Asla unutmamalıyız ki, dost ve ahbabları itibarıyla huzur ve emniyet içinde bulunan bir fert, başka birçok hususta da güvene ermiş sayılır...
İnsan, dostunun dini üzerinedir. Herkes dost edindiği kişilere dikkat etsin? hadis-i şerifi kulağa küpe olmalı.
İnsanın dünya ve ahiret mutluluğunda arkadaş ve dost çevresi çok önemli bir role sahiptir. Peygamber Efendimiz (sas), bir hadis-i şeriflerinde bir temsil ile bu hususu şöyle izah eder: 'İyi ve kötü arkadaşın misali koku satanla körük çeken demirci gibidir. Misk kokusu satan adam ya sana ikramda bulunur, ya kokuyu satın alırsın veyahut da hiç olmazsa en azından hoş koku koklarsın. Körük çeken demirciye gelince, o, ya sana kıvılcım saçar da elbiseni yakarsın veyahut yanında otururken körüğün kötü kokusundan rahatsız olursun.'
Esasında Allah Resulü (sas) birkaç cümle ile insan eğitiminde çok önemli olan birçok hakikati dile getirmektedir. Şöyle ki, 'koku satan adamın ikramda bulunması' ifadesinden iyi arkadaşın, sohbet ve nasihatleriyle bizde sürekli güzelliklere karşı bir merak, temayül ve arzu oluşturacağını, gaflet ve günah anlarında ise ikazda bulunup elimizden tutarak bizi kayıp düşmekten kurtaracağını anlayabiliriz. Yani bu ifadede iyi arkadaş, aktif ve üzerimizde doğrudan bir etkiye sahiptir.
Ama iyi arkadaş her zaman nasihat ve ikazlarda bulunamayabilir. Fakat biz hep iyi bir arkadaşla beraber olmaya çalışıyor, sürekli onunla oturup kalkıyor isek, sıkıldığımız, kendimizde bir sönme müşahede ettiğimiz ve ayağımızın kaydığını hissettiğimiz zaman hemen kalkıp, Hızır çeşmesine koşar gibi, bu vefalı ve emin dost, bu güzel arkadaşın kapısına koşarız.
Ona, 'Sen bir bahçıvansın, hele beni bir gül bahçelerinde dolaştır, bir şeyler anlat bana! Beni şu hayatın girdaplarından, şu günah labirentlerinden çek al, al da aydınlık iklimlere ulaştır' diyebiliriz. Böylece 'koku satan adam ikramda bulunmasa, bulunamasa bile biz güzel koku satın almış oluruz.' Yukarıda saydığımız her iki durum da gerçekleşmese, yani iyi arkadaş verici, biz de alıcı durumunda olmasak bile, iyi arkadaş çevresinde bulunmamız bizim için az kazanç değildir.
Çünkü istesek de, istemesek de az veya çok o güzel koku bir şekilde bize bulaşacak, ruhumuza sinecek ve bizim duygu, düşünce ve davranışlarımızda tesirini hissettirecektir. Çünkü insan sadece bedenden, akıldan, beş duyu organından ibaret değildir. O aynı zamanda ruh, kalb ve bunların derinliklerinde bulunan mânevî latîfelere de sahiptir.
Bu sebeple aktif bir iletişim içerisinde olmasak bile, iyi arkadaş yanında olmakla, tabii bir etkileşim neticesinde şuuraltımız güzel ve hoş şeylerden beslenecek, iç dünyamızdaki gizli duygularımız iyi arkadaştan istifade etme yoluna gidecektir. Kötü arkadaşa gelince, öncelikle o, bizde bulunan güzel ve hayırlı faaliyetlerde bulunma arzusunun önüne geçecek, onu ortadan kaldırmaya çalışacaktır.
Daha sonra kötü ve çirkin işler yapmamız için özendirici ve teşvik edici bir yola başvuracaktır. Biz her ne kadar korunmaya çalışsak da ondan gelen fitne ateşleri üzerimize düşecek ve bize zarar verecektir. Diyelim ki bütün bunlara rağmen kötü arkadaşın fena ve çirkin davranışlarına ortak olmadık ve görünür bir ateş parçası üzerimize düşüp bizi yakmadı. Ama şuuraltımız, iç âlemimiz o kötülük ve günahlardan bir şekilde etkilenmiş olabilir ve biz hiç farkına varmadan kalb ve ruh hayatımızdaki bir duyguyu söndürmüş-öldürmüş olabiliriz.
GÜL, GÜLLER ARASINDA YETİŞİR
Kendi yaşıtlarından iyi arkadaş seçiminin çocuklar ve gençler için ise ayrı bir önemi vardır. Çünkü emsalinde, kendi yaşıtlarında İslam?ın yaşanabilirliğini görmesi onda şöyle bir duygu oluşturacaktır: 'Onlar yapıyor, ben niye yapmayayım; onlar ibadetlerini yapıyor ben niye yapmayayım; onlar Allah için koşturuyor, ben neden koşturmayayım; onlar okuyor, ben neden okumayayım...'
İşte böyle bir ruh haletinin meydana gelmesi, ancak gül kokulu, selvi endamlı, aydın sîmalı, misk dağıtan ve Cennet?e yol açan arkadaşlar topluluğu içinde mümkün olabilecektir. Öyleyse, 'İnsan, dostunun dini üzerinedir. Herkes dost edindiği kişilere dikkat etsin.' hadis-i şerifi kulağımıza küpe olmalı ve asla unutmamalıyız ki, dost ve ahbabları itibarıyla huzur ve emniyet içinde bulunan bir ferd, başka birçok hususta da güvene ermiş sayılır.
İnsanın dünya ve ahiret mutluluğunda arkadaş ve dost çevresi çok önemli bir role sahiptir. Peygamber Efendimiz (sas), bir hadis-i şeriflerinde bir temsil ile bu hususu şöyle izah eder: 'İyi ve kötü arkadaşın misali koku satanla körük çeken demirci gibidir. Misk kokusu satan adam ya sana ikramda bulunur, ya kokuyu satın alırsın veyahut da hiç olmazsa en azından hoş koku koklarsın. Körük çeken demirciye gelince, o, ya sana kıvılcım saçar da elbiseni yakarsın veyahut yanında otururken körüğün kötü kokusundan rahatsız olursun.'
Esasında Allah Resulü (sas) birkaç cümle ile insan eğitiminde çok önemli olan birçok hakikati dile getirmektedir. Şöyle ki, 'koku satan adamın ikramda bulunması' ifadesinden iyi arkadaşın, sohbet ve nasihatleriyle bizde sürekli güzelliklere karşı bir merak, temayül ve arzu oluşturacağını, gaflet ve günah anlarında ise ikazda bulunup elimizden tutarak bizi kayıp düşmekten kurtaracağını anlayabiliriz. Yani bu ifadede iyi arkadaş, aktif ve üzerimizde doğrudan bir etkiye sahiptir.
Ama iyi arkadaş her zaman nasihat ve ikazlarda bulunamayabilir. Fakat biz hep iyi bir arkadaşla beraber olmaya çalışıyor, sürekli onunla oturup kalkıyor isek, sıkıldığımız, kendimizde bir sönme müşahede ettiğimiz ve ayağımızın kaydığını hissettiğimiz zaman hemen kalkıp, Hızır çeşmesine koşar gibi, bu vefalı ve emin dost, bu güzel arkadaşın kapısına koşarız.
Ona, 'Sen bir bahçıvansın, hele beni bir gül bahçelerinde dolaştır, bir şeyler anlat bana! Beni şu hayatın girdaplarından, şu günah labirentlerinden çek al, al da aydınlık iklimlere ulaştır' diyebiliriz. Böylece 'koku satan adam ikramda bulunmasa, bulunamasa bile biz güzel koku satın almış oluruz.' Yukarıda saydığımız her iki durum da gerçekleşmese, yani iyi arkadaş verici, biz de alıcı durumunda olmasak bile, iyi arkadaş çevresinde bulunmamız bizim için az kazanç değildir.
Çünkü istesek de, istemesek de az veya çok o güzel koku bir şekilde bize bulaşacak, ruhumuza sinecek ve bizim duygu, düşünce ve davranışlarımızda tesirini hissettirecektir. Çünkü insan sadece bedenden, akıldan, beş duyu organından ibaret değildir. O aynı zamanda ruh, kalb ve bunların derinliklerinde bulunan mânevî latîfelere de sahiptir.
Bu sebeple aktif bir iletişim içerisinde olmasak bile, iyi arkadaş yanında olmakla, tabii bir etkileşim neticesinde şuuraltımız güzel ve hoş şeylerden beslenecek, iç dünyamızdaki gizli duygularımız iyi arkadaştan istifade etme yoluna gidecektir. Kötü arkadaşa gelince, öncelikle o, bizde bulunan güzel ve hayırlı faaliyetlerde bulunma arzusunun önüne geçecek, onu ortadan kaldırmaya çalışacaktır.
Daha sonra kötü ve çirkin işler yapmamız için özendirici ve teşvik edici bir yola başvuracaktır. Biz her ne kadar korunmaya çalışsak da ondan gelen fitne ateşleri üzerimize düşecek ve bize zarar verecektir. Diyelim ki bütün bunlara rağmen kötü arkadaşın fena ve çirkin davranışlarına ortak olmadık ve görünür bir ateş parçası üzerimize düşüp bizi yakmadı. Ama şuuraltımız, iç âlemimiz o kötülük ve günahlardan bir şekilde etkilenmiş olabilir ve biz hiç farkına varmadan kalb ve ruh hayatımızdaki bir duyguyu söndürmüş-öldürmüş olabiliriz.
GÜL, GÜLLER ARASINDA YETİŞİR
Kendi yaşıtlarından iyi arkadaş seçiminin çocuklar ve gençler için ise ayrı bir önemi vardır. Çünkü emsalinde, kendi yaşıtlarında İslam?ın yaşanabilirliğini görmesi onda şöyle bir duygu oluşturacaktır: 'Onlar yapıyor, ben niye yapmayayım; onlar ibadetlerini yapıyor ben niye yapmayayım; onlar Allah için koşturuyor, ben neden koşturmayayım; onlar okuyor, ben neden okumayayım...'
İşte böyle bir ruh haletinin meydana gelmesi, ancak gül kokulu, selvi endamlı, aydın sîmalı, misk dağıtan ve Cennet?e yol açan arkadaşlar topluluğu içinde mümkün olabilecektir. Öyleyse, 'İnsan, dostunun dini üzerinedir. Herkes dost edindiği kişilere dikkat etsin.' hadis-i şerifi kulağımıza küpe olmalı ve asla unutmamalıyız ki, dost ve ahbabları itibarıyla huzur ve emniyet içinde bulunan bir ferd, başka birçok hususta da güvene ermiş sayılır.
Kötü Arkadaş Eğitimi Etkiler Mi?
Atalarımız çok güzel söylemişler;
Bana arkadaşını söyle sana ki olduğunu söyleyeyim
Kır atın yanında yatan ya huyundan ya suyundan
Üzüm üzüme baka baka kararır
Bana göre nasıl bir kişiliğiniz olursa olsun arkadaşınız sizi belli bir süre sonra etkiliyor. Bu etkileme iyi yönde de olabiliyor kötü yönde de. Arkadaş uğruna geleceğini mahveden insanlar var. Üstelik aynı durumda karşıdaki kişi belki de kendisine yardım etmeyecek. Bu konuyla ilgili alıntı bir yazı;
Kötü arkadaşlara DİKKAT
Eğitimde okul, aile ve çevre çok önemlidir. Çocukta iyi veya kötü huyu, aile ortamının yanı sıra yaşadığı çevre belirlemektedir. İçinde bulundukları ortamlar öğrencilerin davranışlarını doğrudan etkiler. Çocuğun okulu sevmesinde, ailesine saygı duymasında, suçtan uzak kalmasında yine çevre çok etkilidir. Kötü bir çevrede bulunan çocukların okuldan uzaklaştıkları, kötü alışkanlıkların esiri oldukları, suça itildikleri belirlenmiştir.
Kötü arkadaş çevresi içinde bulunan gençler, hem ailelerinden hem de okul hayatından kopmaktadır. Çünkü kötü arkadaş çevresinde dürüstlük hor görülür, ders çalışmak küçümsenir, aile değerleri ayaklar altına alınır, toplumsal değerlerle alay edilir. Bu nedenle çocuk suça eğilimli bir hale gelir, okuldan uzaklaşır, kötü alışkanlıkların pençesine düşer. Çocuk aileden uzaklaşır. Okul derslerinde başarısızlıklar yaşar. Bu konuda aileler çocuklarını uyarmalıdır. Kötü arkadaşlar önce dost gibi görünür. Bazı ihtiyaçlarının karşılanmasına çocuğa yardımcı olur. Önce onun güvenini kazanır. Onu kendisine bağlar. Çocuk kendisine, “Hayatını yaşa, eğlenmeye bak, bir şey olmaz, korkma, dene bir kere, bu dünyaya bir daha mı geleceğiz?” diyen kişi veya kişilerden hemen uzaklaşmalıdır. Çünkü bu kişiler kuzu kılığındaki kurtlardır. Aslında kötü arkadaş çevresine düşen bazı çocuklar zaman içinde bulundukları ortamdan uzaklaşmak isterler. Ailelerine defalarca sözler verirler; ama bunu bir türlü yapmazlar. Çocuk artık bu ortamdan kopamaz. Alay edilme korkusu yaşar. Grup psikolojisi ile hareket eder. O kötü grubun değer yargılarını ölçü almak zorunda kalır. Yeni bir kimlik kazanır. Eğer önceki yıllarda çocuk çevresel etkenlerden kaynaklanan ciddi sorunlar yaşamışsa, çocuğun gittiği okul yeni sezona başlarken acilen değiştirilmeli, çocuk o ortamdan en kısa sürede koparılmalı, çocuğun arkadaş ortamı değiştirilmeye çalışılmalıdır.
Bana arkadaşını söyle sana ki olduğunu söyleyeyim
Kır atın yanında yatan ya huyundan ya suyundan
Üzüm üzüme baka baka kararır
Bana göre nasıl bir kişiliğiniz olursa olsun arkadaşınız sizi belli bir süre sonra etkiliyor. Bu etkileme iyi yönde de olabiliyor kötü yönde de. Arkadaş uğruna geleceğini mahveden insanlar var. Üstelik aynı durumda karşıdaki kişi belki de kendisine yardım etmeyecek. Bu konuyla ilgili alıntı bir yazı;
Kötü arkadaşlara DİKKAT
Eğitimde okul, aile ve çevre çok önemlidir. Çocukta iyi veya kötü huyu, aile ortamının yanı sıra yaşadığı çevre belirlemektedir. İçinde bulundukları ortamlar öğrencilerin davranışlarını doğrudan etkiler. Çocuğun okulu sevmesinde, ailesine saygı duymasında, suçtan uzak kalmasında yine çevre çok etkilidir. Kötü bir çevrede bulunan çocukların okuldan uzaklaştıkları, kötü alışkanlıkların esiri oldukları, suça itildikleri belirlenmiştir.
Kötü arkadaş çevresi içinde bulunan gençler, hem ailelerinden hem de okul hayatından kopmaktadır. Çünkü kötü arkadaş çevresinde dürüstlük hor görülür, ders çalışmak küçümsenir, aile değerleri ayaklar altına alınır, toplumsal değerlerle alay edilir. Bu nedenle çocuk suça eğilimli bir hale gelir, okuldan uzaklaşır, kötü alışkanlıkların pençesine düşer. Çocuk aileden uzaklaşır. Okul derslerinde başarısızlıklar yaşar. Bu konuda aileler çocuklarını uyarmalıdır. Kötü arkadaşlar önce dost gibi görünür. Bazı ihtiyaçlarının karşılanmasına çocuğa yardımcı olur. Önce onun güvenini kazanır. Onu kendisine bağlar. Çocuk kendisine, “Hayatını yaşa, eğlenmeye bak, bir şey olmaz, korkma, dene bir kere, bu dünyaya bir daha mı geleceğiz?” diyen kişi veya kişilerden hemen uzaklaşmalıdır. Çünkü bu kişiler kuzu kılığındaki kurtlardır. Aslında kötü arkadaş çevresine düşen bazı çocuklar zaman içinde bulundukları ortamdan uzaklaşmak isterler. Ailelerine defalarca sözler verirler; ama bunu bir türlü yapmazlar. Çocuk artık bu ortamdan kopamaz. Alay edilme korkusu yaşar. Grup psikolojisi ile hareket eder. O kötü grubun değer yargılarını ölçü almak zorunda kalır. Yeni bir kimlik kazanır. Eğer önceki yıllarda çocuk çevresel etkenlerden kaynaklanan ciddi sorunlar yaşamışsa, çocuğun gittiği okul yeni sezona başlarken acilen değiştirilmeli, çocuk o ortamdan en kısa sürede koparılmalı, çocuğun arkadaş ortamı değiştirilmeye çalışılmalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder