9 Ocak 2011 Pazar

Sonsuz Hayata Doğru

Burada anlatılan konular belirli alanlarda konular olmayıp her insanı ilgilendirecek konulardır.Bu konuları okurken üzerinde düşünerek ve sindirerek okunması son derece önemlidir.Çünkü her bir cümlenin ayrı bir değeri olan bu konularda insanın unutmaması ve hiç vakit kaybetmeden uygulaması gereken bilgiler vardır.Herşey gayet açık ve anlaşılır şekilde anlatılmıştır.Anlaşılmaz, şüpheye düşürücü ve kafa karıştırıcı vb. gibi cümleler kesinlikle yoktur.Buradaki öğrendiğiniz bilgileri hem kendinizin unutmaması ve uygulaması hemde buradaki önemli bilgileri tanıdıklarınız ve diğer insanlar ile paylaşmanızın önemli bir hizmet olacağı kesindir.Şimdi ise çoğu insanın sonsuz ve gerçek hayat olan ahiret hayatından önceki bulunduğumuz ve göz açıp kapama kadar kısa sürebilecek bu dünya hayatına dalmış olanların üzerlerindeki gafleti giderip ve burdaki önemli gerçekler anlatılıp insanlara doğru yolu göstermek amaçlanmıştır.Özellikle anlatılan konularda Allah’ın rızası ile ilgili detaylı açıklamalar yapılmıştır.Allah’ın rızası kazanılması gereken en önemli nimet ve sonsuz cennet hayatında da sonsuza kadar sürecek en önemli nimet olacaktır.Bu gerçeğin üzerinde düşünüp ve bu konuyu kavrayan insanın Allah’ın rızasını kazanmasının kendisi ve diğer insanlar için ne derece akıl almaz önemli olduğunu o insan hissedecektir.Tek gerçek ve kendisinden başka hiçbir ilah olmayan yüce Allah’ın rızasını kazanmaktan daha önemli bir şey olabilir mi? Buradada bu gerçek düşünülüp Allah’ın rızasının nasıl kazanılacağı konusunda bilgiler verilmiştir.Yalnızca Allah rızası için yazılmış olan buradaki bilgileri hiç vakit kaybetmeden kendinizin uygulaması ve diğer insanlara çeşitli yollarla bir an önce ulaştırmanız belkide çok hayırlara ve iyiliklere vesile olabilecektir.Şimdi ise bu değerli bilgilere ve kazanılması en büyük olan Allah’ın rızası üzerinde detaylı açıklamaları göreceğiz.
İnsanlar dünya hayatına imtihan olmak için gönderilmiştir.İmtihan dünyasında insanlar çeşitli olaylarla denenirler.Bu olaylar bazen sevindirici, bazen üzücüdür.İmtihan dünyasında insanlar yalnızca Allah’a kulluk etmekten sorumludurlar.Yani Allah’ın emirlerini yapıp yasaklarından kaçınarak O’nun rızasını kazanmak...İnsanın karşılaştığı olaylarda onun imtihan edilmesi ve ruhunun olgunlaşması içindir.Yani dünya hayatı ruhen ve ahlaken olgunlaşma yeridir.O nedenle insan ne yaşarsa yaşasın yaşadıklarının Allah tarafından karşısına çıkartılıp onu denediğini ve yaşadıklarının imtihanın birer parçası olduğunu ve ruhunun olgunlaşması için yaşadığını bilmeli ve unutmamalıdır.Eğer insan yaşadıklarının karşısına Allah tarafından takdir edilip imtihan olduğunu bilmez ve unutursa o zaman her an karşı karşıya kalacak üzüntü ve sıkıntılarla baş başa kalabilir.Olaylara Allah’ın rızasına uygun olmayan tavırlar gösterebilir.Oysa Allah yaşanılan herşeyde bir hayır ve hikmet gizlemiştir.İnsanın yaşadığı her şeyde imtihanın bilincinde olması ise her durumda Allah’ın rızasına uygun bir tavır sergilemeyi sağlar.Sizde yaşadıklarınızın ve diğer yaşanılanların bir hayır ve hikmet üzere gerçekleştiğini ve gösterdiğiniz tavırlarla imtihanda olduğunuzu unutmayın.
İnsanın uygulaması gereken en aciliyetli konulardan biri ölümle karşılaşmadan evvel ölüme karşı hazırlıklı olmaktır.İnsanlar dünya hayatına bir kez gönderilip imtihan edilir ve dünya hayatındaki Allah’ın rızasını kazanıp kazanmama doğrultusunda sonsuz ahiret hayatını belirler.Madem ki dünya hayatına bir kere gelinip imtihan olunuyor, o zaman insanın yapması gereken en akıllı davranış Allah’ın rızasını elinden geldiğinin en fazlasıyla kazanıp ölüme karşı hazırlıklı olmaktır.Çünkü insan öldükten sonra sonsuza kadar hiçbir zaman kendisine fırsat tanınmayacaktır ve dünyadaki amelleri ve davranışları sonucunda sonsuza kadar sürecek ahiret hayatını belirleyecektir.Bu üzerinde düşünülmesi ve unutulmaması gereken çok önemli bir gerçektir.Bu gerçek üzerinde düşünüldüğünde insan bir an önce Allah’tan bağışlanma dileyip O’na tevbe etmeli ve hayatını Allah’ın rızasını kazanmak üzerine kurmalıdır.Allah’ın varlığı, ölümün her an yaklaştığı, Allah’a vereceğimiz hesap, cennet ve cehennemin varlığını düşünmeyip hayat sürenler büyük gaflettedirler ve ayrıca bu gafletten acilen kurtulup Allah’a kulluk görevini en güzel şekilde yerine getirmelidirler.Çünkü insana dünya hayatında tek ve son fırsat verilmiştir ve bunu iyi bir şekilde kullanmalıdır.Allah’ın rızasını kazanabilmek için onun emrettiklerini yerine getirip, yasakladıklarından kaçınmak gerekir.Ayrıca Peygamberimizin hayatı örnek alınmalı ve onun insanlara gösterdiği yoldan gidilmelidir.İnsanlar için iki kaynak vardır.Bunlar Kuran ve sünnettir.Hem Kuran’ı hem de sünnet ahlakını iyi bir şekilde öğrenip en güzel şekilde yaşayarak Allah’ın rızasını elimizden geldiğinin en fazlasıyla kazanmalıyız.Eğer insan Kuran ve sünnet ahlakını yaşamada ne kadar istekli, ne kadar samimi ve ne kadar iyi olmaya çalışırsa ve buna bu şekilde devam ederse Allah’ın rızasını kazanması o kadar çok olur ve Allah katında derecesi yükselir.İnsan mümkün olduğunca ‘acaba ben Allah’ın rızasını en fazlasıyla nasıl kazanabilirim ve bunu en güzel şekilde nasıl yerine getirebilirim’ diye düşünmesi gerekir.Böyle düşünen bir insan düşünebilecek en önemli konuyu düşünüyordur.Çünkü insanlar için Allah’ın rızasını kazanmaktan daha önemli bir şey yoktur.Allah’ın rızası maddi ve manevi tüm güzelliklerin üstündedir.Ayrıca Allah’ın rızası en büyük nimet, cennet nimetlerinin en üstünü ve cennetteki nimetleri asıl değerli kılan nimettir.Ayrıca cennette olmanın asıl gayesi sadece ordaki nimetler değil, Allah’ın rızasına kavuşup ordaki nimetlerin Allah tarafından kullarına ikram edilmesidir.Ayrıca insanın Allah için ameller işlemesi, onu sürekli anması ve bu yaptıklarının kendisini cennet hayatına yakınlaştırdığını düşünmesi insana büyük bir huzur ve neşe verir.İnsanın diğer insanlara göre Allah’a daha yakın ve O’nun rızasını daha fazla kazanmasında çaba göstermeside insana tarif edilmez huzur ve mutluluk verir.Tabi Allah’ın rızasını kazanmak içinde onun çizdiği sınırların dışına çıkılmamalı ve O’nun emirleri elinden geldiğince öğrenilmeli ve yerine getirilmelidir.Ayrıca insan sürekli Allah’ı anıyor ve O’nun rızasını nasıl kazanacağını hep düşünüyorsa diğer insanların kendisi için ne düşündükleri ve kendisini nasıl yargıladıkları onun için hiç önemli değildir.Bir insan düşünün ki dünyadaki tüm insanlar onu tanıyor ve onu çok seviyor ve onu çok takdir ediyor.Ama o insandan eğer Allah razı değilse o insanın gerçekte hiçbir değeri yoktur.Asıl olan Allah’ın rızasını kazanmaya çalışmaktır.Her şeyi yaratan ve yaşatan ve her şeye hakim olan yüce Allah’tır.Allah ezeli ve ebedidir.Yüce Allah tüm zamanlardaki olayları yaratıp ve hepsini aynı anda bilip ve hepsine aynı anda sonsuz hakim olandır.Sonsuz güç ve sonsuz ilim sahibi olan Rabbimizi tanımak ve ölüme hazırlıklı olup O’na kulluk ederek O’nun rızasını kazanmaya çalışmak insan için en önemli konudur.Belirtilmesi gereken bir önemli konuda insanın Allah’ın varlığını, hesap gününü, cennet ve cehennemi bilmesi ne kadar önemliyse bunları gereği gibi takdir etmekte önemlidir.Birçok insan bu önemli konuları bilir, ama bunların önemini bilmezse, gereği gibi takdir edip düşünmezse ve bu konuları düşünüp gayret göstermezse o zaman sadece bilmekle kalmaz ve kendisini cehenneme kolay sürükleyecek bir yola girmiş olur.
Ayrıca bir konu daha vardır ki bu konu derin düşünüldüğünde insanın ruhuna ne derece önemli bir etki uyandırdığı hissedilecektir.Bu konu ahiret hayatının sonsuz bir hayat olmasıdır.Ahiret hayatının sonsuz olması onun bir gün bitip tükeneceği anlamına gelmez.Sonsuz bitmeyen bir zamandır.Sonsuz hayatın daha iyi anlaşılabilmesi için şöyle bir örnek verelim: Yüz katrilyon insan olsa, bu yüz katrilyon insanın yüz katrilyon yıl ömürleri olsa ve bu ömürleri boyunca yüz katrilyonu yüz katrilyon ile sürekli çarpıp ilerleseler dahi sonsuza ulaşamazlar.O nedenle insanın ahiretteki sonsuz hayatın bitmeyen bir zaman olduğunu iyi düşünüp takdir etmeli ve bunun bilincinde olmalıdır.Bunun bilincinde olunursa dünya hayatının ne kadar kısa olduğunu fark edilecek ve ona göre tedbir alınacaktır.Dünya hayatında insanların ömürleri yüz binler veya milyon yıl olsaydı dahi ahiretteki sonsuz hayatın yanında bile yine kısa hayat yaşamış olacaklardı.Çünkü sonsuz zamanın yanında hiçbir zamanın oranı olmaz.Sonsuz hayata başka bir örnek verelim: sonsuz hayatı ucu bucağı belli olmayan bir okyanus düşünürsek, dünya hayatının süresi bunun yanında bir damla su bile değildir.Yani dünya hayatının süresi ahiretteki sonsuz hayatın yanında bir hiç gibidir.İşte insan o kadar kısa bir hayatta yaşıyor ki, hiç beklemediği bir anda ölümle karşılaştığında artık dünyaya sonsuza kadar gönderilmeyecek, sonsuz hayatı başlayacak ve dünyadaki yaptıkları, düşündüğü konular, hareketleri ve her hali Allah katında sonsuza kadar duracaktır.Zaten tüm zamanlardaki tüm olaylar şu anda Allah’ın hafızasındadır ve hepsine yüce Allah şu an hakimdir.Bu gerçek düşünüldüğünde bir an önce insan bulunduğu durumu ince düşünmeli, hatalarını, kusurlarını ve günahları varsa onları düşünüp Allah’tan bağışlanma dilemeli ve kesin bir tevbe edip ve Allah’ın emirlerini yerine getirip yasaklarından kaçınarak O’nun rızasını kazanmaya çalışmalıdır.İnsan hayatının sonuna kadar Allah’ı anıp O’nun rızası için çalışıp çabalaması ve onun beğendiği ahlakı yaşaması kendisine ahirette Allah’ın dilemesiyle sonsuza kadar sürecek ve nefsin her arzu ettiği nimetlerin yanında olacağı sonsuz bir hayat yaşayacaktır.O nedenle zamanı iyi kullanıp hiç vakit kaybetmeden bol bol tevbe edip Allah’ın sınırlarını aşmamalı ve O’nun yolundan ayrılmamalıyız. 
İnsan dünyaya imtihan için gönderiliyorsa, Allah’ın rızasını kazanmasından daha önemli bir şey yoksa ve ölümünden sonra Allah’ın rızası doğrultusunda Allah rızası için yaptığı işlerden dolayı sonsuz hayatı belirlenecekse bu nedenle insan her şart ve ortamda Allah’ın beğendiği davranışları ve işleri yapmada gayret göstermelidir.Akıllı, vicdanlı, şefkatli, merhametli, alçak gönüllü, sabırlı, samimi, dürüst, ibadet eden, nefsini tutkulardan, hırslardan ve kötülüklerden arındırmış ve diğer güzel ahlak özellikleri Allah’ın hoşnut olacağı davranışlardır.Allah bu ahlak özelliklerinden hoşnutsa o zaman bu ahlak özelliklerini en güzel şekilde yaşayıp Allah’ı en çok hoşnut edecek şekilde gayret göstermeliyiz.Allah’ın beğendiği davranışları düşünüp bunları nasıl daha iyi yaşayabilip Allah’ı daha çok nasıl hoşnut ederim düşüncesinde olan ve bunları yapmaya gayret gösteren sonsuz hayatı için büyük bir hazırlığa adım atmış olacaktır.Allah’ın varlığının farkında olan ve O’nun kendisini gördüğünü ve işittiğini bilen ve kendisine kendisinden daha yakın olduğunu bilen biri kötülük yapmaz, kötü düşünmez, günahlardan olabildiğince uzak durup Allah’ı en çok razı edecek amellerde bulunur.Allah’ın rızasının kazanmayı hedef edinen insan boş kalsa dahi sürekli Allah’ı anar, sözün en güzelini söyler, konuştuğunda yalan söylemez, iyiliği emredip kötülükten sakındırır, O’na dua eder, O’ndan müminler ve kendisi için bağışlanma dileyip tevbe eder, Allah’a şükreder, Allah’ı tesbih eder ve Peygamberimize bol bol iyilik dileklerini yollar.Bunların yeri ve zamanı yoktur.İnsan bunları her zaman ve her yerde yapabilir.Allah rızası için fiili bir amele imkan yoksa dahi Allah’ın razı olduğu sözlü amelleri sadece Allah rızası için yapıp Allah’ın rızasını kazanmayı hedefler.İnsan Allah’a daha yakınlaşmak için ve O’nun rızasının önemini daha da anlamak için yarattıkları hakkında düşünmesi de önemlidir.Yerlerin ve göklerin yaratılışı üzerinde düşünmek, insanların ve diğer canlıların yaratılışı üzerinde düşünmek, evrenin yaratılışı üzerinde düşünmek, Kuran ayetleri üzerinde düşünmek, Allah’ın nimetleri üzerinde düşünmek, dünyaya imtihan için geldiğini, Allah’ın rızasını kazanması gerektiğini, kendi ölümünü, dünya hayatının geçiciliğini, kıyamet gününü, hesap gününü, cenneti, cehennemi ve ahiret hayatının sonsuza kadar sürecek olmasını düşünmesi insanın düşüneceği en önemli konulardır.Ve insanın Allah’ın rızasını kazanmasına yönelik düşündüğü her düşüncede önemlidir.Düşünmek diğer bir deyişle tefekkürdür.Tefekkür insanın düşünce ufkunu açar, önemli konuları düşündüğü için insana üstün bir şuur ve bilinç verir, hareketlerini olumlu yönde etkiler ve tefekkürü sonucunda Rabbimizin beğenmeyeceği ahlak özelliklerinden uzaklaşır.Tefekkür eden insan Allah’ın rızasını kazanmanın önemini de daha iyi kavrar.Mesela insan etrafına baktığında her şeyin belirli bir düzen üzerinde yaratıldığını görür.Örnek verecek olursak dünyanın hem kendi hem de Güneşin etrafında belli düzende dönmesi, Dünyanın Güneşe olan uzaklığı, denizin belli bir oranda olması, her meyvenin değişik şekli, rengi, kokusu ve tadının olması, aynı şekilde her insanın el izinin farklı olması, değişik yüz tiplerine sahip olması Allah’ın sonsuz ilminin ve gücünün bir göstergesidir.Hayvanların birbirleri ile anlaşması, yavrularını koruması, akıllı ve fedakar davranışlarda bulunması, bulunduğu ortama göre yaratılmaları Allah’ın canlılar üzerindeki merhametini gösterir.İnsanların ve diğer canlıların yaşayabilmeleri için gerekli su, yemek ve vücutlarındaki yaşayabilmesi için yaratılmış olağanüstü sistemlerde Allah’ın merhametinin bir göstergesidir.Bu örnekler sayılamayacak kadar çoktur.İnsan kendi vücuduna dahi dikkatle baksa bile üstün bir gücün kendisini yarattığını görür.Sahip olduğumuz gözle görmemiz, kulağımızla duymamız, ağzımızla yemek yememiz, ayağımızla yürümemiz, elimizle ihtiyacımız gereği hareket etmemiz ve vücudumuzdaki diğer nimetler ihtiyacımıza göre Allah tarafından kusursuz yaratılmıştır.Ayrıca bir insanın görebilmesi, duyabilmesi, tat alabilmesi, nefes alabilmesi, kalbinin atması, vücudundaki kan dolaşımının sağlanması ve vücudundaki diğer işlemlerin gerçekleşmesi için birçok sistemin bir araya gelmesi gerekmektedir.Allah öyle üstün sistemlerle insanları yaratmış ki vücudumuzdaki hücrelerde ufak bir görevin yerine gelmemesi bile ölümümüze neden olabilir.Yani bu örnekler iyi düşünüldüğünde pamuk ipliğine bağlı bir hayatta yaşadığımızın farkına varırız.Bu ise Allah’ın her an herşeyi kontrol edip O’nun dilemesiyle devam ettiğini gösterir.İnsan bu sistemlerin hiçbirini kendi gücü ile yapamaz.Kendine ve başkalarına nefes aldırıp kalbini attıramaz, kendi ve diğer canlıların yaşayabilmesi için vücudundaki gerçekleşmesi gereken işlemleri yerine getiremez.İnsan bunların hiçbirine hakim değildir.Tüm zamana, mekana, olaylara kısacası her şeye Allah her an hakimdir ve Allah zamandan ve mekandan münezzehtir.Yüce Allah her şeyi sonsuz ilmi ve gücü ile kusursuz yaratmış ve onların her an yaşamalarını sağlamaları için gereken özellikleri vermiştir.Bunları yaratmak Allah için kolaydır.O nedenle bunları düşünen bir insan Allah’ın rızasını kazanmasının ve yalnızca O’na kulluk etmesinin önemini daha iyi kavrar.Bu anlatılanların sonucunda tefekkür edenin muhakkak düşündüklerinin önemini bilip takdir etmesi gerekir.Eğer düşündükleri önemli konuların önemini kavrayamıyorsa ve düşündükleri kendinde olumlu yönde bir değişiklik yapmıyorsa o zaman gerçek anlamda tefekkür yapmamış olur.Bazı insanlar günlük hayatta yoğun çalışıp aklını yaptığı işlere vermesi gerektiği için belki bu önemli konuları düşünemiyor olabilir.Ama ne yaparsa yapsın Allah’ın varlığını, dünyada imtihan edilip sınandığını, ölüme gitgide yaklaştığını, Allah’ın emirlerinden ve yasaklarından sorumlu olduğunu ve bunları uygulamasının sonsuz ahiret hayatını belirleyeceğini bilmesi ve unutmaması gerekir.Eğer günlük hayatın akışına kapılıp bu gerçekleri düşünmeyip hazırlık yapmazsa ahirette büyük bir hüsrana uğrayanlardan olabilir.Ayrıca insanın yapması gerekenler dışında birde karşılaştığı olaylarda da imtihan edildiğini bilmeli ve Allah’ın rızasına uygun hareket etmelidir.Bir insanın hayatı zor şartlar halinde bile geçse, durmadan zorluk üstüne zorluklar yaşasa dahi bunlara Allah rızası için sabretmesi sonucunda bir an dahi olumsuzluk yaşamayacağı ve aklın kavrayamayacağı ve nefsinin her arzu ettiği nimetin yanında bulunacağı ve hiç bitmeyen cennet hayatına doğru büyük adımlar atacaktır.O nedenle sonsuz cennet hayatını gereği gibi düşünen hangi zorluk yaşarsa yaşasın Allah’a ve ahiret gününe olan inancının gücü o insana her şart ve her durumda kendisine büyük bir direnç ve şevk getirir.O nedenle yaşanılan kötü olaylara karşı Allah’ın rızasına aykırı bir tavıra girilmemelidir.Çünkü Allah insanları imtihan ediyordur ve Allah insanların sonsuz ahiret hayatından önce imtihan dünyasındaki bu olayları yaşamasını takdir etmektedir.Ve takdir ettiği olaylarla kendi rızasını kazananları cennete koyacak, rızasını kazanamayanları da cehennemde azap gördürecektir.İnsanlar Allah’ın kendisine yaşattığı bu olaylarla iradesini iyi kullanıp Allah’ın rızasına uygun tepkiler vermelidir.O nedenle yaşanılan her olayda bir hayır ve hikmet olduğu ve yaşanılanlarla imtihan olunduğu bilinmeli ve unutulmamalıdır.İnsanlar daima yaşadıkları herşeyde Allah’a hesap vereceğini de unutmamalıdır.Allah’a samimi bir şekilde yönelip O’na tevbe edilmelidir.Cennet hayatının güzelliklerini düşünüp takdir edebilen bir insan ahlaka uygun olmayan her türlü hareketten uzak durur.Kendisi ahlaka uygun olmayan tavırlarla karşılaşsa bile Allah’ın rızası için sabreder.Cennet hayatının güzellikleri ve cennet hayatında en büyük nimet olan Allah’ın rızasını hiç unutmadan hayatını Allah’ın hoşnutluğu üzerine kurar.Sonsuz cennet hayatında Allah’ın rızası orada en büyük nimet ise o zaman sürekli Allah’ın rızasını kazanmanın önemi düşünülerek, akıl ve vicdan sonuna kadar kullanılarak Allah’ın rızası kazanılmaya çalışılmalıdır.Cennet hayatının ayetlerde ve hadislerde belirtilen güzelliklerini düşünüp, cennet hayatına girmeye hak kazananların bu güzellikleri sonsuza kadar yaşayacaklarını düşünmenin insana getireceği olağanüstü şevk ile en değerli nimet olan Allah’ın rızasını kazanmaya insan elinden geldiğince gayret gösterecektir.Tabi cennet hayatında sadece ayetlerde ve hadislerde belirtilenler değil, insanın aklının kavrayamayacağı nimetlerde bulunacaktır.Ayrıca cehennemdeki azap ise düşünülerek takdir edilebildiğinde insanı vicdansızlığa ve ahlaksızlığa ve Allah’ın rızasına aykırı ufak bir tavıra bile girmekten insan son derece çekinecektir.Cehennemdeki azap dünyanın hiçbir azabıyla karşılaştırılmayacak kadar dayanılmazdır.Şöyle bir örnek verelim: Bir insan cehennemdeki azabı, oradaki yaşanabilecek herşeyi detaylı görse ve tekrar dünyaya gönderilse acaba hayatında neler değişirdi? O insanın hayatında köklü bir değişiklik olacağı kesindir.Çünkü cehennemdeki ortamı gören her insan dünyada o ortamı unutmayıp o ortama kendini atabilecek her türlü sözden ve davranıştan şiddetle kaçınacaktır.Ve Allah’ın rızasını kazanıp kendisini cehenneme girmekten korumaya çalışacaktır.O nedenle sanki cehennemi görüpte dünyaya gönderilmiş gibi yaşanması gerekir.Allah’ı her zaman anmaya çalışarak ve her yapılanın hesabını Allah’a verileceğini bilerek unutulmaması gerekir.Sizde bu kısa imtihan dünyasının ardından sonsuz ahiret hayatı yaşayacağınızı düşünüp, şimdiden boş ve gereksiz düşüncelerden, gereksiz işlerden ve bunlarla boşa zaman kaybından kurtulup, Allah’a karşı sorumluluğunuzdaki konulardaki eksikliğinizi bir an önce giderip, Allah tarafından size verilmiş bu tek ve son fırsatı hiç vakit kaybetmeden ve Allah’ın emirlerini ve yasaklarını öğrenip düşünerek ve onları iyi uygulayıp Allah’ın rızasını kazanmaya çalışın ve sonsuz cennet hayatına şimdiden hazırlık yapın.Böylece Allah’ın dilemesiyle sonsuza kadar sürecek ve Allah’ın sevgisini kazanmak en başta olmak üzere aklın alamayacağı, sonsuz sürprizlerle dolu ve nefsinizin her arzu ettiği nimetler ile yaşayacaksınız.

Burada anlatılan konular belirli alanlarda konular olmayıp her insanı ilgilendirecek konulardır.Bu konuları okurken üzerinde düşünerek ve sindirerek okunması son derece önemlidir.Çünkü her bir cümlenin ayrı bir değeri olan bu konularda insanın unutmaması ve hiç vakit kaybetmeden uygulaması gereken bilgiler vardır.Herşey gayet açık ve anlaşılır şekilde anlatılmıştır.Anlaşılmaz, şüpheye düşürücü ve kafa karıştırıcı vb. gibi cümleler kesinlikle yoktur.Buradaki öğrendiğiniz bilgileri hem kendinizin unutmaması ve uygulaması hemde buradaki önemli bilgileri tanıdıklarınız ve diğer insanlar ile paylaşmanızın önemli bir hizmet olacağı kesindir.Şimdi ise çoğu insanın sonsuz ve gerçek hayat olan ahiret hayatından önceki bulunduğumuz ve göz açıp kapama kadar kısa sürebilecek bu dünya hayatına dalmış olanların üzerlerindeki gafleti giderip ve burdaki önemli gerçekler anlatılıp insanlara doğru yolu göstermek amaçlanmıştır.Özellikle anlatılan konularda Allah’ın rızası ile ilgili detaylı açıklamalar yapılmıştır.Allah’ın rızası kazanılması gereken en önemli nimet ve sonsuz cennet hayatında da sonsuza kadar sürecek en önemli nimet olacaktır.Bu gerçeğin üzerinde düşünüp ve bu konuyu kavrayan insanın Allah’ın rızasını kazanmasının kendisi ve diğer insanlar için ne derece akıl almaz önemli olduğunu o insan hissedecektir.Tek gerçek ve kendisinden başka hiçbir ilah olmayan yüce Allah’ın rızasını kazanmaktan daha önemli bir şey olabilir mi? Buradada bu gerçek düşünülüp Allah’ın rızasının nasıl kazanılacağı konusunda bilgiler verilmiştir.Yalnızca Allah rızası için yazılmış olan buradaki bilgileri hiç vakit kaybetmeden kendinizin uygulaması ve diğer insanlara çeşitli yollarla bir an önce ulaştırmanız belkide çok hayırlara ve iyiliklere vesile olabilecektir.Şimdi ise bu değerli bilgilere ve kazanılması en büyük olan Allah’ın rızası üzerinde detaylı açıklamaları göreceğiz.
İnsanlar dünya hayatına imtihan olmak için gönderilmiştir.İmtihan dünyasında insanlar çeşitli olaylarla denenirler.Bu olaylar bazen sevindirici, bazen üzücüdür.İmtihan dünyasında insanlar yalnızca Allah’a kulluk etmekten sorumludurlar.Yani Allah’ın emirlerini yapıp yasaklarından kaçınarak O’nun rızasını kazanmak...İnsanın karşılaştığı olaylarda onun imtihan edilmesi ve ruhunun olgunlaşması içindir.Yani dünya hayatı ruhen ve ahlaken olgunlaşma yeridir.O nedenle insan ne yaşarsa yaşasın yaşadıklarının Allah tarafından karşısına çıkartılıp onu denediğini ve yaşadıklarının imtihanın birer parçası olduğunu ve ruhunun olgunlaşması için yaşadığını bilmeli ve unutmamalıdır.Eğer insan yaşadıklarının karşısına Allah tarafından takdir edilip imtihan olduğunu bilmez ve unutursa o zaman her an karşı karşıya kalacak üzüntü ve sıkıntılarla baş başa kalabilir.Olaylara Allah’ın rızasına uygun olmayan tavırlar gösterebilir.Oysa Allah yaşanılan herşeyde bir hayır ve hikmet gizlemiştir.İnsanın yaşadığı her şeyde imtihanın bilincinde olması ise her durumda Allah’ın rızasına uygun bir tavır sergilemeyi sağlar.Sizde yaşadıklarınızın ve diğer yaşanılanların bir hayır ve hikmet üzere gerçekleştiğini ve gösterdiğiniz tavırlarla imtihanda olduğunuzu unutmayın.
İnsanın uygulaması gereken en aciliyetli konulardan biri ölümle karşılaşmadan evvel ölüme karşı hazırlıklı olmaktır.İnsanlar dünya hayatına bir kez gönderilip imtihan edilir ve dünya hayatındaki Allah’ın rızasını kazanıp kazanmama doğrultusunda sonsuz ahiret hayatını belirler.Madem ki dünya hayatına bir kere gelinip imtihan olunuyor, o zaman insanın yapması gereken en akıllı davranış Allah’ın rızasını elinden geldiğinin en fazlasıyla kazanıp ölüme karşı hazırlıklı olmaktır.Çünkü insan öldükten sonra sonsuza kadar hiçbir zaman kendisine fırsat tanınmayacaktır ve dünyadaki amelleri ve davranışları sonucunda sonsuza kadar sürecek ahiret hayatını belirleyecektir.Bu üzerinde düşünülmesi ve unutulmaması gereken çok önemli bir gerçektir.Bu gerçek üzerinde düşünüldüğünde insan bir an önce Allah’tan bağışlanma dileyip O’na tevbe etmeli ve hayatını Allah’ın rızasını kazanmak üzerine kurmalıdır.Allah’ın varlığı, ölümün her an yaklaştığı, Allah’a vereceğimiz hesap, cennet ve cehennemin varlığını düşünmeyip hayat sürenler büyük gaflettedirler ve ayrıca bu gafletten acilen kurtulup Allah’a kulluk görevini en güzel şekilde yerine getirmelidirler.Çünkü insana dünya hayatında tek ve son fırsat verilmiştir ve bunu iyi bir şekilde kullanmalıdır.Allah’ın rızasını kazanabilmek için onun emrettiklerini yerine getirip, yasakladıklarından kaçınmak gerekir.Ayrıca Peygamberimizin hayatı örnek alınmalı ve onun insanlara gösterdiği yoldan gidilmelidir.İnsanlar için iki kaynak vardır.Bunlar Kuran ve sünnettir.Hem Kuran’ı hem de sünnet ahlakını iyi bir şekilde öğrenip en güzel şekilde yaşayarak Allah’ın rızasını elimizden geldiğinin en fazlasıyla kazanmalıyız.Eğer insan Kuran ve sünnet ahlakını yaşamada ne kadar istekli, ne kadar samimi ve ne kadar iyi olmaya çalışırsa ve buna bu şekilde devam ederse Allah’ın rızasını kazanması o kadar çok olur ve Allah katında derecesi yükselir.İnsan mümkün olduğunca ‘acaba ben Allah’ın rızasını en fazlasıyla nasıl kazanabilirim ve bunu en güzel şekilde nasıl yerine getirebilirim’ diye düşünmesi gerekir.Böyle düşünen bir insan düşünebilecek en önemli konuyu düşünüyordur.Çünkü insanlar için Allah’ın rızasını kazanmaktan daha önemli bir şey yoktur.Allah’ın rızası maddi ve manevi tüm güzelliklerin üstündedir.Ayrıca Allah’ın rızası en büyük nimet, cennet nimetlerinin en üstünü ve cennetteki nimetleri asıl değerli kılan nimettir.Ayrıca cennette olmanın asıl gayesi sadece ordaki nimetler değil, Allah’ın rızasına kavuşup ordaki nimetlerin Allah tarafından kullarına ikram edilmesidir.Ayrıca insanın Allah için ameller işlemesi, onu sürekli anması ve bu yaptıklarının kendisini cennet hayatına yakınlaştırdığını düşünmesi insana büyük bir huzur ve neşe verir.İnsanın diğer insanlara göre Allah’a daha yakın ve O’nun rızasını daha fazla kazanmasında çaba göstermeside insana tarif edilmez huzur ve mutluluk verir.Tabi Allah’ın rızasını kazanmak içinde onun çizdiği sınırların dışına çıkılmamalı ve O’nun emirleri elinden geldiğince öğrenilmeli ve yerine getirilmelidir.Ayrıca insan sürekli Allah’ı anıyor ve O’nun rızasını nasıl kazanacağını hep düşünüyorsa diğer insanların kendisi için ne düşündükleri ve kendisini nasıl yargıladıkları onun için hiç önemli değildir.Bir insan düşünün ki dünyadaki tüm insanlar onu tanıyor ve onu çok seviyor ve onu çok takdir ediyor.Ama o insandan eğer Allah razı değilse o insanın gerçekte hiçbir değeri yoktur.Asıl olan Allah’ın rızasını kazanmaya çalışmaktır.Her şeyi yaratan ve yaşatan ve her şeye hakim olan yüce Allah’tır.Allah ezeli ve ebedidir.Yüce Allah tüm zamanlardaki olayları yaratıp ve hepsini aynı anda bilip ve hepsine aynı anda sonsuz hakim olandır.Sonsuz güç ve sonsuz ilim sahibi olan Rabbimizi tanımak ve ölüme hazırlıklı olup O’na kulluk ederek O’nun rızasını kazanmaya çalışmak insan için en önemli konudur.Belirtilmesi gereken bir önemli konuda insanın Allah’ın varlığını, hesap gününü, cennet ve cehennemi bilmesi ne kadar önemliyse bunları gereği gibi takdir etmekte önemlidir.Birçok insan bu önemli konuları bilir, ama bunların önemini bilmezse, gereği gibi takdir edip düşünmezse ve bu konuları düşünüp gayret göstermezse o zaman sadece bilmekle kalmaz ve kendisini cehenneme kolay sürükleyecek bir yola girmiş olur.
Ayrıca bir konu daha vardır ki bu konu derin düşünüldüğünde insanın ruhuna ne derece önemli bir etki uyandırdığı hissedilecektir.Bu konu ahiret hayatının sonsuz bir hayat olmasıdır.Ahiret hayatının sonsuz olması onun bir gün bitip tükeneceği anlamına gelmez.Sonsuz bitmeyen bir zamandır.Sonsuz hayatın daha iyi anlaşılabilmesi için şöyle bir örnek verelim: Yüz katrilyon insan olsa, bu yüz katrilyon insanın yüz katrilyon yıl ömürleri olsa ve bu ömürleri boyunca yüz katrilyonu yüz katrilyon ile sürekli çarpıp ilerleseler dahi sonsuza ulaşamazlar.O nedenle insanın ahiretteki sonsuz hayatın bitmeyen bir zaman olduğunu iyi düşünüp takdir etmeli ve bunun bilincinde olmalıdır.Bunun bilincinde olunursa dünya hayatının ne kadar kısa olduğunu fark edilecek ve ona göre tedbir alınacaktır.Dünya hayatında insanların ömürleri yüz binler veya milyon yıl olsaydı dahi ahiretteki sonsuz hayatın yanında bile yine kısa hayat yaşamış olacaklardı.Çünkü sonsuz zamanın yanında hiçbir zamanın oranı olmaz.Sonsuz hayata başka bir örnek verelim: sonsuz hayatı ucu bucağı belli olmayan bir okyanus düşünürsek, dünya hayatının süresi bunun yanında bir damla su bile değildir.Yani dünya hayatının süresi ahiretteki sonsuz hayatın yanında bir hiç gibidir.İşte insan o kadar kısa bir hayatta yaşıyor ki, hiç beklemediği bir anda ölümle karşılaştığında artık dünyaya sonsuza kadar gönderilmeyecek, sonsuz hayatı başlayacak ve dünyadaki yaptıkları, düşündüğü konular, hareketleri ve her hali Allah katında sonsuza kadar duracaktır.Zaten tüm zamanlardaki tüm olaylar şu anda Allah’ın hafızasındadır ve hepsine yüce Allah şu an hakimdir.Bu gerçek düşünüldüğünde bir an önce insan bulunduğu durumu ince düşünmeli, hatalarını, kusurlarını ve günahları varsa onları düşünüp Allah’tan bağışlanma dilemeli ve kesin bir tevbe edip ve Allah’ın emirlerini yerine getirip yasaklarından kaçınarak O’nun rızasını kazanmaya çalışmalıdır.İnsan hayatının sonuna kadar Allah’ı anıp O’nun rızası için çalışıp çabalaması ve onun beğendiği ahlakı yaşaması kendisine ahirette Allah’ın dilemesiyle sonsuza kadar sürecek ve nefsin her arzu ettiği nimetlerin yanında olacağı sonsuz bir hayat yaşayacaktır.O nedenle zamanı iyi kullanıp hiç vakit kaybetmeden bol bol tevbe edip Allah’ın sınırlarını aşmamalı ve O’nun yolundan ayrılmamalıyız. 
İnsan dünyaya imtihan için gönderiliyorsa, Allah’ın rızasını kazanmasından daha önemli bir şey yoksa ve ölümünden sonra Allah’ın rızası doğrultusunda Allah rızası için yaptığı işlerden dolayı sonsuz hayatı belirlenecekse bu nedenle insan her şart ve ortamda Allah’ın beğendiği davranışları ve işleri yapmada gayret göstermelidir.Akıllı, vicdanlı, şefkatli, merhametli, alçak gönüllü, sabırlı, samimi, dürüst, ibadet eden, nefsini tutkulardan, hırslardan ve kötülüklerden arındırmış ve diğer güzel ahlak özellikleri Allah’ın hoşnut olacağı davranışlardır.Allah bu ahlak özelliklerinden hoşnutsa o zaman bu ahlak özelliklerini en güzel şekilde yaşayıp Allah’ı en çok hoşnut edecek şekilde gayret göstermeliyiz.Allah’ın beğendiği davranışları düşünüp bunları nasıl daha iyi yaşayabilip Allah’ı daha çok nasıl hoşnut ederim düşüncesinde olan ve bunları yapmaya gayret gösteren sonsuz hayatı için büyük bir hazırlığa adım atmış olacaktır.Allah’ın varlığının farkında olan ve O’nun kendisini gördüğünü ve işittiğini bilen ve kendisine kendisinden daha yakın olduğunu bilen biri kötülük yapmaz, kötü düşünmez, günahlardan olabildiğince uzak durup Allah’ı en çok razı edecek amellerde bulunur.Allah’ın rızasının kazanmayı hedef edinen insan boş kalsa dahi sürekli Allah’ı anar, sözün en güzelini söyler, konuştuğunda yalan söylemez, iyiliği emredip kötülükten sakındırır, O’na dua eder, O’ndan müminler ve kendisi için bağışlanma dileyip tevbe eder, Allah’a şükreder, Allah’ı tesbih eder ve Peygamberimize bol bol iyilik dileklerini yollar.Bunların yeri ve zamanı yoktur.İnsan bunları her zaman ve her yerde yapabilir.Allah rızası için fiili bir amele imkan yoksa dahi Allah’ın razı olduğu sözlü amelleri sadece Allah rızası için yapıp Allah’ın rızasını kazanmayı hedefler.İnsan Allah’a daha yakınlaşmak için ve O’nun rızasının önemini daha da anlamak için yarattıkları hakkında düşünmesi de önemlidir.Yerlerin ve göklerin yaratılışı üzerinde düşünmek, insanların ve diğer canlıların yaratılışı üzerinde düşünmek, evrenin yaratılışı üzerinde düşünmek, Kuran ayetleri üzerinde düşünmek, Allah’ın nimetleri üzerinde düşünmek, dünyaya imtihan için geldiğini, Allah’ın rızasını kazanması gerektiğini, kendi ölümünü, dünya hayatının geçiciliğini, kıyamet gününü, hesap gününü, cenneti, cehennemi ve ahiret hayatının sonsuza kadar sürecek olmasını düşünmesi insanın düşüneceği en önemli konulardır.Ve insanın Allah’ın rızasını kazanmasına yönelik düşündüğü her düşüncede önemlidir.Düşünmek diğer bir deyişle tefekkürdür.Tefekkür insanın düşünce ufkunu açar, önemli konuları düşündüğü için insana üstün bir şuur ve bilinç verir, hareketlerini olumlu yönde etkiler ve tefekkürü sonucunda Rabbimizin beğenmeyeceği ahlak özelliklerinden uzaklaşır.Tefekkür eden insan Allah’ın rızasını kazanmanın önemini de daha iyi kavrar.Mesela insan etrafına baktığında her şeyin belirli bir düzen üzerinde yaratıldığını görür.Örnek verecek olursak dünyanın hem kendi hem de Güneşin etrafında belli düzende dönmesi, Dünyanın Güneşe olan uzaklığı, denizin belli bir oranda olması, her meyvenin değişik şekli, rengi, kokusu ve tadının olması, aynı şekilde her insanın el izinin farklı olması, değişik yüz tiplerine sahip olması Allah’ın sonsuz ilminin ve gücünün bir göstergesidir.Hayvanların birbirleri ile anlaşması, yavrularını koruması, akıllı ve fedakar davranışlarda bulunması, bulunduğu ortama göre yaratılmaları Allah’ın canlılar üzerindeki merhametini gösterir.İnsanların ve diğer canlıların yaşayabilmeleri için gerekli su, yemek ve vücutlarındaki yaşayabilmesi için yaratılmış olağanüstü sistemlerde Allah’ın merhametinin bir göstergesidir.Bu örnekler sayılamayacak kadar çoktur.İnsan kendi vücuduna dahi dikkatle baksa bile üstün bir gücün kendisini yarattığını görür.Sahip olduğumuz gözle görmemiz, kulağımızla duymamız, ağzımızla yemek yememiz, ayağımızla yürümemiz, elimizle ihtiyacımız gereği hareket etmemiz ve vücudumuzdaki diğer nimetler ihtiyacımıza göre Allah tarafından kusursuz yaratılmıştır.Ayrıca bir insanın görebilmesi, duyabilmesi, tat alabilmesi, nefes alabilmesi, kalbinin atması, vücudundaki kan dolaşımının sağlanması ve vücudundaki diğer işlemlerin gerçekleşmesi için birçok sistemin bir araya gelmesi gerekmektedir.Allah öyle üstün sistemlerle insanları yaratmış ki vücudumuzdaki hücrelerde ufak bir görevin yerine gelmemesi bile ölümümüze neden olabilir.Yani bu örnekler iyi düşünüldüğünde pamuk ipliğine bağlı bir hayatta yaşadığımızın farkına varırız.Bu ise Allah’ın her an herşeyi kontrol edip O’nun dilemesiyle devam ettiğini gösterir.İnsan bu sistemlerin hiçbirini kendi gücü ile yapamaz.Kendine ve başkalarına nefes aldırıp kalbini attıramaz, kendi ve diğer canlıların yaşayabilmesi için vücudundaki gerçekleşmesi gereken işlemleri yerine getiremez.İnsan bunların hiçbirine hakim değildir.Tüm zamana, mekana, olaylara kısacası her şeye Allah her an hakimdir ve Allah zamandan ve mekandan münezzehtir.Yüce Allah her şeyi sonsuz ilmi ve gücü ile kusursuz yaratmış ve onların her an yaşamalarını sağlamaları için gereken özellikleri vermiştir.Bunları yaratmak Allah için kolaydır.O nedenle bunları düşünen bir insan Allah’ın rızasını kazanmasının ve yalnızca O’na kulluk etmesinin önemini daha iyi kavrar.Bu anlatılanların sonucunda tefekkür edenin muhakkak düşündüklerinin önemini bilip takdir etmesi gerekir.Eğer düşündükleri önemli konuların önemini kavrayamıyorsa ve düşündükleri kendinde olumlu yönde bir değişiklik yapmıyorsa o zaman gerçek anlamda tefekkür yapmamış olur.Bazı insanlar günlük hayatta yoğun çalışıp aklını yaptığı işlere vermesi gerektiği için belki bu önemli konuları düşünemiyor olabilir.Ama ne yaparsa yapsın Allah’ın varlığını, dünyada imtihan edilip sınandığını, ölüme gitgide yaklaştığını, Allah’ın emirlerinden ve yasaklarından sorumlu olduğunu ve bunları uygulamasının sonsuz ahiret hayatını belirleyeceğini bilmesi ve unutmaması gerekir.Eğer günlük hayatın akışına kapılıp bu gerçekleri düşünmeyip hazırlık yapmazsa ahirette büyük bir hüsrana uğrayanlardan olabilir.Ayrıca insanın yapması gerekenler dışında birde karşılaştığı olaylarda da imtihan edildiğini bilmeli ve Allah’ın rızasına uygun hareket etmelidir.Bir insanın hayatı zor şartlar halinde bile geçse, durmadan zorluk üstüne zorluklar yaşasa dahi bunlara Allah rızası için sabretmesi sonucunda bir an dahi olumsuzluk yaşamayacağı ve aklın kavrayamayacağı ve nefsinin her arzu ettiği nimetin yanında bulunacağı ve hiç bitmeyen cennet hayatına doğru büyük adımlar atacaktır.O nedenle sonsuz cennet hayatını gereği gibi düşünen hangi zorluk yaşarsa yaşasın Allah’a ve ahiret gününe olan inancının gücü o insana her şart ve her durumda kendisine büyük bir direnç ve şevk getirir.O nedenle yaşanılan kötü olaylara karşı Allah’ın rızasına aykırı bir tavıra girilmemelidir.Çünkü Allah insanları imtihan ediyordur ve Allah insanların sonsuz ahiret hayatından önce imtihan dünyasındaki bu olayları yaşamasını takdir etmektedir.Ve takdir ettiği olaylarla kendi rızasını kazananları cennete koyacak, rızasını kazanamayanları da cehennemde azap gördürecektir.İnsanlar Allah’ın kendisine yaşattığı bu olaylarla iradesini iyi kullanıp Allah’ın rızasına uygun tepkiler vermelidir.O nedenle yaşanılan her olayda bir hayır ve hikmet olduğu ve yaşanılanlarla imtihan olunduğu bilinmeli ve unutulmamalıdır.İnsanlar daima yaşadıkları herşeyde Allah’a hesap vereceğini de unutmamalıdır.Allah’a samimi bir şekilde yönelip O’na tevbe edilmelidir.Cennet hayatının güzelliklerini düşünüp takdir edebilen bir insan ahlaka uygun olmayan her türlü hareketten uzak durur.Kendisi ahlaka uygun olmayan tavırlarla karşılaşsa bile Allah’ın rızası için sabreder.Cennet hayatının güzellikleri ve cennet hayatında en büyük nimet olan Allah’ın rızasını hiç unutmadan hayatını Allah’ın hoşnutluğu üzerine kurar.Sonsuz cennet hayatında Allah’ın rızası orada en büyük nimet ise o zaman sürekli Allah’ın rızasını kazanmanın önemi düşünülerek, akıl ve vicdan sonuna kadar kullanılarak Allah’ın rızası kazanılmaya çalışılmalıdır.Cennet hayatının ayetlerde ve hadislerde belirtilen güzelliklerini düşünüp, cennet hayatına girmeye hak kazananların bu güzellikleri sonsuza kadar yaşayacaklarını düşünmenin insana getireceği olağanüstü şevk ile en değerli nimet olan Allah’ın rızasını kazanmaya insan elinden geldiğince gayret gösterecektir.Tabi cennet hayatında sadece ayetlerde ve hadislerde belirtilenler değil, insanın aklının kavrayamayacağı nimetlerde bulunacaktır.Ayrıca cehennemdeki azap ise düşünülerek takdir edilebildiğinde insanı vicdansızlığa ve ahlaksızlığa ve Allah’ın rızasına aykırı ufak bir tavıra bile girmekten insan son derece çekinecektir.Cehennemdeki azap dünyanın hiçbir azabıyla karşılaştırılmayacak kadar dayanılmazdır.Şöyle bir örnek verelim: Bir insan cehennemdeki azabı, oradaki yaşanabilecek herşeyi detaylı görse ve tekrar dünyaya gönderilse acaba hayatında neler değişirdi? O insanın hayatında köklü bir değişiklik olacağı kesindir.Çünkü cehennemdeki ortamı gören her insan dünyada o ortamı unutmayıp o ortama kendini atabilecek her türlü sözden ve davranıştan şiddetle kaçınacaktır.Ve Allah’ın rızasını kazanıp kendisini cehenneme girmekten korumaya çalışacaktır.O nedenle sanki cehennemi görüpte dünyaya gönderilmiş gibi yaşanması gerekir.Allah’ı her zaman anmaya çalışarak ve her yapılanın hesabını Allah’a verileceğini bilerek unutulmaması gerekir.Sizde bu kısa imtihan dünyasının ardından sonsuz ahiret hayatı yaşayacağınızı düşünüp, şimdiden boş ve gereksiz düşüncelerden, gereksiz işlerden ve bunlarla boşa zaman kaybından kurtulup, Allah’a karşı sorumluluğunuzdaki konulardaki eksikliğinizi bir an önce giderip, Allah tarafından size verilmiş bu tek ve son fırsatı hiç vakit kaybetmeden ve Allah’ın emirlerini ve yasaklarını öğrenip düşünerek ve onları iyi uygulayıp Allah’ın rızasını kazanmaya çalışın ve sonsuz cennet hayatına şimdiden hazırlık yapın.Böylece Allah’ın dilemesiyle sonsuza kadar sürecek ve Allah’ın sevgisini kazanmak en başta olmak üzere aklın alamayacağı, sonsuz sürprizlerle dolu ve nefsinizin her arzu ettiği nimetler ile yaşayacaksınız.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder