KIYAMET GÜNÜNÜN NE ZAMAN OLACAĞINI YALNIZCA ALLAH BİLİR
Kıyamet-saatinin ilmi O’na döndürülür. O’nun ilmi olmaksızın, hiç bir meyve tomurcuğundan çıkmaz, hiç bir dişi gebe kalmaz ve doğurmaz da. Onlara: “Benim ortaklarım nerede” diye sesleneceği gün, dediler ki: “Sana arzettik ki, bizden hiç bir şahid yok.” (Fussilet Suresi, 47)
Şüphesiz o hüküm (fasl) günü, belirlenmiş bir vakittir. (Nebe Suresi, 17)
Saatin (kıyametin) ne zaman demir atacağını (gerçekleşeceğini) sorarlar. De ki: “Onun ilmi yalnızca Rabbimin katındadır. Onun süresini O’ndan başkası açıklayamaz. O, göklerde ve yerde ağırlaştı. O, size apansız bir gelişten başkası değildir.” Sanki sen, ondan tümüyle haberdarmışsın gibi sana sorarlar. De ki: “Onun ilmi yalnızca Allah’ın katındadır. Ancak insanların çoğu bilmezler.” (A’raf Suresi, 187)
Göklerin ve yerin gaybı Allah’a aittir. (Kıyamet) Saatin(in) emri de yalnızca (süratli) göz açıp kapama gibidir veya daha yakındır. Şüphesiz, Allah her şeye güç yetirendir. (Nahl Suresi, 77)
Kıyamet saatinin bilgisi, şüphesiz Allah’ın katındadır. Yağmuru yağdırır; rahimlerde olanı bilir. Hiç kimse, yarın ne kazanacağını bilmez. Hiç kimse de, hangi yerde öleceğini bilmez. Hiç şüphesiz Allah bilendir, haberdârdır. (Lokman Suresi, 34)
İnsanlar, sana kıyamet-saatini sorarlar; de ki: “Onun bilgisi yalnızca Allah’ın katındadır.” Ne bilirsin; belki kıyamet-saati pek yakın da olabilir.
(Ahzab Suresi, 63)
Onlar: “Eğer doğru sözlü iseniz, bu va’d(ettiğiniz azab) ne zamanmış?” derler. De ki: “Sizin için belirlenmiş bir gün vardır ki, ondan ne bir an ertelenebilirsiniz, ne de (bir an) öne alınabilirsiniz. (Sebe Suresi, 29-30)
Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların mülkü kendisinin olan (Allah) ne yücedir. Kıyamet-saatinin ilmi O’nun katındadır ve O’na döndürüleceksiniz. (Zuhruf Suresi, 85)
“O ne zaman demir atacak?” diye, sana kıyamet-saatini soruyorlar. Onunla ilgili bilgi vermekten yana, sende ne var ki… En sonunda o (ve onunla ilgili bilgi), Rabbine aittir. (Nazi’at Suresi, 42-44)
Derler ki: “Eğer doğru söylüyorsanız, şu tehdit (ettiğiniz azab) ne zamanmış?” De ki: “(Bununla ilgili) Bilgi ancak Allah’ın katındadır. Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım.” (Mülk Suresi, 25-26)
O yaklaşmakta olan yaklaştı. Onu Allah’ın dışında ortaya çıkaracak başka (hiç bir güç yoktur). (Necm Suresi, 57-58)
KIYAMET GÜNÜ KESİN BİR GERÇEKTİR
Bizim, göğü kitabın sahifelerini katlar gibi katlayacağımız gün, ilk yaratmaya başladığımız gibi, yine onu (eski durumuna) iade edeceğiz. Bu, bizim üzerimizde bir vaiddir. Elbette, biz yapıcılarız. (Enbiya Suresi,104)
Vakıa (kesin bir gerçek olan kıyamet) vuku bulduğu zaman, Onun vukuuna (gerçekleşmesine artık) yalan diyecek yoktur. (Vakıa Suresi, 1-2)
Şüphesiz, size vaadedilen gerçekleşecektir. (Mürselat Suresi, 7)
De ki: “Allah sizi diriltiyor, sonra sizi öldürüyor, sonra kendisinde hiç bir kuşku olmayan kıyamet günü O sizi bir araya getirip-toplayacaktır. Ancak insanların çoğu bilmezler.” (Casiye Suresi, 26)
KIYAMET SAATİNDEN KAÇIŞ YOKTUR
Suçlu-günahkarlar ateşi görmüşlerdir, artık içine kendilerinin gireceklerini de anlamışlardır; ancak ondan bir kaçış yolu bulamamışlardır. (Kehf Suresi, 53)
YAKLAŞARAK GELMEKTEDİR
O yaklaşmakta olan yaklaştı. (Necm Suresi, 57)
İnsanları sorgulama (zamanı) yaklaştı, kendileri ise gaflet içinde yüz çeviriyorlar. (Enbiya Suresi,1)
Ki Allah, hak olmak üzere Kitabı ve mizanı indirdi. Ne bilirsin; belki kıyamet-saati pek yakındır. (Şura Suresi, 17)
APANSIZ GELECEKTİR
Onlar, hiç şuurunda değilken kendilerine apansız geliverecek olan kıyamet-saatinden başkasını mı gözlüyorlar? (Zuhruf Suresi, 66)
Artık onlar, kıyamet-saatinin kendilerine apansız gelmesinden başkasını mı gözlüyorlar? İşte onun işaretleri gelmiştir. Fakat kendilerine geldikten sonra öğüt alıp-düşünmeleri onlara neyi sağlar? (Muhammed Suresi, 18)
Hayır, onlara apansız gelecek de, böylece onları şaşkına çevirecek; artık ne onu geri çevirmeye güçleri yetecek ve ne onlara süre tanınacak. (Enbiya Suresi,40)
Onlar, yalnızca tek bir çığlıktan başkasını gözetmezler, onlar birbirleriyle çekişip-dururken o kendilerini yakalayıverir. Artık ne bir tavsiyede bulunmağa güç yetirebilirler, ne ailelerine dönebilirler. (Yasin Suresi, 49-50)
TEK BİR ÇIĞLIKTAN İBARETTİR
İşte o, yalnızca bir tek çığlıktan ibarettir; artık kendileri (diriltilmiş olarak) bakıp duruyorlar. (Saffat Suresi, 19)
Onlar, yalnızca tek bir çığlıktan başkasını gözetmezler, onlar birbirleriyle çekişip-dururken o kendilerini yakalayıverir. (Yasin Suresi, 49)
O gün, o çığlığı bir gerçek (hak) olarak işitirler. İşte bu, (dirilip kabirlerden) çıkış günüdür. (Kaf Suresi, 42)
DAHA ÖNCE NE TANINMIŞ, NE GÖRÜLMÜŞTÜR
Öyleyse sen onlardan yüz çevir. O çağırıcının ‘ne tanınmış, ne görülmüş’ bir şeye çağıracağı gün... (Kamer Suresi, 6)
KIYAMET GÜNÜ HERŞEY APAÇIK OLARAK ORTAYA ÇIKACAKTIR
“Andolsun, sen bundan gaflet içindeydin; işte Biz de senin üzerindeki örtüyü açıp-kaldırdık. Artık bugün görüş-gücün keskindir.” (Kaf Suresi, 22)
KIYAMET GÜNÜ İNSANLARI AYIRMA GÜNÜDÜR
Bu ayırma gününü sana ne bildirdi? O gün, yalanlayanların vay haline. (Mürselat Suresi, 14-15)
O aşağılatıcı, yücelticidir. (Vakıa Suresi, 3)
Derler ki: “Eyvahlar bize; bu, din günüdür.” “Bu, sizin yalanladığınız (mü’mini kafirden, haklıyı haksızdan) ayırma günüdür.” (Saffat Suresi, 20-21)
KIYAMET GÜNÜNÜN TASVİRİ
Bizim, göğü kitabın sahifelerini katlar gibi katlayacağımız gün, ilk yaratmaya başladığımız gibi, yine onu (eski durumuna) iade edeceğiz. Bu, bizim üzerimizde bir vaiddir. Elbette, biz yapıcılarız. (Enbiya Suresi,104)
Artık sur’a tek bir üfürülüşle üfürüleceği. Yeryüzü ve dağlar yerlerinden oynatılıp kaldırılacağı, ardından tek bir çarpma ile birbirlerine çarpılıp parça parça olacağı zaman. İşte o gün, vakıa (bir gerçek olan kıyamet) artık vukubulmuş (gerçekleşmiş)tur. Gök yarılıp-çatlamıştır; artık o gün, ‘sarkmış-za’fa uğramıştır.’ (Hakka Suresi, 13-16)
Yıldızlar ‘örtülüp (ışıkları) silindiği’ zaman, Gök yarıldığı zaman Dağlar, kökünden sökülüp savurulduğu zaman, Ve resuller de (şahitlik için) belli bir vakitte getirildiği zaman (Mürselat Suresi, 8-11)
Sur’a üfürüleceği gün, artık siz dalga dalga geleceksiniz. O sırada gök açılmış ve kapı kapı olmuştur. Dağlar yürütülmüş, artık bir serab oluvermiştir. (Nebe Suresi, 18-20)
Ve dağlar darmadağın olup ufalandığı, erken toz duman halinde dağılıp-savrulduğu, (Vakıa Suresi, 5-6)
Gökyüzünün erimiş maden gibi olacağı gün; Dağlar da (etrafa uçuşmuş) rengarenk yün gibi olacak. (Mearic Suresi, 8-9)
Yer, o şiddetli sarsıntısıyla sarsıldığı, Yer, ağırlıklarını dışa atıp-çıkardığı, Ve insan: “Buna ne oluyor?” dediği zaman; O gün (yer), haberlerini anlatacaktır. Çünkü senin Rabbin, ona vahyetmiştir. (Zelzele Suresi, 1-5)
KIYAMET GÜNÜ İNSANLAR KABİRLERİNDEN ÇIKIP TOPLANIRLAR
Sur’a üfürülmüştür; böylece onlar kabirlerinden (diriltilip) Rablerine doğru (dalgalar halinde) süzülüp-giderler. (Yasin Suresi, 51)
Gözleri ‘zillet ve dehşetten düşmüş olarak’, sanki ‘yayılan’ çekirgeler gibi kabirlerinden çıkarlar. Boyunlarını çağırana doğru uzatmış olarak koşarlarken, kafirler derler ki: “Bu, zorlu bir gün.” (Kamer Suresi, 7-8)
Onların tümünü toplayacağımız gün; sonra şirk koşanlara diyeceğiz ki: “Nerede (o bir şey) sanıp da ortak koştuklarınız?” (En’am Suresi, 22)
O gün, onların tümünü bir arada toplayacağız, sonra şirk katanlara: “Yerinizden ayrılmayınız; siz de, şirk koştuklarınız da” diyeceğiz. Artık onların arasını açmışızdır. Şirk koştukları derler ki: “Siz bize ibadet ediyor değildiniz.” (Yunus Suresi, 28)
Sur’a üfürüleceği gün, artık siz dalga dalga geleceksiniz. (Nebe Suresi, 18)
Dağları yürüteceğimiz gün, yeri çırılçıplak (dümdüz olmuş) görürsün; onları bir arada toplamışız da, içlerinden hiç birini dışarda bırakmamışızdır. Onlar senin Rabbine sıra sıra sunulmuşlardır. Andolsun, siz ilk defa yarattığımız gibi bize gelmiş oldunuz. Hayır, bizim size bir kavuşma-zamanı tesbit etmediğimizi sanmıştınız değil mi? (Kehf Suresi, 47-48)
Biz o gün, bir kısmını bir kısmı içinde dalgalanırcasına bırakıvermişiz. Sur’a da üfürülmüştür, artık onların tümünü bir arada toparlamışız. (Kehf Suresi, 99)
GÖKLERDE VE YERDE OLAN HERKES KORKUYA KAPILMIŞTIR
Sur’a üfürüleceği gün, Allah’ın dilediği kimseler dışında, göklerde ve yerde olan herkes artık korkuya kapılmıştır ve her biri ‘boyun bükmüş’ olarak O’na gelmişlerdir. (Neml Suresi, 87)
KAFİRLER SİMALARINDAN TANINIRLAR
(Çünkü o gün) Suçlu-günahkarlar, simalarından tanınır da alınlarından ve ayaklarından yakalanırlar. (Rahman Suresi, 41)
Gözleri ‘korkudan ve dehşetten düşük’, kendilerini de zillet sarıp-kuşatmış. Oysa onlar, (daha önce) sapasağlam iken secdeye davet edilirlerdi. (Kalem Suresi, 43)
Sur’a üfürüleceği gün, biz suçlu-günahkarları o gün, (yüzleri kara, gözleri) gömgök (kaskatı ve kör) olarak’ toplayacağız. (Taha Suresi, 102)
KAFİRLERİN YÜZLERİ KAPKARADIR
Kıyamet günü, Allah’a karşı yalan söyleyenlerin yüzlerinin kapkara olduğunu görürsün. Büyüklenenler için cehennemde bir konaklama yeri mi yok? (Zümer Suresi, 60)
GÖZLERİ DEHŞET İÇİNDEDİR
(Ey Muhammed,) Allah’ı sakın zulmedenlerin yapmakta olduklarından habersiz sanma, onları yalnızca gözlerin dehşetle belireceği bir güne ertelemektedir. Başlarını dikerek koşarlar, gözleri kendilerine dönüp-çevrilmez. Kalbleri (sanki) bomboştur. (İbrahim Suresi, 42-43)
MÜMİNLER NURLARINDAN TANINIRLAR
O gün, mü’min erkekler ile mü’min kadınları, nurları önlerinde ve sağlarında koşarken görürsün. “Bugün sizin müjdeniz, içinde ebedi kalıcılar (olduğunuz), altından ırmaklar akan cennetlerdir.” İşte ‘büyük kurtuluş ve mutluluk’ budur. O gün, münafık erkekler ile münafık kadınlar, iman edenlere derler ki: “(Ne olur) Bize bir bakın, sizin nurunuzdan birazcık alıp-yararlanalım.” Onlara: “Arkanıza (dünyaya) dönün de bir nur arayıp-bulmaya çalışın” denilir. Derken aralarında kapısı olan bir sur çekilmiştir; onun iç yanında rahmet, dış yanında o yönden azab vardır. (Hadid Suresi, 12-13)
O gün, öyle yüzler vardır ki apaydınlıktır; Güler ve sevinç içindedir. (Abese Suresi, 38-39)
Ey iman edenler, Allah’a kesin (nasuh) bir tevbe ile tevbe edin. Olabilir ki, Allah sizin kötülüklerinizi örter ve altından ırmaklar akan cennetlere sokar. O gün Allah, Peygamberi ve onunla birlikte iman edenleri küçük düşürmeyecektir. Nurları, önlerinde ve sağ yanlarında koşar-parıldar. Derler ki: “Rabbimiz nurumuzu tamamla, bizi bağışla. Şüphesiz Sen, her şeye güç yetirensin.” (Tahrim Suresi, 8)
KIYAMET GÜNÜ ALLAH’IN İZNİ OLMADAN KİMSE SÖZ SÖYLEYEMEZ
(Kıyametin) Geleceği günde, O’nun izni olmaksızın, hiç kimse söz söyleyemez. Artık onlardan kimi ‘bedbaht ve mutsuz’, (kimi de) mutlu ve bahtiyardır. (Hud Suresi, 105)
O gün, kendisinden sapma imkanı olamayan çağırıcıya uyacaklar. Rahman (olan Allah)a karşı sesler kısılmıştır; artık bir hırıltıdan başka bir şey işitemezsin. (Taha Suresi, 108)
ALLAH’IN İZNİ OLMADAN KİMSE KİMSEYE BİR YARAR SAĞLAYAMAZ
O gün, Rahman (olan Allah)’ın kendisine izin verdiği ve sözünden hoşnut olduğu kimseden başkasının şefaati bir yarar sağlamaz. (Taha Suresi, 109)
(Böyle bir günde) Hiç bir yakın dost bir yakın dostu sormaz. (Mearic Suresi, 10)
Kişi o gün, kendi kardeşinden kaçar; Annesinden ve babasından, (Abese Suresi, 34-35)
O gün, onlardan her birisinin kendine yetecek bir işi vardır. (Abese Suresi, 37)
“Siz, O’nun dışında dilediklerinize ibadet edin.” De ki: “Gerçekten hüsrana uğrayanlar, kıyamet günü hem kendilerini, hem yakınlarını hüsrana uğratanlardır. Haberiniz olsun; bu apaçık olan hüsranın kendisidir.” (Zümer Suresi, 15)
KIYAMET GÜNÜ SORGULANIRLAR VE ALLAH’A EŞ KOŞTUKLARI ORTAKLARINDAN AYRILIRLAR
Onların tümünü toplayacağımız gün; sonra şirk koşanlara diyeceğiz ki: “Nerede (o bir şey) sanıp da ortak koştuklarınız?” (Bundan) Sonra onların: “Rabbimiz olan Allah’a and olsun ki, biz müşriklerden değildik” demelerinden başka bir fitneleri olmadı (kalmadı.) Bak, kendilerine karşı nasıl yalan söylediler ve düzmekte oldukları da kendilerinden kaybolup-uzaklaştı. (En’am Suresi, 22-24)
“Ve onları durdurup-tutuklayın, çünkü sorguya çekileceklerdir.” (Saffat Suresi, 24)
Rablerinin karşısında durdurulduklarında onları bir görsen: (Allah:) “Bu, gerçek değil mi?” dedi. Onlar: “Evet, Rabbimiz hakkı için” dediler. (Allah:) “Öyleyse inkâr edegeldikleriniz nedeniyle azabı tadın” dedi. (En’am Suresi, 30)
(Kafirlere) “Benim ortaklarım sandığınız şeyleri çağırın” diyeceği gün; işte onları çağırmışlardır, ama onlar, kendilerine cevap vermemişlerdir. Biz onların aralarında bir uçurum koyduk. (Kehf Suresi, 52)
Kıyamet-saatinin kopacağı gün, suçlu-günahkarlar umutsuzca yıkılırlar. (Allah’a eş koştukları) Ortaklarından kendilerine şefaatçi olan yoktur; onlar, ortaklarını inkar ediyorlar. (Rum Suresi, 12-13)
O gün, onların tümünü bir arada toplayacağız, sonra şirk katanlara: “Yerinizden ayrılmayınız; siz de, şirk koştuklarınız da” diyeceğiz. Artık onların arasını açmışızdır. Şirk koştukları derler ki: “Siz bize ibadet ediyor değildiniz.” “Bizim ile sizin aranızda şahid olarak Allah yeter. Gerçekten biz, sizin ibadetinizden habersizdik.” İşte orada, her nefis önceden yaptıklarıyla imtihana çekilmiş olacak ve onlar asıl-gerçek mevlaları olan Allah’a döndürülecekler. Yalan yere uydurdukları da, kendilerinden kaybolup uzaklaşacaklar. (Yunus Suresi, 28-30)
O şirk koşanlar, şirk koştuklarını gördükleri zaman: “Rabbimiz, seni bırakıp bizim taptığımız ortaklarımız bunlardır” diyecekler. (Onlar da bunlara:) “Siz gerçekten yalan söyleyenlersiniz” diye sözü (geri çevirip) fırlatacaklar. O gün (artık) Allah’a teslim olmuşlardır ve uydurdukları (yalancı ilahlar) da onlardan çekilip-uzaklaşmıştır. (Nahl Suresi, 86-87)
O gün (Allah) onlara seslenerek: “Bana ortak olarak öne sürdükleriniz nerede?” der. Üzerlerine (azab) sözü hak olanlar derler ki: “Rabbimiz, işte bizim azdırıp-saptırdıklarımız bunlar; kendimiz azıp saptığımız gibi, onları da azdırıp saptırdık. (Şimdiyse) Sana (gelip onlardan) uzaklaşmış bulunmaktayız. Onlar bize tapıyor da değillerdi. Denir ki: “Ortaklarınızı çağırın.” Böylelikle çağırırlar, ama kendilerine cevap vermezler ve azabı görürler. Hidayet bulmuş olsalardı ne olurdu. O gün (Allah) onlara seslenerek: “Gönderilen (elçilere) ne cevab verdiniz?” der. (Kasas Suresi, 62-65)
O gün (Allah) onlara seslenerek: “Bana ortak olarak öne sürdükleriniz nerede” der. (Kasas Suresi, 74)
Ve onlara: “Tapmakta olduklarınız nerede?” denilir; “Allah’ın dışında olan (ilah)lar; size yardımları dokunuyor mu, veya kendilerine yardımları oluyor mu? (Şuara Suresi, 92-93)
KIYAMET GÜNÜ HERKES TEK BAŞINA SORGUYA ÇEKİLİR
Ve onların hepsi, kıyamet günü O’na, ‘yapayalnız, tek başlarına’ geleceklerdir. (Meryem Suresi, 95)
KIYAMET GÜNÜ RESULLER ŞAHİTLİK İÇİN ÇAĞRILIRLAR
Ve resuller de (şahitlik için) belli bir vakitte getirildiği zaman (Bu,) Hangi gün için ertelenmişti? (Mü’mini müşrikten, haklıyı haksızdan) Ayırma günü için. (Mürselat Suresi, 11-13)
İNSANLAR ÜÇ SINIF OLACAKTIR
Ve sizler de üç sınıf olduğunuz zaman; İşte o “Ashab-ı Meymene”, ne (kutludur o) “Ashab-ı Meymene”. “Ashab-ı Meş’eme” ne (mutsuz ve uğursuzdur o) “Ashab-ı Meş’eme”. Yarışıp öne geçenler de, öne geçmiş öncülerdir. İşte onlar, yakınlaştırılmış (mukarreb) olanlardır. (Vakıa Suresi, 7-11)
MÜMİNLERİN KİTABI SAĞDAN VERİLİR
Artık kitabı sağ-eline verilen kişi, der ki: “Alın, kitabımı okuyun.” “Çünkü ben, gerçekten hesabıma kavuşacağımı sanmış (anlamış)tım.” Artık o, hoşnut bir yaşama içindedir. Yüksek bir cennette. (Hakka Suresi, 19-22)
KAFİR OLANLARIN KİTABI SOLDAN VERİLİR
Kitabı sol eline verilen ise; o da, der ki: “Bana keşke kitabım verilmeseydi.” “Hesabımı hiç bilmeseydim.” “Keşke o (ölüm her şeyi) kesip bitirseydi. (Hakka Suresi, 25-27)
KAFİR OLANLARIN KIYAMET GÜNÜNÜ YALAN SAYMALARINA KARŞILIK GÖRECEKLERİ AZAP
Bu ayırma gününü sana ne bildirdi? O gün, yalanlayanların vay haline. Biz, öncekileri helak etmedik mi? Sonra arkadan gelenleri onların izinde yürüteceğiz. İşte biz, suçlu-günahkarlara böyle yapıyoruz. O gün, yalanlayanların vay haline. (Mürselat Suresi, 14-19)
O gün, yalanlayanların vay haline. Kendisini yalanladığınız (azab)a gidin. Üç dala ayrılmış bir gölgeye gidin. (Mürselat Suresi, 28-30)
KAFİRLERİN KIYAMET GÜNÜ UYACAKLARI PİŞMANLIK
Hayır, onlar kıyamet-saatini yalanladılar; biz kıyamet saatini yalan sayanlara çılgınca yanan bir ateş hazırladık. (Ateş,) Onları uzak bir yerden gördüğünde, onlar bunun gazablı öfkesini ve uğultusunu işitirler. Elleri boyunlarına bağlı olarak, sıkışık bir yerine atıldıkları zaman, orada yok oluşu isteyip-çağırırlar. (Furkan Suresi, 11-13)
Artık o gün hiç kimse (Allah’ın) vereceği azab gibi azablandıramaz. Onun vuracağı bağı hiç kimse vuramaz. (Fecr Suresi, 25-26)
Ancak kim yüz çevirir ve inkâr ederse Allah, onu en büyük azab ile azablandırır. (Gaşiye Suresi, 23-24)
Allah’a kavuşmayı yalan sayanlar, doğrusu hüsrana uğramışlardır. Öyle ki, saat (kıyamet günü) apansız onlara geliverince, günahlarını sırtlarına yüklenerek: “Onda (dünyada) sorumsuzca yaptıklarımızdan dolayı yazıklar olsun bize…” derler. Dikkat edin, o işleyip-yüklendikleri ne kötüdür. (En’am Suresi, 31)
Demişlerdir ki: “Eyvahlar bize, uykuya-bırakıldığımız yerden bizi kim diriltip-kaldırdı? Bu, Rahman (olan Allah)ın va’dettiğidir, (demek ki) gönderilen (elçi)ler doğru söylemiş”. (Yasin Suresi, 52)
ALLAH KIYAMET GÜNÜ ŞEYTANI VE DOSTLARINI HAŞREDECEKTİR
Andolsun Rabbine, biz onları da, şeytanları da mutlaka haşredeceğiz, sonra onları cehennemin çevresinde diz üstü çökmüş olarak hazır bulunduracağız. (Meryem Suresi, 68)
ŞEYTAN İNKARCI DOSTLARIYLA İŞBİRLİĞİ İÇİNDEDİR
Üzerinde Allah’ın isminin anılmadığı şeyi yemeyin; çünkü bu fısk’tır (yoldan çıkıştır). Gerçekten şeytanlar, sizinle mücadele etmeleri için kendi dostlarına gizli-çağrılarda bulunurlar. Onlarla itaat ederseniz şüphesiz siz de müşriklersiniz. (En’am Suresi, 121)
Ey Ademoğulları, şeytan, anne ve babanızın çirkin yerlerini kendilerine göstermek için, elbiselerini sıyırtarak, onları cennetten çıkardığı gibi sakın sizi de bir belaya uğratmasın. Çünkü o ve taraftarları, (kendilerini göremeyeceğiniz yerden) sizleri görmektedir. Biz gerçekten şeytanları, inanmayacakların dostları kıldık. (A’raf Suresi, 27)
Kimine hidayet verdi, kimi de sapıklığı haketti. Çünkü bunlar, Allah’ı bırakıp şeytanları veli edinmişlerdi. Ve gerçekten onları doğru yolda saymaktadırlar. (A’raf Suresi, 30)
İman edenlerle karşılaştıkları zaman: “İman ettik” derler. Şeytanlarıyla başbaşa kaldıklarında ise, derler ki: “Şüphesiz, sizinle beraberiz. Biz (onlarla) yalnızca alay ediyoruz.” (Bakara Suresi, 14)
İNKAR EDENLERİ HER YERDEN SARIP KUŞATMIŞTIR
Şeytan onları sarıp-kuşatmıştır; böylelikle onlara Allah’ın zikrini unutturmuştur. İşte onlar, şeytanın fırkasıdır. Dikkat edin; şüphesiz şeytanın fırkası, hüsrana uğrayanların ta kendileridir. (Mücadele Suresi, 19)
KENDİSİNE İNANANLARI ATEŞE SÜRÜKLER
Onlara; “Allah’ın indirdiklerine uyun” denildiğinde, derler ki; “Hayır, biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız.” Şayet şeytan, onları çılgınca yanan ateşin azabına çağırmışsa da mı (buna uyacaklar)? (Lokman Suresi, 21)
Gerçek şu ki, şeytan sizin düşmanınızdır, öyleyse siz de onu düşman edinin. O, kendi grubunu, ancak çılgınca yanan ateşin halkından olmağa çağırır. (Fatır Suresi, 6)
KIYAMET GÜNÜ ONA UYANLAR YAPAYALNIZ BIRAKILACAKTIR
“Çünkü o, gerçekten bana geldikten sonra beni zikirden (Kur’an’dan) saptırmış oldu. Şeytan da insanı ‘yapayalnız ve yardımsız” bırakandır.” (Furkan Suresi, 29)
KIYAMET GÜNÜ HASSAS TERAZİLER KURULUR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder