok zararların olduğu muhakkaktır. Bu fayda ve zararların bir kısmı bugün tıp mütehassıslarınca tesbit edilmiş durumdadır. İslâmiyyetin sağlığa verdiği önemi, hiçbir din ve düşünce vermemiştir. Dînimiz, ibâdetlerin en üstünü olan namazı, ömrümüzün sonuna kadar kılmayı emr etmiştir. Namaz kılan, sağlık için olan faydalarına da elbette kavuşur. Namazın sağlık yönünden sağladığı faydalardan bazıları şunlardır:

1- Namazda yapılan hareketler yavaş olduğundan kalbi yormaz ve günün muhtelif saatlerinde olduğu için insanı devamlı dinç tutar.

2- Günde başını seksen defa yere koyan bir kimsenin beynine ritmik olarak fazla kan ulaşır. Bu yüzden beyin hücreleri iyice beslendiğinden hâfıza ve şahsiyet bozukluklarına, namaz kılanlarda çok daha az rastlanır. Bu insanlar daha sağlıklı bir ömür geçirirler. Bugün tıpta “demans senil” denilen bunama hastalığına uğramazlar

3- Namaz kılanların gözleri, muntazam olarak eğilip-doğrulmakdan ötürü daha kuvvetli kan deveranına mâlik olur. Bu sebeple göz içi tansiyonunda artma olmaz ve gözün ön kısmındaki sıvının devamlı değişmesi temin edilmiş olur. Gözü “katarakt” veya “karasu” hastalığından korur.
Namazın Sağlıkla İlgili Sonuçları
Elbette namazdaki asıl gaye, insanın ruh temizliğini sağlamaktır. Peygamber (s.a.a) bir gün ashabına:
“Eğer sizlerden birinin evinin önünden bir nehir geçer ve o adam günde beş defa, o nehirde yıkanırsa acaba onun vücudunda kir kalır mı?” diye sordular. Onlar: “Hayır” dediler. Peygamber (s.a.a): “Namaz da, sürekli akan bir nehir gibidir; insan namaz kıldıkça, namaz onu günahlardan temizler” diye buyurdular.
Bu manevi temizliğin yanı sıra namazın abdest, gusül, vücut ve elbisenin temiz olması gibi şartlarına baktığımızda namazın insanın dış temizliğinde de önemli bir etkisi olduğu ve böylece insanın sağlığını korumada da önemli derece de rol oynadığı ortaya çıkar.

BEDEN VE RUH SAĞLIĞI AÇISINDAN NAMAZ:

Göz merceklerinin dinlenebildiği en rahat mesafe bir buçuk metreye bakmaktır.Göz merceklerimiz ancak kasılmadan bu mesafeyi gördüğü zaman rahatlar.Namaz kılan,secde yerine baktığında göz mercekleri dinlenmektedir.günde kırk rek’at hesabı ile bu dinlenme takriben bir saat tutar ki,bu nimet göz için bulunmaz bir sağlık reçetesidir.

Vücudun en çok zahmet çeken organları eklemlerdir.Bunların tümü namaz motifi içinde yıpranmışlıklarını giderir,tam sağlığa kavuşur.Namaz dışında hiçbir hareket rejimi eklemlere böyle bir sağlık sağlamaz.

Ayrıca namazın ibadet disiplini içinde devamlılığı eklemlerdeki bu huzuru ömrün sonuna kadar götürür.

Kalbin çalışmasında ve duygusal sistemle ilgisinde fevkalade önemli özelliği,elektromanyetik eksenleridir.Namaz hareketleri sırasında bu eksenler en ideal çizgilere gelir.Özellikle sağlıklı kişilerin günlük elektromanyetik etkiler sonucu göğüs nahiyesinde hissettikleri huzursuzluklara namaz kılanlarda hemen hemen hiç rastlanmaz.

NAMAZIN RUHİ YAPIMIZA GETİRDİĞİ RAHATLAMALAR

Hiç değilse günde kırk rek’at namazda bir saat dünya telaşının hırçın etkilerinden uzaklaşırız.

Namaz kılanlar namazlarını devam ettirebilmek için,ayet-i kerimenin de emrettiği gibi,aşırılıklardan,dolayısıyla şerlerden uzak kalır.İhtiras ve buna bağlı streslerden de büyük ölçüde kurtulur.

Namaz kılanlarda tevekkül duygusu otomatik olarak gelişir.Ruh hastalıklarında büyük etkisi olan vesvese böylece tahrip imkanı bulamaz.Şüphesiz şeklen de olsa namaz
kılanlar,imanın hiç değilse en yüzeyde taktikçisi olduğundan,ruhi yapılarında birbirine zıt kargaşalar yerine sentezini bulmuş rahatlıklar vardır.

 
NAMAZ HUZUR VE SÜKUN KAYNAĞIDIR

Namaz,müminler için bir sığınak ve şifadır;rahatlama ve ilahi huzura kavuşma vesilesidir.

Mü’min,günde beş kez abdest alarak yıkanıp temizlenir,ayıpları örtüp kapatır,yüzünü kıbleye,kalbini de Allah’a yöneltir,dünyevi endişe ve kaygıları bir kenara bırakır,şeytani vesveseleri terk eder,bütün vücudu ve uzuvları ile Allah’a teslim olup huşû ve hudû içinde tekbir alır ve namaza koyulur.Kendi basit dünyasından kurtulup sıyrılır ve ilahi aleme dalar.Rabb’ine münacaat eder,yalvarır yakarır,pişmanlığını ifade eder.Halik-ı zü’l-Celal’le hasbihal eder.O’nun mübarek kelamını terennüm ederek,ayetlerin mana derinliklerinde kaybolur.Saygıyla ayakta durur,eğilip rüku eder,secdeye kapanır,doğrulur,tekrar secde eder;böylece kıyam rüku ve sücudu tekrarlar durur.Oturur,dua ve niyazda bulunur,tevbe ve istiğfar eder.Nihayet bu ulvi miracını selamla noktalar.

Böylece;stresten patlayacak hale gelen,sıkıntı ve bunalımlarla kararan mustarip gönüller hafifleyip ferahlar ve sükunet bulur.Böyle bir namaz huşû duyan mü’minler için bir zevk ve neşe kaynağıdır.Namaza üşene üşene kalkan,imanları zulüm katan ve gösteriş için namaz kılanlara ağır gelir ve bir yük olur.

İki yüzlüler,Allah’ı aldatmaya çalışırlar.Oysa O,onların aldatmalarını kendilerine çevirir.Namaza kalktıkları zaman da üşene üşene kalkarlar,insanlara gösteriş yaparlar,Allah’ı pek az anarlar.(Nisâ:142)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder