9 Ocak 2011 Pazar

Üzüm

TARİHÇESİ
Tarihçesi M.Ö. 5000 yılına kadar dayanır. Anavatanı Anadolu'yu da içine alan Küçük Asya denilen, Kafkasya'yı da kapsayan bölgedir. Diğer meyvelerle kıyaslandığında en fazla çeşide sahip olan türlerden biridir. 10.000'nin üzerinde üzüm çeşidi bulunduğu tahmin edilmektedir. Anavatanı Anadolu olan çeşitler 1200'ün üzerindedir Bağcılık için yerkürenin en elverişli iklim kuşağı üzerinde bulunan ülkemiz, asmanın gen merkezi olmasının yanı sıra son derece eski ve köklü bir bağcılık kültürüne de sahiptir. Anadolu 'da bağcılık kültürünün tarihi oldukça eskidir. Yapılan arkeolojik kazılardan Anadolu 'da bağcılık kültürünün M.Ö. 3500 yılına kadar dayandığı saptanmıştır.
Ülkemizin değişik yörelerinden arkeolojik kazılardan çıkarılan tarihi eserlerde üzümle ilgili şekil ve kabartmaların yer alması, o yörede bağcılık kültürünün yaygın olduğunu işaret eden en önemli göstergelerdir. Gerçekten ülkemizde her bölgede yapılan kazılarda bağcılıkla ilgili tarih öncesi devirlere ait önemli eserler bulunmuştur. Arkeolojik buluntulardan Anadolu 'da Hititler zamanında asma ve şarabın büyük önem taşıdığı, M.Ö. 1800-1550 yıllarında bağcılığın çok gelişmiş olduğu dini merasimlerde ve sosyal yaşantıda üzüm ve şarabın tanrılara adak olarak sunulduğu kaydedilmektedir. Hititler bağ ve bahçe gibi varlıklarını korumak için bugünkü anlayışa uygun tarım yasalarını da uygulamışlardır. Yozgat Alişar 'da elde edilen kazılardan M.Ö. 1800-1600 yıllarına ait üzüm salkımı şeklinde şarap ve içki kabı bulunmuştur.
Bütün bunlara ek olarak Çorum Alacahöyük 'de kral mezarlarından M.Ö. 2300 yıllarına ait altın şarap bardağı ile şarap testisinin bulunması. Ege ve Marmara bölgesinde bağcılığın geliştiği yörelerde (Lapseki, Çanakkale, Bergama, Aliağa ve Dikili, Bozcaada, Çeşme, Karaburun ve Seferihisar 'da ) basılan paralar üzerinde üzüme, şarap kabına ve Amfora yer verilmiş olması bağcılığa verilen önemi göstermektedir. Osmanlı İmparatorluğu döneminde şarap için dinen yasak konduğundan elde edilen üzüm kuru ve yaş olarak tüketilirdi. Bir kısmı da pekmez, bulama, pestil, lokum ve köfter (üzüm şırasıyla nişasta kaynatılıp dökülerek kesildikten sonra kurutulan bir çeşit pestil) şeklinde değerlendirilirdi. Ancak şarap yasak olmakla birlikte bağcılık gerilemiş değildi. Şarap dinen yasak olmakla birlikte azınlıkların yaptığı şarap gizli olarak satılırdı.
Tarihte bağcılığın geliştiği Akdeniz ve Ege Denizi ülkelerinde şarapçılığında buna paralel olarak geliştiğini görüyoruz. Üzümün yetiştirilmesi ve besin olarak kullanılması çok eskilere dayanmakta, Nuh 'un Hazar Denizi kıyılarında asma yetiştirdiği İncil 'de yer almaktadır. İsrail halkının kuru üzüme güçlendirici besin olarak değer verdiği, festivallerde sunulduğu hatta vergilerini krala kuru üzüm olarak ödedikleri yine İncil'de geçmektedir. Londra 'da British Müzesinde bulunan ve tahminen M.Ö. 705-681 yıllarına ait bir taş kabartmada; Asur 'luların bağcılıkta çok ileri gittikleri ve asmalarını çardak şeklinde yetiştirdikleri görülmektedir. II. Babil Krallığı Hükümdarı Buhtunnasır (Nedukatnezar) tarafından karısını memnun etmek amacı ile Fırat nehri kenarına kurulan "Babilin Asma Bahçeleri" dünyanın yedi harikasından biridir. Bugün en küçük bir izine bile rastlanmayan bu bahçelerden her biri 2,5 metre yüksekliğinde ve yedi kat olarak yaptırılmıştır .
Görüldüğü gibi üzümün ve şarabın tarihi çok eskilere dayanmaktadır. Anadolu, bağcılığın hem öz vatanı hem de prehistorik devirlerinden beri ilerleyip yayılmış olduğu bir yerdir. İzmir 'de arkeolojik bulgularla ortaya çıkarılan eserler, Ege Bölgesinde bağcılığın Milattan 600-700 yıl önce yapıldığını kanıtlamaktadır.
ÖZELLİKLERİ
Çeşitli değerlendirme yöntemlerinin oluşu, iklim ve toprak istekleri yönünden çok seçici olmayışı, çok yıllık olması ve çoğalma yöntemlerinin kolay oluşu gibi etkenlerin etkisi ile Dünyadaki en yaygın kültür bitkilerinden biri üzümdür. Bileşimi ile ilgili verilere göre; karbonhidrat içeriği dolayısıyla(298 Cal) iyi bir enerji kaynağı, A,B1,B2,C vitaminleri, çeşitli mineral madde ve tuz içerdiğinden iyi bir besin, faydalı bir ilaçtır. Özelikle bedensel gelişme, deri ve saç beslenmelerinde iltihaplı, ateşli hastalıklar ve madensel tuz eksiklikleri, böbrek ve karaciğer hastalıklarında yararlılığı tıpça tespit edilmiştir. Bazı ülkelerde beslenme kürü olarak kullanılan rehabilitasyon merkezleri mevcuttur.
Tazesi yaz mevsimi sofralarında yaygın şekilde yer alan, kurusu yıl boyunca çeşitli şekillerde tüketilen üzüm meyvesini veren Üzüm asması, Fundagiller'dendir. Dünyanın beş kıtasında elmayla birlikte meyve üretimi için en çok kültürü yapılan bitkilerden biri olan üzüm asmasının anayurdu Anadolu'dur. Burada İÖ 3000 yıllarında bağcılık yapıldığına ilişkin bulgulara rastlanmıştır.
Binlerce çeşidi bulunan, yapraklarını döken çokyıllık tırmanıcı bir bitki olan asmaların, kökgövde, yan kökler, dip kökler ve kılcal köklerden oluşan sağlam ve ayrıntılı bir kök yapısı vardır. Kökgövdesinin uzantısı gibi görünen gövdesi toprak yüzeyinden başlayıp bitkinin tacında sona erer. Gövde, her yıl enine doğru gelişerek kalınlaşır.
Bitkinin kol, sürgün yaprak ve meyve ağırlığını taşıyacak duruma gelmesi 3-5 yıl alır. Bitkinin, taç kısmında iki ya da daha çok yaşlı organları olan ve yapısıyla gövdeye çok benzeyen kolları bulunur. Bunlar biryıllık çubukları, göz ve sürgünleri taşır. Bitkinin yeşil sürgünleri, kollardaki gözlerin sürmesiyle oluşur; günde birkaç santim büyüyerek gelişme sezonu sonunda metrelerce uzunluğa ulaşır.

Üzüm bitkisinin yaprak, sülük (tutunma organı) ve çiçek salkımlarını yeşil sürgünler taşır. Asma yaprakları, genellikle beş parçalı, üstü mumsu tabakayla örtülü ve yeşil renklidir. Çiçek salkımları, yeşil sürgünün 4.-6. boğumlarında ve bir yaprağın karşısında yer alır. Erdişi olan asmada, erkek ve dişi çiçekler aynı bitki üzerinde bulunur.
Salkım halindeki çiçeklerin olgunlaşmaya başlaması için sıcaklığın 16 dereceye yükselmesi gerekir. 18-21 derece sıcaklıklarda tam olgunlaşan çiçeklerde tozlaşma başlar. Böylece döllenen dişi çiçek salkımlarının %50'si tane tutar, döllenmeyen çiçekler kuruyup dökülür.
Salkımlar halinde olgunlaşan üzüm meyvesinin kabuğu, bitkinin çeşidine göre beyaz, siyah ya da bu iki rengin farklı tonlarındadır. Gene üzüm çeşitlerine göre ince ya da kalın olan kabuk, rengin yanı sıra meyvenin koku ve tanen maddesini taşımaktadır.
Meyvenin ortasında, sayısı 0-4 arasında değişen çekirdeği yer alır. Taze üzüm sofralık olarak pek makbul bir meyve olduğu gibi, kurutularak hoşaf, çeşitli tatlı, kek, çikolata ve pastaların yapımında kullanılır. Ayrıca çok geniş bir kullanım alanı olan üzüm çeşitleri şaraplık olarak değerlendirildiği gibi sucuk, pekmez, bulama, meyve suyu, şıra, sirke ve rakı ile diğer alkollü içkilerin yapımında kullanılmaktadır.
ÇEŞİTLERİ
ALFONS: Fransız orijinli, koyu mor, siyah puslu, iri taneli ve orta mevsimde olgunlaşan bir çeşittir. Marmara Bölgesinde Ağustos sonuna doğru olgunlaşır. Oldukça verimli olup çok salkım yapar. Kaliteli üzüm için özellikle sulanmayan bağlarda salkım seyreltmesi yapmak gerekir. Aksi halde ufak ve boncuklanmış salkımlar görülebilir. Asma üzerinde ve soğuk depoda muhafazaya uygundur. Siyah ve iri tanesi ile yüksek fiyattan alıcı bulur.
CARDİNAL : Kaliforniya da Flame TokayxAlphonse melezi olarak 1939 da elde edilmiştir. İri taneli, erkenci, kırmızı renkli bir çeşittir. Erkenci bir tipi özellikle örtü altı için güney bölgelerimiz için uygundur. Taban topraklarda çatlama görülebilir. Fazla yüklemede ise boncuklanma ve yetersiz renklenme görülür. İri ve kaliteli tane için bakım işlerini zamanında yapmak gerekir.
ÇAVUŞ : Anadolu orijinli ve çok sevilen bir üzüm çeşididir. Beyaz Çavuş, Pembe Çavuş ve Bozcaada Çavuşu gibi pekçok sinonimi vardır. Çekirdekleri küçük, içi boş ve tanede 1-3 adettir. Fizyolojik dişi olması sebebiyle mutlaka babalık çeşitlere (Karasakız, Balbal, Hafızali, Hamburg Misketi gibi)1/6 oranında bağda yer verilmelidir. İri taneli (6-7 gr) oval, sarı yeşil renkli, kabuk ince, şeffaf damarlı, pusludur. Erkenci sayılabilir. Marmarada Ağustos ortalrında olgunlaşır. Ancak iri yaprakları ve küllemeye hassas olması sebebiyle yaz budaması ve ilaçlamaların zamanında yapılması gerekir. Kendine has aranan bir aroması vardır.
MÜŞKÜLE: Marmara bölgesinde ve özellikle İznik te yaygın olarak üretimi yapılan beyaz taneli ve taneleri orta irilikte(4-5g) ve yuvarlak oldukça verimli çeşitlerimizdendir. Kabuk kalın,puslu, şeffaf ve sarı yeşil renklidir. Hasada yakın tanelerin güneş gören tarafı kızarır. Salkımları orta iri (400-500g), kanatlı, konik ve orta sıklıktadır. Asma üzerinde bekletmeye ve soğukta muhafazaya uygun bir çeşittir. Çok Geçci olup Razaki den 3-4 hafta sonra olgunlaşır.
RAZAKI: Çok yaygın sofralık çeşitlerimizdendir. 20 den fazla tip ve sinonimi vardır. Uzun oval şekilli ve çok iri taneli (6-7 gr) beyaz, 1-3 çekirdekli, az sulu-tatlı, kabuk kalın veya orta kalındır. 20-40 ppm veya GA ile (tane 2-3 mm iken) irilik artışı ve sap bağlantısı güçlendirilir. Marmara’da Eylül ün ilk haftası içinde olgunlaşır. Orta budamaya (4-5 göz) uygundur.
SULTANİ ÇEKİRDEKSİZ: Etli, az asitli, çekirdeksiz beyaz üzümdür. Manisa ve Denizli taraflarında sofralık ve kurutmalık yaygınolarak yetiştirilir. Ancak son yıllarda şarap yapımında da kullanılmaktadır. Manisa'da, Akdeniz ikliminin etkisi altındaki 200 m. yüksekliğindeki oldukça verimli kumlu topraklarda yüksek telli terbiye sistemi uygulanarak dikilmiştir Denizli'de, yine verimli killi topraklarda yetişltirilir. Ancak son yıllarda pazarlamada sorunlar yaşanmaktadır.
PEMBE GEMRE : Ege, Akdeniz ve Güney Doğu Anadolu da yaygın üretilen yerli çeşitlerimizdendir. Çok iri, sert dokulu, yuvarlak ve pembe tanelidir. Salkım güvesine karşı duyarlıdır. En geç olgunlaşan çeşitlerimizdendir.
İTALİA: İtalya kaynaklı sofralık bir çeşit olup "İdeal" adı ile de bilinir. BiconexHamburg Misketi melezidir. İri taneli, beyaz, kalın kabukludur ve Hamburg Misketinden aldığı kokuya sahiptir. Mantari hastalıklara hassastır. Yüksek terbiye (1-1.5 m) iyi sonuç verir. Marmara ve Ege bölgesine önerilir.
PERLETTE : ABD orijinli, ince kabuklu, gevrek etli, hafif aromalıdır. Çekirdeksiz olup GA uygulamaları ile tane iriliği ve yola dayanıklılığı artar. Ancak çatlama ve çürüme riski oluşur. Çok erkenci, sıcak yöreleri, derin-süzek toprakları sever. Ege ve Akdeniz yöresinde yaygındır.
HAMBURG MİSKETİ : Yabancı orijinli bir çeşit olmasına karşılık yıllarca Marmara ve İç Anadolu Bölgelerinde yetiştirilen orta iri taneli(4-5 g),siyah, yuvarlak şekilli ve orta kalın kabukludur. Tane içi etli,sulu, tatlı ve misket kokuludur. 2-3 çekirdekli, konik salkımlı, orta büyüklükte salkımlara sahiptir. Orta kuvvette gelişen asmaları çok verimlidir fakat çok yüklemeden kaçınılmalıdır aksi halde renklenme iyi olmaz. Hamburg misketi ayrıca Marmara bölgesinde Çavuş çeşidine tozlayıcı olarakta yaygın olarak kullanılmaktadır. Sofralık, şaraplık ve şıralık olarak kullanılabilen bir çeşittir.
ÇEKİRDEĞİ
Üzüm çekirdeği damar yozlaşmasını önler ve damarlarınızı sağlamlaştırır. Hipertansiyon, kalp krizi ve felç olasılığını minimale indirir. Diabetli ve varisli kişilere son derece yararlıdır. Gözü maküler dejenerasyon ve kataraktan korur. Üzüm çekirdeği sürekli bilgisayarın başında olan kişilerin göz sağlığının korunmasında da önemlidir.

Üzüm çekirdeği, DNA hasarını azaltarak kanser oluşum riskini de minimale indirir.

Üzüm çekirdeği, cildin bağdokusunda bulunan kollajeni sağlamlaştırır. Deriyi dinçleştirdiği için kozmetik sanayinde merhem olarak da kullanılır
 Üzüm çekirdeği. damarların kollajen dokusunu da sağlamlaştırdığı için damar sertliği ve damar sertliği ile ilgili çok sayıda hastalığı önler.
Üzüm çekirdeği, histamin salgısını azaltarak alerjiyi önler. Üzüm çekirdeği iltihabi prostaglandinlerin sentezini azaltarak romatizmal hastalıklar, ağrı ve endometrioz gibi durumlarda yararlı olurlar.
Üzüm çekirdeği şifa kaynağı

İnsan vücudu tarafından sentezlenemeyen Omega 3 ve Omega 6 yağ asitleri üzüm çekirdeği içinde bol miktarda bulunuyor.

Onsekiz Mart Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kenan Kaynaş, üzüm çekirdeğinin içerdiği Omega 3 ve Omega 6 yağ asitlerinin kanser oluşumunu önlediği gibi kalp damar ve şeker hastalarına şifa olduğunu, bu nedenle bu meyvenin çekirdeğiyle birlikte tüketilmesi gerektiğini söylemiştir.

Dekan Prof. Dr. Kaynaş, Bozcaada'da şaraplık üzüm çekirdeklerinin yağ içerikleri ile yağ kalitesinin belirlenmesi konusunda yaptıkları araştırmanın sonuçlarını  açıklamıştır. Bağlarda 8 farklı siyah üzüm, 4 farklı beyaz üzüm çeşidine ait 20 çekirdeğin özelliklerinin ve yağ asidinin incelendiğini kaydeden Prof. Dr. Kenan Kaynaş, üzüm çeşitlerinin çekirdeklerini ayrı ayrı toplayıp bunların yağlarını çıkararak laboratuar ortamlarında tüm yağ kompozisyonlarını ve bileşimlerini tek tek saptadıklarını söylemiştir.

İnsan vücudu tarafından sentezlenemeyen Omega 3 ve Omega 6 yağ asitlerinin üzüm çekirdeği içinde çok bol miktarda bulunduğunu saptadıklarını söyleyen Prof. Dr. Kaynaş  şunları söylemiştir:

"İnsan sağlığı üzerine yapılan araştırmalara göre Omega yağ asitlerinin kardiyovasküler sistem üzerine çok olumlu etkileri bulunmaktadır. Örneğin, Omega yağ asitlerinin kalp hastalıklarında, ikinci tip şeker hastalığında, prostat ve meme gibi çeşitli kanser vakalarında, obezitede ve iltihaplı eklem romatizması gibi hastalıkların önlenmesinde, kandaki iyi kolestrol oranının yükseltilmesinde önemli rol oynadığı anlaşılmıştır. Ayrıca üzüm çekirdeğinin tespit edilmiş en güçlü antioksidan olup, E vitamininden
50, C vitamininden 20 kat daha güçlü etkiye sahiptir. Üzüm çekirdeği antioksidan özelliği ile insan vücudunda kimyasal reaksiyonlar sonucu oluşan veya dışarıdan sigara, alkol, kirli havayla alınan zararlı maddeleri etkisiz hale getirerek serbest radikallerin nötralize edilmesini sağlar. Antioksidanlar ayrıca en etkin yaşlanmayı geciktirici maddelerden biridir."
Siyahı daha yararlı
Yemesi daha kolay olduğu için toplumun çekirdeksiz üzümü tercih ettiğini de dile getiren Prof. Dr. Kenan Kaynaş, “Üzüm çekirdeğini yemeyi herkes sevmez. Kırıldığında dişlerin arasına sıkışması nedeniyle yemesi de zordur. Böyle bir zorluk yaşanıyorsa çekirdeği çıkarıp ezerek toz haline getirmeli, günde bir çay kaşığı yenmeli. Balla birlikte tüketilmesi çok daha faydalıdır. Siyah üzüm, yağ asitleri, antioksidan özellikleriyle daha faydalı. Halkımız çekirdeksiz üzüm yerine çekirdekli üzümü tercih etmeli” dedi.
Üzüm çekirdeği hülasası (özütü) nedir?
Kara üzüm çekirdeğinden elde edilir. Üzüm çekirdeğinin temel görevi antioksidan olmasıdır. Vücudu, kendi içinde oluşan  ya da dış kaynaklı serbest oksijen radikallerinden ve diğer radikallerden korur. Üzüm çekirdeğinin antioksidan özellikleri çok tanınmış antioksidan vitaminler olan C vitamininden 20 kat ve E vitamininden ise 50 kat daha üstündür.
YARARLARI
"Üzüm bağışıklık sistemini kuvvetlendirmektedir.

Böbrek ve karaciğerin işlevini artırır, karaciğer hastalıkları ve kansızlığın tedavisinde etkilidir. Kanın temizlenmesine, vücutta yağların erimesine yardımcı olur.

Vücutta biriken zararlı maddelerin dışarı atılmasını sağlar.

Yağlı bileşiklerin kılcal birikmesini engelleyerek ve kanı sulandırarak kalp-damar sisteminin düzenli çalışmasına yardımcı olur. İçerdiği resveratrol maddesi sayesinde kansere karşı vücudu korumakta görev almaktadır. Vücudu virüslere karşı dirençli hale getirir. Kabuk ve çekirdekleri mideye zarar vermeden sindirimi hızlandırır, bağırsak sisteminin çalışmasını düzenler, bağırsak sancısını giderir.
Cüzzamdan kurtulmak için bolca kuru üzüm yenilmelidir.

Hamilelik veya bacaktaki şişliklerin giderilmesinde ekşi üzüm suyu lapası şiş uzuvlara sarılmalıdır. Genel vücut zayıflığını giderir.

İçerdiği besin, vitamin ve mineraller sayesinde güzellik iksiri ve zayıflama rejimlerinde kullanılmaktadır.

Beyinin enerji kaynağıdır.

Cildin taze ve temiz bir görünüm almasını sağlar, alerji ve kireçlenmelerde iltihap oluşumunu engeller. İçerdiği biflavonoidler sayesinde C vitamininin etkinliğini artırır.

Kuru üzüm ağız kokularını gidermekte, akciğer hastalığına, sinir bozukluğuna, unutkanlığa, kansızlığa, karaciğer zafiyetine, ses kısıklığına iyi gelmektedir.

Üzüm yaprağı suyu dizanteriye ve göz nezlesine karşı şifalı gelmektedir. Taze üzüm anne sütünü çoğaltmaktadır. Böbrek hastalıklarına taze üzüm iyi gelmektedir. Kansere karşı bol bol taze üzüm yenilmelidir.

Tatlı üzüm cinsel gücü kuvvetlendirir. Taze üzümle kuru üzüm birlikte yenirse bağırsak hastalıklarına ve kolite iyi gelmektedir. Kara üzüm, kalp, karaciğer, dalak, mide ve dimağ hastalıklarına şifa verir, kalbi kuvvetlendirir, nefes darlığına iyi gelir.

Damar sertliğine kuru üzüm iyi gelmekte, öksürüğü kesmekte, safrayı izale etmekte, balgamı gidermekte, ağız içi yaralarını iyileştirmektedir.

Kuru üzüm baş ağrısını dindirmekte, idrar yolları iltihaplanmasına şifalı olmaktadır.

Genel zayıflığa kuru üzüm iyi gelmektedir.

Vücudun aşırı derecede yorgunluğu ve bitkinliğinde kuru üzüm hoşafı içilmelidir.

Kuru üzüm iç yağ ile dövülüp derin ve iltihaplı yaralar üzerine konursa, iltihabı dışarı çıkarır, siğillerin üzerine konursa eritir. Kuru üzüm el ayak titremesine ve sinir zafiyetine iyi gelir, ses kısıklığını giderir.

Kuru üzüm hoşafı adet kanını söktürür, vereme ve basura iyi gelmekte, öksürüğü kesmekte, kireçlenmeyi önlemektedir. Aşırı adet kanamasını önlemek için kuru üzüm yenilmelidir. Kuru üzüm bağırsak iltihaplarına şifalı gelmektedir. Kuru üzüm vücudu şişmanlatır, günlük ile yenirse insanı zekileştirir, unutkanlığı gidermektedir.

Çekirdeği çıkartılmış siyah kuru üzüm adet kanamasını söktürür. Üzüm yapraklarının suyu kan tükürmeye ve mide sancısına şifalı olmaktadır. Kuru üzüm sesi açar, asabı kuvvetlendirir. Bağırsak sancısına karşı üzüm yenilmelidir. Cüzama karşı kuru üzüm iyi gelmektedir. Diş ağrısına karşı üzümle sarımsak kaynatılıp gargara yapılmalıdır. Üzüm yüksek tansiyonu düşürür, kabızlığı giderir, hamilelerin mide bulantısını önler."
Bilimsel açıklamalar 
2005 yılında Amerika’da yapılan bir arastırmada üzüm suyunun beyin hücrelerini koruyabilecegi ve farelerde yapılan denemelerde üzüm suyunun zihinsel ve fiziksel yaslanmayı geciktirebilecegi ileri sürülmektedir (Shukitt-Hale ve ark., 2006).Son zamanlarda yapılan çalısmalar üzüm çekirdeginin tespit edilebilmis en güçlü antioksidan oldugunu, bunun yanında insan saglıgı açısından birçok faydalı maddeiçerdigini ortaya koymustur. Üzüm çekirdeginin damar sertligini önledigi, hipertansiyon, kalp krizi ve felç olasılıgını düsürdügü bildirilmistir.

İnsan beslenmesinde önemli bir yere sahip olan üzümün insan saglıgına faydaları süphesiz yadsınamaz. Özellikle son zamanlarda artan hastalıklara karsı dogal beslenme yöntemlerinin önerildigi herkes tarafından bilinmektedir. Üzümün antioksidan maddeler bakımından zengin olusu önemini bir kat daha arttırmaktadır. Bu nedenle, üzümün yas veya kuru olarak ya da diger degerlendirme sekilleriyle tüketiminin arttırılması gerekmektedir. Üzüm, tek başına bir eczane gibidir.

Ordu Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Turan Karadeniz, A, B1, B2, C vitamininin yanı sıra bünyesinde potasyum, magnezyum içeren üzümün insan sağlığı açısından tek başına bir eczane olduğunu söyledi.

Üzümün yararlarının sayılamayacak kadar çok olduğunu dile getiren Prof. Karadeniz, özellikle baş ağrısı ve kansere karşı üzümün koruyucu etkisi olduğunu dile getirdi.



”Sara’ya iyi geliyor”
Üzümün kireçlenmeyi de önlediğini belirten Prof. Dr. Karadeniz, şunları kaydetti:

"Taze üzüm yenilerek dizlerdeki kireçlenme önlenir, romatizma ve mafsal iltihabına faydalıdır. Fil hastalığında üzüm ağacının külü sirke ile karıştırılıp şişlik üzerine konursa faydalı gelir. İktidarsızlığa kuru üzüm iyi gelmektedir.Sedef hastalığında kuru üzüm lapası yaralara sürülürse şifalı olur. Üzüm yaprağı usaresi suyla karıştırılıp saçlar yıkanırsa saçları uzatır. Damar sertliğine karşı üzüm hoşafı içilmelidir.

Saraya karşı üzüm hoşafı iyi gelir. Üzüm pekmezi akciğer veremine, asap bozukluğuna, kansızlığa, karaciğer zafiyetine iyi gelir. Zindeleşmek için üzüm pekmezi içilmelidir. Üzüm pekmezi içilirse ayaktaki yaralara faydalı olur. Dizanteriye karşı üzüm yaprağı usaresinden içilmelidir. Göz nezlesinde arpa unu ile üzüm yaprağı su ile hamur yapılarak göz üzerine konursa şifalı olur. Kan tükürmeye karşı üzüm yaprağı suyu içilmelidir. Baharda asmaların kesilen yerlerinden akan su egzama, bağırsak kanamaları, deri ve göz hastalıklarına karşı deva olarak kullanılır. Tohumlarından elde edilen üzüm yağı ishale karşı tavsiye edilmektedir. Üzüm yorgunluk gidericidir, beden ve zihin gücünü artırır, gözün görme gücünü destekler. Sinirleri yatıştırır, karaciğeri güçlendirir, kalp büyümesini önler, hazmı kolaylaştırır, kabızlığı giderir, tansiyonu düşürür ve tansiyonu düzenler. Üzüm basura ve romatizmaya iyi gelir. Taze üzüm çok yenirse şişmanlatır. Kuru üzüm kan yapar, cildi güzelleştirir, kanı tazeler. Sivilceleri yok eder. nekahet dönemini kısaltır."

Prof. Dr. Karadeniz, "Koruk (ekşi üzüm) henüz olgunlaşmamış, ekşi, ham üzümdür. Üzüm koruğu suyu kalp rahatsızlıklarına ve ülsere iyi gelmektedir. Ezilmiş koruk üzüm kanserli uzva konulursa şifalı olmaktadır. İştah açar, göz ağrılarını dindirir. Kurdeşen hastalığına karşı koruk şerbeti peynir suyuyla içilmelidir. Fil hastalığında ekşi üzüm suyu sirke ile lapa şeklinde bacağa bağlanırsa şifa elde edilir. Hamilelikten kaynaklanan ayak ve bacak şişmelerinde koruk üzüm suyuna batırılan bir bez bu uzuvlar üzerine bağlanırsa şişler iner. Ham üzüm suyundan üç bardak aç karnına içilirse böbrek taşlarını eritir. Ham üzüm suyu fazla safra salgısını ve safradan kaynaklanan baş ağrısını keser. Ham üzüm suyu karaciğere faydalıdır. Asma yaprağı içerdiği tanen ile kabız, haricen ise kan durdurucu, sivilcelerde cerahat toplayıcı etki gösterir. Haricen taze yapraklar tavsiye edilirken, dahilen ise
50 gram yaprak 1 litre suda kaynatılıp günde 3-4 bardak içilir" şeklinde konuştu.
Üzüm, kalp ve kanser riskini düşürür, bağışıklık sistemini güçlendirir ve vücudu enfeksiyonlara karşı korur. Üzümde bulunan şeker, vücutta çok çabuk parçalanarak enerji verir. Üzümü en gözde meyve yapan bir diğer özelliği de kanda oksijen taşınmasını sağlayan hemoglobin hücrelerinin oluşumunda gerekli olan demir içermesi ve böbreklerin çalışması için uyarmasıdır. Kalp atışlarını düzenleyen potasyum açısından da zengin olan üzüm, vücutta oluşan toksit maddelerin atılması ve alkali asit dengesinin sağlanması için de kullanılmaktadır.
Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Gıda Bölümü tarafından yapılan bir araştırmada, içerisinde olduğu, içerdiği vitaminler, mineraller, aminoasitler ve antioksidan fenolik bileşikler nedeniyle sağlıklı ve dengeli beslenmede mutlaka tüketilmesi gereken gıdalardan birisi olduğu belirtildi.
Üzümün bağışıklık sistemini kuvvetlendirdiği, böbrek ve karaciğerin işlevini artırdığını, karaciğer hastalıkları ve kansızlığın tedavisinde yardımcı olduğu kaydedilen araştırmada, üzüm suyunun aynı zamanda kanın temizlenmesine, vücutta yağların erimesine, vücutta biriken zararlı maddelerin dışarı atılmasına, yağlı bileşiklerin kılcal damarlarda birikmesini engelleyerek ve kanı sulandırarak kalp damar sisteminin düzenli çalışmasına yardımcı olduğu vurgulandı.
Kalori değeri yüksek olan üzüm, kalsiyum, potasyum, sodyum ve demir yönünden zengin olduğu gibi, A, B1, B2, ve C vitaminleri açısından da önemli bir besin kaynağıdır.
Üzümün kabuğu, içeriği ve çekirdeğinin ortalama 20 civarında değişik antioksidan madde ihtiva ettiği belirtilmektedir.Üzümün kabuğunda kremortartar, asitik tanen, selüloz ve az miktarda protein ile mineraller vardır.
Üzüm bir beyin gıdasıdır; beyin ve sinir metabolizmasını destekler. Gergin sinirler için birebirdir. Öğleden sonra yiyeceğiniz bir miktar üzüm, vücudunuzu hattâ zihninizi bile günün geri kalan kısmında zindeleştirir.
Üzümün içinde bulunan demir, kansızlığa karşı da bir ilaç gibidir. Zehirli ve zararlı bir madde olan "üre"nin de vücutta birikmesine engel olarak onu vücuttan atar.
Üzüm, şişmanlar ve şeker hastalarının uzak durması gereken bir meyvedir ancak  bebek bekleyen anne adaylarının tüketmeleri çok yerindedir.Yüksek besin değeri ve kolay sindirilmesi yönünden "nebatî süt" diye nitelendirilir. Bileşimi bakımından anne sütüne yakındır, sadece yağı eksiktir.
ALLAH'IN ÜZÜMDE YARATTIĞI DETAY
Aynı kuru topraktan çıkan, aynı su ile sulanan meyve ve sebzeler inanılmaz bir çeşitliliğe sahiptir. Meyvelerin ve sebzelerin lezzetleri, kokuları ve tatları düşünüldüğünde akla böyle bir çeşitliliğin nasıl ortaya çıktığı sorusu gelecektir. Aynı topraktan, aynı suyu ve mineralleri kullanarak, farklı tadı ve kokuları yüzyıllardır hiç şaşırmadan ve birbirlerine karıştırmadan tutturanlar, elbette ki üzümlerin, karpuzların, kavunların, kivilerin, ananasların kendileri değildir. Bu benzersiz lezzeti, görünüş ve tadı onlara Allah vermektedir.
Gerek hayvanlar gerekse insanlar, bitkilerin üretmiş olduğu besinleri tüketerek hayatlarını sürdürebilecek enerjiyi elde ederler. Allah, bitkileri tüm canlılara fayda vermek için yaratmıştır. Bu nimetlerin çoğu da insan için özel olarak tasarlanmıştır. Çevremize, yediklerimize bakarak düşünelim. Üzüm asmasının kupkuru sapına bakalım, incecik köklerine… 
En ufak bir çekme ile kolayca kopabilecek görünümdeki bu kupkuru yapıdan, kilolarca ağırlıkta, insana lezzet vermek için rengi, kokusu, tadı, kısacası herşeyi özel olarak tasarlanmış sulu üzümler çıkar. Yine kuru topraktan çıkan bu sulu meyve, insanın onun suyuna tam ihtiyaç duyacağı bir mevsimde, yani yazın oluşur. Meyvelerin incecik kökleri, kara topraktan çektikleri kimyasal maddeleri fotosentez işlemi sonucunda son derece faydalı besin maddelerine dönüştürürler.
Bu şekilde düşünerek yeryüzündeki bitkilerin tümünü inceleyebiliriz. Bu incelemenin sonunda elde ettiğimiz sonuç, bitkilerin insanlar ve tüm canlılar için özel olarak tasarlanmış, yani yaratılmış olduklarıdır. Alemlerin Rabbi olan Allah tüm besinleri canlılar için var etmiştir ve bunları, her birinin tadı, kokusu, faydası çeşit çeşit olacak şekilde yaratmıştır. Bu da Allah'ın yaratmadaki gücünü ve eşsiz sanatını gösterir. Bir Kuran ayetinde şöyle bildirilmiştir:
"Yerde sizin için üretip-türettiği çeşitli renklerdekileri de (faydanıza verdi). Şüphesiz bunda, öğüt alıp düşünen bir topluluk için ayetler vardır." (Nahl Suresi, 13)

Allah, Kuran'da insanlara dünya ve âhirette verdiği nimetlerden söz ederken üzümü de zikretmiştir.
Onunla sizin için ekin, zeytin, hurmalıklar, üzümler ve meyvelerin her türlüsünden bitirir. Şüphesiz bunda, düşünebilen bir topluluk için ayetler vardır. (Nahl Suresi / 11)
BİR SALKIM ÜZÜM ÜZERİNE DÜŞÜNCELER
Birçok özelliğinden bahsettiğimiz üzüm, Allah’ın yarattığı  sayısız nimetlerden sadece bir tanesidir. Bir tek üzüm tanesi bile Allah’ ın yaratmadaki aklını, gücünü ve üstünlüğünü anlamamız için yeterlidir. Allah ‘ın çamurlu topraktan çıkardığı üzüm, hem tat hem görüntü hem de insan vücuduna sağladığı faydalar açısından birçok özelliğe sahiptir. Üzüm çekirdeği, bağ dokusunu güçlendirir. Üzümün kabuğu, içeriği ve çekirdeğinin ortalama 20 civarında değişik antioksidan madde ihtiva ettiği belirtilmektedir.
Vücudumuzda da üretilerek cildi koruyan, halsizliği ve hafıza zayıflığını önleyen antioksidanlar, Allah'ın insanların yaşaması için kusursuzca yarattığı nimetlerden bazılarıdır. Yediğimiz tüm yiyecekleri yaratan Yüce Allah, yaşamımız boyunca ihtiyaç duyduğumuz tüm vitaminleri de bu yiyecekler içinde var etmiştir. Bir Kuran ayetinde şöyle bildirilmektedir:

”Eğer Allah'ın nimetini saymaya kalkışacak olursanız, onu bir genelleme yaparak bile sayamazsınız…” (Nahl Suresi, 18),
 Allah küçücük bir üzüm çekirdeğini sebep kılarak, canlılar için birbirinden güzel lezzette salkım salkım, rengarenk üzümler çıkarmaktadır. Ve çeşit çeşit meyveler…Bu yaratılan nimetlerin çoğu da insanlar için özel olarak tasarlanmıştır. Çevremize baktığımızda gördüğümüz herşeyde Allah ‘ın yaratmadaki üstünlüğünü ve detayını görebiliriz.  Soframızdaki yiyeceklere, bahçemizdeki bitkilere bakarak düşünelim. Üzüm asmasının kupkuru sapına bakalım, incecik köklerine… En ufak bir çekme ile kolayca kopabilecek görünümdeki bu kupkuru yapıdan elli altmış kilo ağırlığında, insana lezzet vermek için rengi, kokusu, tadı, kısaca herşeyi özel olarak tasarlanmış sulu üzümler çıkar. Bu Allah’ın eşsiz yaratmasıdır. Yaratılan her nimet  yaşamımızın devam edebilmesi için çok hassas dengelerle yaratılmıştır. Allah, insanı düşünme yeteneğiyle birlikte yaratmıştır. Düşünme yeteneğine sahip tek canlı insandır. İnsan düşünerek  Allah’a olan yakınlığını ve şükrünü arttırır. Ayrıca insan düşünerek acizliğini de farkeder, daha çok Allah’ a sığınır . Sürekli olarak kendini yaratan ve kendisine sayısız nimet bahşeden Rabbi’nin rızasını kazanmak için çaba sarfeder.
... Rabbim, bana, anne ve babama verdiğin nimete şükretmemi ve hoşnut olacağın salih bir amelde bulunmamı ilham et ve beni rahmetinle salih kulların arasına kat. (Neml Suresi, 19)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder