9 Ocak 2011 Pazar

Düşünmenin Sağlık ve Beden Üzerindeki Etkisi






Beden, zihnin hizmetçisidir. ister bilerek seçilmiş olsun, isterse otomatikman ifade edilsin,zihnin işlemlerine aynen uyar. Kötü düşüncelerin barındırılması üzerine beden hızla hastalığa ve güçten düşmeye başlar; hoş ve güzel düşüncelerin hakim olması halinde ise, gençlik ve güzellikle bezenir.
 düşünceler daha yavaş olsa da aynı kesinlikle sürekli olarak binlerce insanı öldürmektedirler. Hastalık korkusuyla yaşayan insanlar hastalığa yakalanırlar. Endişe hızla tüm bedenin moralini çökertir ve onu hastalığa karşı savunmasız hale getirir; kötü düşünceler de fiziksel olarak gerçekleştirilmeseler bile kısa sürede sinir sistemini mahvederler.

Güçlü iyi ve mutlu düşünceler bedene dinçlik ve güzellik kazandırırlar. Beden, kendisini etkileyen düşüncelere hemen cevap veren hassas ve plastik bir enstrümandır ve düşünme alışkanlıkları onun üzerinde iyi yada kötü şekilde etkilerini göstereceklerdir. Temiz olmayan düşünceleri savundukları sürece insanlar temiz olmayan ve zehirlenmiş kan taşımaya devam ederler. Temiz bir yaşam ve temiz bir beden, temiz bir kalpten doğar. Kirli bir zihinden kirli bir yaşam ve bozulmuş bir beden ortaya çıkar.

Düşünce eylemin, yaşamın ve ifadenin pınarıdır; pınarı temizlerseniz hepsi temiz olacaktır.

Beslenme düzeninin değiştirilmesi, düşüncelerini değiştirmeyen bir insana yardımcı olmayacaktır. Bir insan düşüncelerini saflaştırdığı zaman artık saf olmayan besinlere istek duymaz.

Temiz düşünceler temiz alışkanlıklar getirir. Bedenini yıkamayan sözde aziz, aziz değildir.

Düşüncelerini güçlendiren ve arındıran kişinin kötü niyetlileri dikkate almasına gerek yoktur.

Eğer bedeninizi mükemmelleştirmek istiyorsanız, zihninizi koruyun. Eğer bedeninizi yenilemek istiyorsanız, zihninizi güzelleştirin. Kin, kıskançlık, hayal kırıklığı ve umutsuzluk düşünceleri bedenden sağlığını ve letafetini çalarlar. Aksi bir yüz şans eseri ortaya çıkmaz; aksi düşüncelerin sonucudur. Görüntüyü bozan çizgiler aptallık, ihtiras ve kendini beğenmişlik tarafından çizilmiş lerdir.

Doksan altı yaşında olup, bir kız çocuğunun canlı, masum yüzüne sahip olan bir kadın tanıyorum. Orta yaşın oldukça altında olup yüzü düzenli çizgilerle bölünmüş bir adam da tanıyorum. Birisi tatlı ve neşeli bir mizacın sonucudur; diğeri ise ihtiras ve tatminsizliğin sonucudur.

Nasıl ki havanın ve güneş ışığının odalarınıza serbestçe girmesine izin vermeden güzel ve sağlıklı bir eviniz olamazsa, güçlü bir beden ve canlı, mutlu ya da huzurlu bir yüz ifadesi de ancak neşe, iyi niyet ve huzur düş üncelerinin zihne serbestçe kabul edilmesi sonucunda elde edilir.

Yaşlıların yüzlerinde sempatinin, bazılarında güçlü ve saf düşüncenin oluşturduğu çizgiler vardır ve bazılarının yüzleri de ihtirasla şekillenmiş tir; kim bunları ayırt edemez?

Erdemli şekilde yaşamış olanlarda yaş batan güneş gibi sakin, huzurlu ve olgundur. Kısa zaman önce bir filozofu ölüm döşeğinde gördüm. Yıllar dışında yaş lanmamıştı. Tıpkı yaşadığı zamanki gibi tatlı ve huzur içinde öldü.

Bedenin hastalıklarını yok etmek için neşeli düş ünceler gibi bir doktor yoktur; keder ve üzüntünün gölgelerini dağıtmak için de iyi niyet gibi bir rahatlatıcı yoktur. Sürekli olarak kötü niyet, alaycılık, şüphe ve kıskançlık düşünceleriyle yaş amak, insanın kendi yaptığı bir hapishanede kapalı kalması demektir. Öte yandan, her ş eyin iyisini düşünmek, her şeye neşeyle yaklaşmak, her şeyin içindeki iyiliği bulmak için azimle öğrenmek; bu tür bencil olmayan düşünceler cennetin giriş kapılarıdır; ve her yaratığa karşı barış düşünceleri barındırmak, bu düşüncelerin sahibine bol bol huzur getirecektir.


Düşünmenin Sağlık Ve Beden Üzerindeki Etkisi
Eğer bedeninizi mükemmelleştirmek istiyorsanız, zihninizi koruyun. Eğer bedeninizi yenilemek istiyorsanız, zihninizi güzelleştirin.

Beden, zihnin hizmetçisidir. İster bilerek seçilmiş olsun, ister otomatikman ifade edilsin, zihnin işlemlerine aynen uyar. Kötü düşüncelerin barındırılması üzerine beden hızla hastalığa ve güçten düşmeye başlar; hoş ve güzel düşüncelerin hakim olması halinde ise, gençlik ve güzellikle bezenir.

Hastalık ve sağlığın da, koşullar gibi, kökenleri düşüncede yatar. Hastalıklı düşünceler kendilerini hastalıklı bir bedenle ifade ederler. Korku düşüncelerinin bir insanı bir mermi kadar hızlı öldürdüğü bilinmektedir ve bu tür düşünceler daha yavaş olsa da aynı kesinlikle sürekli olarak  binlerce insanı öldürmektedirler. Hastalık korkusuyla yaşayan insanlar hastalığa yakalanırlar. Endişe hızla tüm bedenin moralini çökertir ve onu hastalığa karşı savunmasız hale getirir; kötü düşünceler de fiziksel olarak gerçekleştirilmeseler bile kısa sürede sinir sistemini mahveder…

Güçlü iyi ve mutlu düşünceler bedene dinçlik ve güzellik kazandırırlar. Beden kendisini etkileyen düşüncelere hemen cevap veren hassas ve plastik bir enstrümandır ve düşünme alışkanlıkları onun üzerinde iyi ya da kötü şekilde etkilerini gösterecektir…

Temiz olmayan düşünceleri savundukları sürece insanlar temiz olmayan ve zehirlenmiş kan taşımaya devam ederler. Temiz bir yaşam ve temiz bir beden, temiz bir kalpten doğar. Kirli bir zihinden kirli bir yaşam ve bozulmuş bir beden ortaya çıkar. Düşünce eylemin, yaşamın ve ifadenin pınarıdır; pınarı temizlerseniz hepsi temiz olacaktır…

Temiz düşünceler temiz alışkanlıklar getirir.

Eğer bedeninizi mükemmelleştirmek istiyorsanız, zihninizi koruyun. Eğer bedeninizi yenilemek istiyorsanız, zihninizi güzelleştirin. Kin, kıskançlık, hayal kırıklığı ve umutsuzluk düşünceleri bedenden sağlığını ve letafetini çalarlar. Aksi bir yüz şans eseri ortaya çıkmaz; aksi düşüncelerin sonucudur. Görüntüyü bozan çizgiler aptallık, ihtiras ve kendini beğenmişlik tarafından çizilmişlerdir…

Doksan altı yaşında olup, bir kız çocuğunun canlı, masum yüzüne sahip olan bir kadın tanıyorum. Orta yaşın oldukça altında olup yüzü düzenli çizgilerle bölünmüş bir adam da tanıyorum. Birisi tatlı ve neşeli bir mizacın sonucudur; diğeri ise ihtiras ve tatminsizliğin sonucudur…

Nasıl ki havanın ve güneş ışığının odalarımıza serbestçe girmesine izin vermeden güzel ve sağlıklı bir evimiz olmazsa, güçlü bir beden ve canlı, mutlu yada huzurlu bir yüz ifadesi de ancak neşe, iyi niyet ve huzur düşüncelerinin zihne serbestçe kabul edilmesi sonucunda elde edilir…

PROGRAMLAMA VE OLUMLU DÜŞÜNCENİN SAĞLIMIZA ETKİSİ

Her insan şöyle veya böyle bir programa sahiptir. Bu programlar genetik yapının, başkaları tarafından yapılan ve kendimizin yaptığı programların toplamıdır.
Program yaparken kendimize söylediklerimiz çok önemlidir. Çünkü beyin bu söyleneni elektronik ve kimyasal olarak programlar. Bu bilgi beyne kaydedilir. Beyine ne söylenirse beyin onu kaydeder. Söylenen bilginin doğruluğuna, yanlışlığına, iyiliğine, kötülüğüne, olumlu oluşuna veya olumsuz oluşuna bakmaz. Bu bilgiyi eyleme geçirmek ise bilinçaltının görevidir.
Her insan, beynine kaydedilmiş birçok programa sahiptir. Bu programlar onu yönlendirir, kontrol eder. Bir insanın mutlu ve başarılı olup, bir başkasının olamamasının nedeni bu programlardır. Önemli olan doğru programa sahip olmaktır.
Bu bakımdan öncelikle iyi seçimler yapmalıyız. Olumsuz programları seçmemeliyiz veya seçmişsek hemen değiştirmeliyiz. Bugünden tezi yok, olumsuz ve bizi engelleyen programı, bize yararlı yepyeni bir programla hemen değiştirmeliyiz. Eğer kendimize olumsuz yeni program yüklemişsek bu önceki olumsuz programla birleşir. İkisi elele vererek bizim ne yapamayacağımız veya neyin iyi sonuç vermeyeceği konusunda çalışırlar. Daha doğrusu bizim bu konudaki olumsuz inancımızı pekiştirirler.
Beynimiz bilinçaltı yüklediğimiz programları kabul eder. Bu programlar bilinçaltı için gerçektir ve onların doğrultusunda hemen harekete geçer. Burada beyini aleyhimize değil de lehimize çalıştırmak bizim elimizdedir ve bu bir SEÇİM işidir. Bugün, şu an yaptığımız seçimler çok önemlidir. Çünkü onlar beyne olduğu gibi kayıt olacak ve bizi yöneteceklerdir.
Programları değiştirmek için de tercihleri değiştirmeliyiz. Olumsuz program yapmamalıyız. “ Bunu yapamam”, “ o benden daha iyi”, “bazı insanlar çok şanslı”, “elimden geleni yaptığım halde başaramıyorum”, “burası kötü bir yer”, “bugün hava çok kötü”, “şu yiyeceği sevmiyorum” gibi olumsuz cümleleri hayatımızdan çıkarmalıyız ve onları hiçbir yerde söylememeliyiz.
Olumlu programlama diğer bir adıyla olumlu düşünce insan sağlığı üzerinde büyük etkisi vardır. Günümüz dünyasında tıp bilimi, düşünce ve duyguların olumlu veya olumsuz olmasının insan sağlığı üzerinde büyük etkisi olduğunu kabul etmektedir. İç dünyaları korku, kızgınlık, öfke, suçluluk, güvensizlik ve aşağılık duygularıyla dolu insanların sağlıklı olmaları da mümkün değildir.
Düşünmek beyin kimyasını çalıştırmak demektir. Beyin faaliyeti insan fizyolojisinde çeşitli değişikliklere neden olur. Olumlu düşünceler vücudun direncini arttırır. Bu insanlar bedenen ve ruhen kuvvetli olur. Buna karşın karamsar düşünceler insan bedeni ve ruhu üzerinde olumsuz etkiler yaratır. Bilindiği gibi bir çok hastalığın sebebi strestir. Lüzumsuz yere her şeyi kendine dert edinen, olur olmaz yere sinirlenen insanlar hep kendilerine zarar verirler. Tıp bilimi dahil tüm bilimler gerilen bir beden ve ruh üzerinde gerilimi azaltmaya, sakinleştirme çabaları içinde çözüm bulur.
Düşünce duyguya dönüşür. Duygu davranışa dönüşür. Düşünceleri yıkıcı ise bunun doğal sonucu olarak davranışlarımız da yıkıcı olacaktır. Ancak bilindiği gibi keskin sirke önce küpüne zarar verir ondan sonra çevresine… Yani olumsuz davranışlar sanılanın aksine % 90 oranında kendinize, % 10 oranında karşı tarafa zarar verir.
İnsanlar güzel şeyler duymak ve görmek isterler. Kötümser insanlar ise her şeyden şikayetçi olurlar ve yarının bugünden daha kötü olacağını düşünürler. Üzüntü verici ve rahatsız edici olaylar üzerinde gereğinden fazla dururlar. Kötü haberlere önem verirler iyi haberlerin doğruluğuna bile inanmazlar. Karamsarlar hiç bir şeyi beğenmezler. Bu tip insanlar çevresinde bir huzursuzluk kaynağıdır. Yaşadıkları hayal kırıklıkları ve üzücü olaylar nedeniyle geçmiş hayatlarını zaman zaman tekrar yaşarlar. Sahip oldukları şeylerle yetinmez hep sahip olamadıklarının özlemini çekerler. Kötümserliği iyimserliğe dönüştürmek için zihnimizi huzur veren düşüncelerle doldurmalıyız. Bunun için de her gün egzersiz yapmak şarttır. Nasıl ki bedenimizi sağlıklı yapmak için spor yapıyorsak, zihnimizi de sağlıklı düşüncelerle doldurmak için egzersiz yapmalıyız.
Mutlu ve başarılı insan çevresinin ilgisini çekmeye çalışmaz, gösteriş ve göze girmeye tenezzül etmez. Üstün olmaya çalışmaz. Her sabah kalktığınızda mutluluk ve başarı düşünceleri ile egzersiz yaparsanız bilinç ve bilinçaltı bedeninizi ve ruhunuzu bu yönde güne ve yaşama hazırlar deneyin sonuçlarına çok şaşıracaksınız.
SAĞLIĞI YARATMADA DÜŞÜNMENİN ÖNEMİ
Günümüzde sağlığı yaratmada olumlu düşüncenin önemi üzerinde sıkça durulmaya başlanmıştır. Her geçen gün bu konuda ya yeni bir kitap yada makale yayınlanmaktadır. Düşünce dediğimiz bu güç nasıl oluyor da sağlığımızı bozuyor veya yaratıyor?
Yazdığı kitaplarla ve verdiği konferanslarla dünyada alternatif tıp alanında çığır açan Dr. Deepak Chopra, “Sağlığı Yaratma” adlı kitabında bu konuda şöyle diyor. “Araştırmalara göre mutlu insanlar daha sağlıklıdırlar. Öyle görünüyor ki, olumlu düşünceler taşımak demek olan mutluluk, beyinde biyokimyasal değişiklikler yapmakta ve bu değişiklikler de vücut fizyolojisi üzerinde son derece yararlı etkiler göstermektedir. Öte yandan, üzücü ya da bunaltıcı düşünceler de beyin kimyasında değişiklikler yapmakta ama bu değişikliklerin fizyoloji üzerinde zararlı etkileri olmaktadır.
Düşünceler, mesaj-göndericiler denilen beyin kimyasalları aracılığıyla çalışırlar. Beyin dokusunda bunların en azından otuz türü olduğu saptanmıştır. İnsanın içinde bulunduğu ruh durumuna göre bu mesaj-göndericilerin birbirlerine göre oranları değişir. Düşünceler bilincimizin denetimi altında olduğuna göre, istediğimiz düşünceyi bilinçli olarak seçebiliriz, düşüncelerimizi kontrol edebiliriz. Aynı zamanda düşünmek, beyin kimyasını çalıştırmak demektir. Kimya, beynin farklı yerlerindeki hormonların salgılanmasını etkiler. Örneğin, hipotalamus ve hipofiz. Sonra da bu hormonlar vücuttaki organlara mesaj taşırlar.
Daha belirgin birkaç örnek verelim. Önce olumsuz düşünceleri ele alalım. Kızgınlık, düşmanca düşünceler insanda hemen kalp atışlarını hızlandırır, kan basıncını arttırır ve yüzü kızartır. Kaygılı düşünceler de aynı şeyleri yapar ve bunların yanısıra el titremesi, soğuk ter ve mide düğümlenmeside görülür. Görülüyor ki, değişik düşünceler kendilerini fiziksel olarak ortaya koyabilmek için gerekli olan kimyasal değişiklikleri beyinde yaratırlar. Düşünce bozuklukları ve beyin kimyası bozuklukları arasında bir ilişki vardır.
Aynı şekilde, mutluluk, sevgi, barış, huzur, şefkat, dostluk, iyilik, cömertlik, yakınlık, içtenlik düşünceleri de merkezi sinir sisteminde mesaj taşıyıcılar ve hormonların akması yoluyla fizyolojide kendilerine karşılık olacak bir durum yaratırlar. Olumlu düşüncelerin fizyolojide yarattığı derin değişimler insanı sağlığa götürür, çünkü mesaj-taşıyıcıların aracılık ettiği bu düşüncelerin bedende uyarıcı bir etkisi vardır.
Kızgınlık, sevgisizlik, düşmanlık, gücenme, çelişki ve hüzün gibi duygular vücudun bağışıklık sistemini zayıf düşürür. Bunun tersi olan olumlu duygular ise vücudun direncini arttırır. Kısaca hastalıkların ortaya çıkmasına neden olan yalnızca düşüncelerdir.”
Şimdi konuya bir başka açıdan yaklaşalım. Akupunktur, T’ai Chi, Chi Gong, Yoga gibi alternatif terapiler, insan bedenini tamamen çevreleyen bir elektromanyetik alandan bahsederler. Buna “Aura” veya “enerji beden” denir. Ayrıca bu enerji bedende “Chakra” adı verilen yedi adette enerji merkezi bulunur. Bütün bu terapiler temelde hastalığı şöyle tarif eder. Hastalık, herhangi bir düzeyde bloke edilmiş, akışı engellenmiş bir enerjinin yansımasıdır. Varlığımızdaki bir dengesizliğin dışa vurumudur. Aura ve Chakra’lardaki enerji akışında meydana gelen bu dengesizlikler, fizik bedende hastalıkların oluşmasına sebep olur. Bütün dengesizliklerin nedeni ise, insanın içinde bulunduğu ruhsal durum’dur.
Düşüncelerimiz, duygularımız, birer enerjidir. Olumlu düşünceler auramızı güçlendirir, enerjimizi arttırır ve sağlık içinde olmamızı sağlar. Olumsuz düşünce ve duygular ise, enerjimizi azaltır hastalığa davetiye çıkartır.
Eğer sağlıklı olmak istiyorsak, enerji tüketen duygu ve düşüncelerimizi, enerji üreten duygular haline çevirmeliyiz. Onun için “düşünce ve duygularımızı her zaman kontrol etmeyi” öğrenmeliyiz.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder