7 Ocak 2011 Cuma

Ruh Sağlığının Şifası Esma Zikri

Ruh sağlığının şifâsı: Esmâ zikri
İsmail Tezer tarafından yazıldı.
10 Şubat 2007 tarihli Hürriyet Cumartesi ekinde Ayten Serin imzalı, ‘zikir’le ilgili ilginç bir haber
yayınlandı.
“Zikir; reiki ve yoga gibi şifa verici teknik” başlığıyla yayınlanan haberde, medyada sağlıklı
hayat, kilo kontrolü gibi konularda isim yapmış aile hekimi Ender Saraç’ın “Ruhsal Gelişim ve
Kader” isimli kitabı yorumlanıyordu.
Ruh sağlığı açısından bir şifa vesilesi olarak gördüğü zikri, ‘ileri bir teknoloji’ olarak niteleyen
Dr. Saraç şöyle diyordu:
“Zikir de meditasyon mantraları, reiki sembolleri gibi bir teknolojidir. Belli sesleri tekrar edip
jeneratör gibi enerji üretirsiniz. Kur’ân’da geçen Allah’ın 99 isminden her biri, bir enerji köküdür.
(...) Artık hekimlerin bunlara sahip çıkması gerekir.”
Saraç’ın bu sözleri, inanılsın veya inanılmasın, aslında herşeyin hakikatinin Allah’ın bir ismine
dayandığını ve bu isimlerde psikolojik ya da fizyolojik pekçok derdin/hastalığın şifasının gizli
olduğu gerçeğini teyid ediyor.
ESMA-İ HÜSNA ŞİFA KAYNAĞI
Esma-i Hüsnâ, gerçekten de şifâ kaynağı. Bediüzzaman Hazretleri de, meselâ Büyük
Cevşen’de yer alan ve içerisinde ‘İsm-i Âzam’ denilen Allah’ın altı büyük isminin bulunduğu
1 / 8
Ruh sağlığının şifâsı: Esmâ zikri
İsmail Tezer tarafından yazıldı.
Tahmiye duâsı için “..maddî ve manevî hastalıkların bir nevî şifası..” diyordu.
Aslında, Dr. Saraç’ın, şifa veren ‘enerji kökleri’ olarak nitelediği Allah’ın isimleri, sadece
hastalıkların şifasında değil, hayatın her karesinde sözkonusu idi. Çünkü Bediüzzaman “Herbir
şeyin hakikati bir isme veyahut çok esmâya istinad eder” diyordu. Yine “İnsan ve insanın
hayatı, esmâ-i İlâhiyenin tecelliyâtına bir tarladır” sözü de ona aitti. Yani hayatın türlü halleri,
Allah’ın güzel isimlerinin yansımalarından başka bir şey değil. İnsan kederde, sevinçte,
hastalıkta, sağlıkta, kısacası hayatının her ânında ve her karesinde—bilinçli ya da
bilinçsiz—Allah’ın isimlerini yansıtıyor, adeta hayatını Allah’ın isimlerinin tecellîsine bir
ekim-biçim sahası haline getiriyordu.
HER İNSANDA ALLAH’IN BİR İSMİ BASKIN
Bununla beraber her insan, hayatında Allah’ın farklı bir ismini daha baskın şekilde
gösterebiliyordu. Bediüzzaman’ın da “İnsan bütün esmâya mazhardır; fakat... tenevvü-ü esmâ
(isimlerin çeşitliliği), insanların dahi bir derece tenevvüüne (çeşitliliğine) sebep olmuştur”
diyerek ifade ettiği bu gerçeği, Dr. Saraç şöyle dillendiriyor:
“Her insanda Allah’ın 99 isminin belirli açılımları bulunuyor. Ancak bunların bazıları baskın,
bazıları dengede, bazıları uyur durumda. Örneğin sürekli her konuda geri kalıyorsanız, El Müzill
isminin etkisi kuvvetli demek. El Mukaddim ise tersine, öne geçirici bir etki yapıyor, insan onun
etkisini kullanmayı bilirse atak yapabiliyor.”
Peki insan, kendisinde Allah’ın hangi isminin daha baskın olarak tecellî ettiğini, ya da hangi
isimleri daha çok üzerinde göstermesi gerektiğini nasıl anlayacaktı? Çünkü Saraç’a göre, insan
hangi alanda sıkıntı yaşıyorsa, Allah’ın o alanla ilgili ismini daha ziyade zikretmeliydi.
2 / 8
Ruh sağlığının şifâsı: Esmâ zikri
İsmail Tezer tarafından yazıldı.
Saraç’a göre, kişinin bunu tespit etmesinin yollarından biri, kendi içine dönerek, sakin bir
şekilde hayatın hangi alanında sıkıntılarının olduğunu tespit etmekten geçiyor.
KIRK GÜN RUH TEKÂMÜLÜ
Dr. Saraç ayrıca, bahsettiği zikir tekniğinden daha fazla verim almak için, zikirden bir gün önce
‘detoks (arınma)’ denilen sebze türü gıdalarla beslenmeyi esas alan bir diyet programına
başlamak gerektiğini söylüyor. “40 gün boyunca mümkün olduğunca az kırmızı et, sarmısak,
soğan, kırmızı pul biber yenmesi gerek” diyen Dr. Saraç, “40 gün hiç yalan söylemeyin,
kullanmadığınız eşyaları ihtiyacı olanlara verin, içinde bulunduğunuz ortamı daha pozitif
yapmaya çalışın, sık sık doğaya açılmaya, mükemmelliğini fark etmeye çalışın, çocukların
başını okşayın, duâ edin” derken de, aslında hep fıtrat dini İslâmın prensiplerine işaret
ediyordu. Nitekim Bediüzzaman da, insanın mizaç ve huylarının beslendiği şeyden etkilendiğini
söyleyerek, “Kırk günde hergün et yiyen kasâvet-i kalbiyeye dûçâr olur” darbımeselini buna delil
gösteriyordu. (9. Lem’a, s. 89)
Öte yandan insanın manevî/ruhsal boyutta derinleşmesi, maddiyâtta sığlaşmasıyla mümkündü.
Yani insan maddeden uzaklaşmalıydı ki, mânâda yoğunlaşabilsindi. Bediüzzaman bu gerçeğe
“Maddiyatta tevaggul eden, mâneviyâtta gabileşir ve sathî olur” sözüyle de işaret etmişti.
İşte Saraç’ın, 40 gün çalışılması gerekir dediği zikir tekniği için tavsiye ettikleri, aslında her
zaman için insanın ruh tekâmülünü sağlayacak İslâmî prensipler.
ESMÂ HAZİNESİ: CEVŞEN
3 / 8
Ruh sağlığının şifâsı: Esmâ zikri
İsmail Tezer tarafından yazıldı.
Şifâ kaynağı olarak Allah’ın isimleri zikredilince, Cevşen’den bahsetmemek mümkün değil
elbet.
Cevşen de, Cebrail’in (as) Peygamberimize (asm) indirdiği ve içerisinde Allah’ın binbir isminin
bulunduğu tesirli bir duâdır. Zeyne’l-Âbidin (ra) tarafından rivayet edilen bu zengin duâyı
Bediüzzaman da okumuş, hatta birçok sıkıntıdan bu duâ sayesinde kurtulduğunu ifade etmiş,
başkalarına da okumasını tavsiye etmiştir.
ZİKİR VE DUÂ İBADETTİR; NETİCESİ AHİRETE BAKAR
Ancak burada küçük bir hatırlatma yapalım. Her ne kadar Dr. Saraç, ortaya koyduğu zikir
tekniğinden, Müslüman olmayanlarca da yapılabilen bir teknik olarak söz etse de, en azından
Müslüman olanların, mensup oldukları dinlerinin bu konuda koyduğu ölçüyü bilmesi gerekir.
Bediüzzaman bu hususu en güzel şekilde izah etmiştir. Şöyle ki:
Herşeyden önce, duâ bir ibadettir. Allah’ın isimleriyle yapılan zikir de bir ibadettir. Yapılan bu
zikir ve duâlar neticesinde dünyada elde edilmek istenen bir takım şeyler ise, yapılan
duânın/zikrin vakti olarak algılanmalıdır. Yani elde edilmek istenen neticeler, o zikrin
amacı/hedefi haline gelmemelidir. Hedef, bir ibadet şuuruyla Allah’ın rızası olmalıdır. Allah,
arzu edilen şeyi dilerse verir, dilerse vermez. Verirse şükredilir, vermezse ilgili duânın/zikrin
vaktinin bitmediği düşünülerek, ibadete devam edilmelidir. (Bu hususun detaylı izahı için bkz:
Bediüzzaman, Sözler, 23. Söz, 5. Nokta)
4 / 8
Ruh sağlığının şifâsı: Esmâ zikri
İsmail Tezer tarafından yazıldı.
NAMAZ TESBİHATI GÜNLÜK İHTİYACI KARŞILIYOR
Allah’a duâ edilmektedir. İnsan ruhunun, günün her vaktinde maddî-manevî pek çok ihtiyacının
olduğu dikkate alınırsa, bu esmâ hazinesi tesbihatın ne kadar önemli olduğu ortaya
çıkmaktadır. Ki, Bediüzzaman’ın, sırf talebelerinden birinin bu namaz tesbihatında gösterdiği
tembellikten dolayı, ‘tesbihatın önemini’ anlatan bir mektup yazması da konunun ehemmiyetini
ortaya koymaktadır.
MUTLU HAYAT, RUHUN İHTİYACINI TATMİNLE MÜMKÜN
Aslında bütün bu tesbihatlar, zikirler stres ve depresyon gibi rahatsızlıkları eksik olmayan
günümüz insanı için tam bir şifâ kaynağıdır. Zira insanın maddî yapısının yanında bir de
manevî yönü vardır. İnsan maddî hayatının sağlığına dikkat ettiği gibi manevî hayatının
sağlığını da korumak durumundadır.
İşte bu tesbihatlar, duâlar, zikirler, özetle Allah’a iman ve ibadet insanın manevî hayatının
sağlıklı bir şekilde devam etmesinin tek çıkar yoludur. Aksi halde bir takım psikolojik
rahatsızlıkların ortaya çıkması kaçınılmazdır.
Günümüz insanının, özellikle hak dinden uzaklaşarak manevî cephesini ihmal eden Batı
5 / 8
Ruh sağlığının şifâsı: Esmâ zikri
İsmail Tezer tarafından yazıldı.
insanının, uzak doğu dinlerinin Yoga, Reiki, Meditasyon gibi tekniklerine yönelişi, hep bu
manevî alandaki boşluğu doldurmak adınadır. Bugün insanlık bu manevî ihtiyacını tatmin
arayışındadır. Komünist Çin’deki dine dönüş haberleri de bunun bir göstergesi.
Aslında yaklaşık yarım asır önce, Eşref Edip’in kendisiyle yaptığı röportajda Bediüzzaman’ın
ifade ettiği şu satırlar, bunalan insanlık için en doğru çıkış yoluna dikkat çekiyor:
“Dünya, büyük bir mânevî buhran geçiriyor. Mânevî temelleri sarsılan Garb cemiyeti içinde
doğan bir hastalık, bir vebâ, bir tâun felâketi, gittikçe yeryüzüne dağılıyor. Bu müthiş sâri illete
karşı İslâm cemiyeti ne gibi çarelerle karşı koyacak? Garbın çürümüş, kokmuş, tefessüh etmiş,
bâtıl formülleriyle mi? Yoksa, İslâm cemiyetinin ter ü taze îman esaslarıyla mı?..”
Evet, Dr. Saraç’ın kitabında ortaya koyduğu ‘Allah’ın isimleriyle zikir tekniği’ de, ‘İslâm
cemiyetinin ter ü taze esasları’dan başka bir şey değil...
Dr. Saraç’a göre bazı zikir teknikleri
Dr. Ender Saraç’a göre, türlü ihtiyaçların giderilmesine yönelik bazı zikir teknikleri şöyle ifade
edilmiş:
* Sürekli darlık ve sıkıntı çekiyorsanız Ya Muğni, En Nafi
* İçiniz sıkılıyor ve göğsünüz daralıyorsa El Basit
6 / 8
Ruh sağlığının şifâsı: Esmâ zikri
İsmail Tezer tarafından yazıldı.
* Bir türlü olayların içinden çıkamıyor ve ne yapacağınızı bilemiyorsanız El Vekil
* Sürekli başınıza felâketler geliyorsa El Mani, Es Selam
* Bilginizi arttırmak için gerekli beyin devrelerinin açılmasına yardım için El Alim
* Kendinizi biraz katı ve merhametsiz hissediyorsanız Er Rahim, Er Rahman
* Sürekli halsizseniz ve enerjiniz düşükse El Hayy
* Çok pasif ve korkaksanız El Kahhar
* Kötü bir yöneticiyseniz veya olayları yönetemiyorsanız El Vali
* Bir türlü organize olamıyorsanız El Kayyum
*Yaşamda elinizden tutacak kimse yoksa El Veli
* Bir iş kurarken El Hakim
Evet, Allah’ın her bir ismi, insanın bir ihtiyacı için şifa kaynağı. Bu hususu Bediüzzaman da
vurgulamış ve şöyle demişti: “İnsanın mahiyeti ulviye (yüce), fıtratı (yaratılışı) câmia (geniş)
olduğundan, binler envâ-ı hâcât (ihtiyaç türleri) ile bin bir esmâ-i İlâhiyeye (Allah’ın isimlerine),
herbir ismin çok mertebelerine fıtraten (yaratılışça) muhtaçtır.” (Sözler, s. 586)
7 / 8
Ruh sağlığının şifâsı: Esmâ zikri
İsmail Tezer tarafından yazıldı.
George Marovitch: Cevşen, insan ruhunu rahatlatıyor
Dr. Ender Saraç'ın ‘Allah'ın isimleriyle zikir tekniği’ni, Cevşen hayranı Vatikan Büyük Elçiliği
İstanbul Temsilcisi George Marovitch'e de bahsettik. Cevşen'in bu konuda güzel bir örnek teşkil
edeceğini nazara veren Marovitch, bu duâya hepimizin ihtiyacı olduğunu söylüyor ve ekliyor:
“Hepimiz kuluz ve günah işleyebiliyoruz. Cevşen’de ise ‘Allah’ım, günahlarımdan dolayı beni
cezalandırmakta acele etme, bizi affet’ tarzında dualar var. Cevşen’le Allah’a sığınmış
oluyoruz. Zaten başka kime sığınabiliriz ki? Bize en yakın olan O. Cevşen, insanın ruhunu
rahatlatıyor.”
Daha önce kendisiyle yaptığımız röportajda, yüzlerce Cevşen dağıttığını ve dağıtmaya devam
ettiğini ifade eden Sn. Marovitch “Müslüman olalım, Hıristiyan olalım, Yahudi olalım, hepimiz
Allah’ın bu 99 ismini biliyoruz, okuyoruz” diyor ve Cevşen için şöyle diyordu: “Bu kitapta her
inananın söyleyeceği en güzel duâlar var.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder